merhaba kanalıma hoş geldiniz
yorum istemekten başka yazacak bir şey bulamadım eskiden burada arkadaşlarımla yaptıklarımı anlatıyordum hala bir şeyler yapıyoruz ama çok anlatmıyorum büyüdük diye sanırım
ama umarım siz yorum yapıyorsunuzdur
*********************
"sonunda gelebildin." hyeri parmaklarını batı kraliçesinin oldukça büyük olan tahtında gezdirirken konuştuğunda siyah saçlı kadın önünde saygıyla diz çökmüş ve hyeri'nin gülümsemesini sağlamıştı. "babanız doğu yolculuğu boyunca yanında bulunmamı özel olarak istediler."
"ve ben de düğünümdeki bütün güvenlik önlemlerinden senin sorumlu olmanı özel olarak istiyorum. jisoo'yla bu durumu konuşacağım." hyeri cümlesi bittikten sonra eliyle siyah saçlı kadına kalkmasını işaret ettiğinde kadın kalkmış ve konuşmaya başlamıştı.
"düğününüzün halka açık olmayacağını sanıyordum." arkalarından gelen burundan gülme sesiyle ikisinin de bakışları taht odasına giren kraliçeye döndüğünde jisoo ikisine de bakmak yerine yanlarından geçip gitmişti. "düğünde bütün halkımdan ve belki de dört kutbun bütün halklarından daha tehlikeli birisi olacak." jisoo'nun tek ancak uzun cümlesinden sonra siyah saçlı kadın kaşlarını çatarak hyeri'ye döndüğünde kraliçenin müstakbel karısı derin bir nefes almış ve eşi yerine açıklamaya başlamıştı.
"kuzey kraliçesinin düğüne geleceğinden emin."
"kendilerine davetiye gönderildi mi?"
"emin ol chaeyoung bizden davetiye bekleyen birisi değil."
"eğer çok fazla tehlike teşkil ediyorlarsa gelmelerine en başından engel olmalısınız." jisoo'yla yeniden göz göze gelmelerinden sonra jisoo hafifçe gülümsediğinde birkaç saniye sonra gülümsemesi küçük bir kahkahaya dönmüştü. "bu kadın kim hyeri?"
"jimin, ailemi korumakla yeminli olan yu ailesine mensup." jisoo'nun kafa sallamasından sonra jimin, jisoo'nun önünde de diz çöktüğünde jisoo bu sefer karina'nın yanına gelmiş ve ayağa kalkmasını işaret ettikten sonra karşısına geçmişti. "kardeşimi biraz bile tanımıyorsun değil mi jimin?"
"hakkında duyduklarıma inanmıyorum."
"siyahlarına inanıyor musun? çocuk, kadın, yaşlı, asil, kim olursa olsun gözünü bile kırpmadan öldürebileceğine inanıyor musun?"
"herhangi bir savaşta çocuk, kadın, yaşlı ya da asilleri korumakla hangi kıta yükümlü?" jimin'in cevabından sonra jisoo kaşlarını kaldırarak ona bakmaya başladığında jimin ukala bir ton takındığını fark etmişti ancak jisoo'nun gözlerine de bir saniye olsun bakmayı bırakmıyordu. "hangi kıtada doğdun?"
"atalarım kuzeyli ancak manoban hanesinin batı'ya yerleşmesinden sonra doğduğum için batılıyım."
"kuzey kanı taşıyan herkeste aynı utanmazlığı görüyorum." jimin hafifçe gülümsediğinde jisoo aynı düz bakışlarıyla ona bakmaya devam etmişti, jennie batı'dan gittiğinden beri çok fazla gülümsediği de söylenemezdi kraliçenin. ona yakın olan tek kişinin kendisine hiçbir şey söylemeden gitmesinden sonra jisoo ilk defa yalnız kaldığını hissediyordu ancak kraliçenin biraz da bencilliğinden olmalı ki kardeşinin yıllarca bunu yaşadığından bir haberdi. "haklısınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teen knight poem [chaelisa]
Fanfic"mirror mirror on the wall, who's the fairest of them all?"