Şans Meselesi - 3.Bölüm

28 7 7
                                    

                        ♡♥♡
  Merhaba arkadaşlar. Bu yazacağım bölümde daha heyecanlı olaylar ve birtakım meseleler sizleri bekliyor olacak . Aynı zamanda eğer bölüm uzun olursa -ki bunun için elimden geleni yapacağım- bu bölüme gizli çocuk Atlas' ı koymayı düşünüyorum
. Umarım beğenirsiniz. Sizleri çok seviyorum. Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. İyi okumalar...
##############################
 
    Babamın en son konuşması üzerine ona bir soru yöneltmiştim fakat hâlâ bir cevap alamamıştım. En sonunda babam tekrar konuşmaya başladığında pür dikkat onu dinledim."Sana bunu açıkla-
mak gibi bir zorunluluğum yok. Bunu bilmen yeterli. Sadece bugün
burada kalacağız. Yarın ilk uçakla yurt dışına gidiyoruz. Sen burada kalacaksın. Ve ayrıca ne kadar kalırız hiçbir fikrim yok. Bu kadar bilgi sana yeter. Yemeğini ye ve hemen yat." Bana bunu açıklamalıydı. Ancak bunu onun yüzüne söyleyemezdim. Pek aç değildim zaten sofradan kalkıp herkese iyi geceler diledikten sonra onların yüzüne bir kere bile bakmadan direk odama çıktım. Odamdaki çalışma masasına oturdum ve günlüğüme bir şeyler yazmaya başladım.
"Sevgili günlük,
Bugün ailem yanıma geldi. Ah , zaten biliyor olmalısın. Ne kadar acılar çektiğimi. Bu evde galiba en çok seninle konuşuyorum. Keşke sen de bana bir şeyler yazsan. Beraber dertleşsek. Böyle tek başına olmuyor.
Kendimi çok yalnız hissediyorum.
Sadece sana yazıyorum. Beni dinliyorsun. Beni anlıyorsun. Kaç gece sessizce ağladığımı yalnızca sen biliyorsun. Annem benden nefret ediyor. Babam nefretine bile değmeyeceğimi düşünüyor. Ne kadar kötü öyle değil mi? Bana doğru düzgün bir şey bile anlatmıyorlar. Yanıma mecburiyet dışında hiç gelmiyorlar. Hep kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Beni acı çekmekten zevk alan bir mazoşiste çevirmeye çalışıyorlardır belki de ha? Eğer öyleyse başarıyla ilerliyorlar. Senin başını da şişiriyor muyum?  Böyle düşünüyorsan konuşmayı belki de kesmeliyim. Ama bugün canım çok yandı. Biraz daha konuşsak senin için bir sorun olur mu? Ben küçükken bana iyi davranırlardı. Anlaşabilirdim onlarla. Bunu da biliyor olmalısın. Neyse,devam edeyim ben. Bana elbiseler alırlardı. Annemle alışverişlere gider her çeşit giysiden alırdık. Babamla neredeyse her akşam dışarı çıkardık. Bana pamukşeker alırdı. Ama şunu bilmelisin ki benim istediklerim o giysiler ya da pamukşekerler değildi.  Ben onlarla daha çok vakit geçirebilmeyi isterdim. Bunu da biliyorsun değil mi? Ama sonra günler geçtikçe bana olan sevgileri azalmaya başladı.  Bunu nasıl yapabildiler inan bana hiç bilmiyorum. Beni dinlediğin için teşekkür ederim günlüğüm. Sana iyi geceler...
Günlüğün kapağını kapattım ve kilidini taktım. Günlüğümün asla okunmasını istemezdim. Eminim hiç kimse istememiştir. Günlüğüm bana özeldi. Öyle de kalmalıydı. Duygularımı tek paylaştığım somut bir varlığımdı günlüğüm. Başka kimseye anlatmazdım. Hiç sesini çıkarmadan beni dinlerdi. Bir de sesini mi çıkaracaktı? İlâhî Azra, güldürme beni kız... diye kıkırdayan iç sesimi takmamaya çalıştım. Ha, bir de iç sesimle konuşurdum. Ya da... O benimle konuşurdu. Evet evet o benimle konuşurdu. Tabi o benim her şeyimi bilirdi. Günlüğümse yalnızca benim ona anlattığım kadarıyla bilirdi. Ama o iç sesim kadar fesat düşünmezdi. Düşünen, bilen, anlayan ve konuşan bir günlük... Anlıyorum, hayatım...
Hah bir de çok dalga geçerdi benimle iç ses olacak o düşman. Sanki başka işi gücü yokmuş gibi...
Neyse bu kadar çok düşünmek iyi değildi. Haklısın, sonuçta sen şu düşündükçe delirebilecek insan potansiyeline fazlasıyla sahipsin. Bu yüzden sütünü ve mışıl mışıl uyumana bak. Düşünme düşünme...
Ben de iç ses nerede kaldı diyordum. Fazlasıyla egoist ve alaycı bir iç sese sahiptim. Benimle dalda geçmese belki iyi anlaşabilirdik... Uykum gelmeye başlamıştı. Yatağa girdim ve ertesi gün nelerle karşılaşacağım hakkında hiçbir fikrim olmadan rüyalar alemine kendimi teslim ettim...
##############################

   Yatakta rahatsızca kıpırdandım. Gözlerimi yavaş bir şekilde araladım. Bir an nerede olduğumu idrak edemedim. Sonra olayı çözdüm. Tabi ya İzmir'de idim. Acaba annemle babam gitmiş miydi? Üzerimdeki örtüyü kaldırıp ayağa kalktım. Banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım. Odanın üstündeki saate baktım.'05.47' saat daha erkendi. Ankara'dayken her sabah yürüyüşe çıkardım. Burada da çıkabilirdim. Ama öncelik olarak annemle babamın gidip gitmediklerini öğrenmem gerekiyordu. Aşağıya yavaş ve temkinli adımlarla indim. İçerden tıkırtılar geliyordu. Mutfağa doğru yöneldim. Arkamda birinin varlığını hissetmemle arkamı döndüm. O kadar çok korkmuştum ki neyse ki arkamdaki Ayşe Teyze idi. "Korkuttum mu canım, çok özür dilerim. " "Önemli değil Ayşe Teyze de, ben biraz ürktüm sanırım." Ayşe Teyze çeşmeden su doldurup bana uzattı. "Al kızım, iç. " "Sağol, Ayşe Teyze." İçtiğim şu biraz ılık gelmişti şu yaz gününde ama pek önemsememiştim. "Gittiler mi?"dedim sessiz çıkmasına özendiğim sesimle. Anlamış olmalıydı. Olumlu anlamda kafasını salladı Ayşe Teyze."Yaklaşık bir saat önce gittiler, kızım." "Peki Ayşe Teyze. Ben az sonra koşuya çıkacağım. Senin için sorun olur mu?" "Tamam kızım, çıkabilirsin."
Ayşe Teyze'den onayımı aldıktan sonra odama çıktım.  
##############################
 
   Altıma rahat bir şort üstüme de beyaz yarım kollu bir tişörtü geçirip spor ayakkabılarımı giydim. Açık olan saçlarımı taradım ve yukarıdan bağladım. Aşağıya indim ve Ayşe Teyze'ye seslendim."Ayşe Teyze,ben çıkıyorum." "Tamam, Azra'cığım." Ayşe Teyze'nin hangi odadan geldiğini anlamadığım sesini işitir işitmez kapıyı açtım ve kendimi dışarıya bıraktım. Dışarısı ne çok soğuk ne de sıcaktı. Soğuk olması zaten beklenemezdi. Ne saçmalamıştım ben öyle? Klasik Azra hareketleri işte, hâlâ anlamadın mı cidden?  Şu andan itibaren iç sesimi dinlememe kararı almış bulunuyorum. Çünkü artık cidden canımı sıkmaya başlamıştı. Onu takmadan yoluma devam ettim. Etrafıma şöyle bir battıktan sonra nerede olduğumu kestirmeye çalıştım. Etrafımda adını bilmediğim ağaçlar vardı. Etrafımda dönmeye başladım. Her dönüşümde çevremdeki ağaçlar sanki üstüme doğru geliyorlardı. Bu görüntü başımı döndürmeye yetmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sanırım kaybolmuştum. Ben geriye doğru adımlar atarken ayağım sert bir şeye takıldı ve kendimi yerde buldum. Yere düşmemle kafamı taş olduğunu tahmin ettiğim bir cisme çarptım. Ve sonrası karanlık, zifiri karanlık...
##############################
  
  Evet arkadaşlar biliyorum, bana kızgınsınız. Gizemli çocuk Atlas' ı bu bölüme koyamadım. Ancak bölümü birtakım açıklayamayacağım nedenlerden dolayı bölmek zorundayım. Bir sonraki bölümde sizleri Atlas ile tanıştıracağım. Sizi seviyorum...

ŞANS MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin