2

46 0 0
                                    

Elimdeki ceketi üstüme geçirdiğimde aynadan kendime bakıp omuzlarımı düzelttim. Aynadan göz göze geldiğim adama yüzümü döndüm.

Ellerini belime koydu. "Çok yakıştı. Uzun zamandır takım giymiyordun."

Gülümsedim "Teşekkür ederim." Kollarımı omzuna dolayıp sarıldım. "Hadi gidelim."

Vücudundan ayrılıp kapıya ilerledim. "Biraz daha oyalanırsak amcalar bizimle cima eyleyecek."

Ufak bir kahkaha atıp kapıyı açıp benim önden geçmemi bekledi. Odadan çıkıp arkamdan yürümeye başladı.

"Bütün işleri sana yaptıracağım. Ağla."

Orta parmağımı kaldırıp suratına tuttum. "Nah yaptırırsın. Bütün gün ben yatacağım sen de çalışacaksın."

"Oldu paşam, 2 lira farkla ketçap mayonez de ister misiniz."

Güldüm ve merdivenin son adımını attım. Azad'la avluya çıkıp arabalara ilerledik. Azad'ın arabasının yanına ulaştığımda kapıları açması için kaputa iki kere vurup yüzüne baktım.

Kapıyı açıp içeri geçtim. "Yavaş sür sinir etme beni."

"Yavaş sürecektim zaten sen varsın yanımda."

Yılışık. "Yalancı."

Elini direksiyona koyup sağa kırdı "Yalan söylemiyorum yavrum. Saçmalama."

"İyi aferin sana."

Yarım saatlik yolu bir saatte gelmiştik. Yalan söylemiyordu.

Arabayı şirketin otoparkına park edip arabadan çıktı. Kapımı açmak için yanıma geldiğinde 'höst, yavaş gel' diyerek kendisini durdurdum.

Gözlerini devirdi "Nazlanma nazlanma."

"Ne nazı be git sen karının nazını çek."

Elini belime atıp etimi çekiştirdi. "Ahh manyak mısın bırak etimi." diyerek olduğum yerde resmen büzüştüm. Sırıtıp belimden tutup kendine çekti.

"Yılışma."

Göz göze geldiğimizde ellerimi omzuma koyup itmeye yeltendim fakat ellerimi kenara çekip buna engel oldu.

Ellerini belime koyup sarıldı, eğilip kafasını göğsüme koydu.

Tanrım, çocuk gibi asla büyümüyor.

"Seni şimdi burda öpmemi istemiyorsan sus ve sarılmama izin ver."

Kollarımı kaldırıp sırtına koydum. "İyi tamam, yeter, içerde sarılırsın. Biri görecek." Diyip kollarımı üzerinden çektim.

Şirketteki odama girdim. Burdan daha boğucu bir ortam görmedim. Pencereye ilerleyip perdeleri açtım. Kapımın tıklatılıp açıldığında kapıya döndüm. Azad.

Onunla artık arama kesin bir sınır koymam gerektiğini fark etmiştim. Kendimden uzaklaştırmaya çalışma kararı aldım.

"Ohh açmış perdeleri de. Sen bizi herkese açık etmek istiyorsun herhalde."

"Biz derken? Unuttuysan hatırlatayım biz diye bir şey yok."

Ortamın havası buz keserken yüzü sinirli bir hal aldı, üzerime gelmeye başladı. "Oğlum sen beni delirtmek mi istiyorsun. Otoparkta sarılmama niye izin verdin o zaman, itseydin madem o kadar istemiyordun."

"İstemediğimi yüz kere söyledim, asıl sen beni delirtme. Evlisin sen amına koyayım ittikçe daha çok sırnaşıyorsun."

Yüzü anlamlandıramadığım bir hal aldı "Boşanırsam bir şansım olur mu?"

Alayla yüzüne baktım "Gerçekten tek sorunun bu olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Değil mi? Evli olmasam bana bir şans vereceğine eminim."

"Salak mısın anasını satayım, biz birlikte büyüdük. 2 yıl öncesine kadar sen benim abim bende senin kardeşin konumundaydım"

Sesini yükseltti "Hiçbir kan bağımız yok amına koyayım asıl salak sensin. Seni hiçbir zaman kardeşim olarak görmedim bunu fark edemeyecek kadar aptalsın."

"Allah Allah neden fark edemedim acaba, bir düşünelim, bana o gözle bakmayacağına emimdim çünkü. Ayrıca kes o sesini biri duyarsa katliam çıkar."

"Ne sikim yersen ye." Deyip kapıyı çarparak çıktı.

"Gerizekalı." Diye mırıldanıp koltuğuma oturdum.

Birkaç saatte bana verilen işleri halledip eve döndüm.

Odama girdiğimde karanlıkta yatağımda yatan Azad'ın bedeniyle karşı karşıya geldim. Yanına yaklaşıp bedenini dürttüm. "Şş kalk lan yatağımdan."

Kolumu tutup kendine çektiğinde dengemi kaybettiğim için az kalsın üzerine düşüyordum ki elimi yatağa bastırıp üzerine düşmekten kurtuldum.

"Git kendi yatağına yat."

Azad doğrulup toparlandı, hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp odadan çıktı.

O çıktığında bende üzerimi değiştirip yattım.

Merdivenlerden inip masaya doğru ilerledim. Kendi sandalyemi çekip oturduğumda Azad da karşımdaki sandalyeye yerleşti.

Anlamaz bakışlarla suratına baktığımda bana bakmadan tabağıyla ilgilendiğini gördüm.

Umursamadan bende tabağıma bir şeyler koymaya başladım.

Masanın altından ayağını bacağıma sürtmeye başladı. Baldırlarıma ayağını sürttüğünde kimse fark etmesin diye masa örtüsünü üstüme çekip sandalyemi masaya yaklaştırdım.

Hızla elime telefonumu alıp Azad'ın profilini açtım.

Gökhan: Çek o ayağını sikerim belanı

Bir yandan da elimle ittirmeye çalışıyordum ama masadakiler garip garip bakmaya başlayınca daha fazla hareket edemedim.

Gelen mesaj sesiyle telefonu elime aldım. Tam o sırada dedem boğazını temizleyip "Bırakın şu telefonları, insan gibi yemeğimizi yiyelim. Konuşacaklarımız var." Dedi.

Aynı zamanda Azad da ayağını bacağımdan çekmişti.

UYUMSUZ (bxb)Where stories live. Discover now