4

47 0 1
                                    

Siyah kot pantolon ve aynı renk Polo yaka tişörtü üzerime geçirdim. Gümüş-Zümrüt renkleri karışık olan saatimi taktım. Aynadan saçımı düzeltip odadan çıktım.

Nereye mi hazırlanıyordum? Tüm aile Havin ve ailesinin evine çaya gidiyorduk. Elbetteki en ihtişamlıları ben olmalıyım, sonuç olarak o ailenin damadı olacağım. Fakat her ne kadar zorlasalar da istedikleri gibi takım elbise giymedim.

Odadan çıktığımda babamla karşılaştık. Beni görünce yüzünü ekşitip "Adam gibi bir şey giyseydin ya şu üstüne." Diye azarladı.

Boş boş suratına bakıp cevap vermeden yürümeye devam ettim.

Havin'le evlenecek kişi kararlaştırılırken babamın da söz hakkı olduğuna eminim. Yani bu da demek oluyor ki adam evden gitmem için elinden geleni yapıyordu.

Kendi arabamla gideceğim için anahtarımı cebimden çıkardım tam o sırada Azad arkamdan yanaşıp anahtarı elimden aldı "Bizim arabayla geliyorsun sen." Dedi.

Cevap vermemi beklemeden önümden geçip gittiğinde arkasından ölü balık misali baktım.

Niye onlarla gittiğimi sorgulamak için vaktim yoktu, herkes arabalara geçmiş bizim gelmemizi bekliyordu. Sorgulamadan onun arabasına yürüdüm.

Züleyha ön koltuğa kurulmuş oturuyordu. Azad alyanslı elini kaldırıp ön camı tıklattı "Sen arkaya geç Gökhan binecek oraya."

Züleyha sanki anasına sövmüşüm gibi yüzüme bakıp arka koltuğa geçti. Kalktığı koltuğa oturduğumda Azad'ı incelemeye başladım.

Siyah kumaş pantolonu ve aynı renk ,göğsüne kadar açık gömleği bir bütün halindeydi. Boynundaki altın zinciri ve saati onu her ne kadar keko gibi gösterse de esmer teniyle uyumluydu. Yakışıklıydı oğlum adam.

Onu incelemeyi kesip önüme döndüm. O sırada Azad da arabayı çalıştırıp bahçeden çıkmıştı.

Züleyha öne doğru eğilip "Ee Gökhan ne diyorsun bu işe. Evlenmek istiyor musun Havin'le"

"İstemiyorum desem bir işe yarayacak mı sanki?"

Azad paketinden sigara çıkartmaya çalışırken konuştu "Yarar tabi oğlum. Hem belki kızın bir sevdiği falan vardır."

Sözü bittiğinde hala sigara çıkartmaya çalışıyordu. Paketi elinden alıp sigarayı çıkarttım, dudaklarının üzerine bırakıp çakmağı yakıp suratına yaklaştırdım. Eğilip sigarasını yaktı, bir nefes çekip dumanı tam aksi tarafıma, cama üfledi.

Züleyha "Bir işe yarayacağını sanmıyorum. Ayrıca Havin'in seni sevdiğini duymuştum birkaç ay önce. Doğru mudur bilemem tabi."

Götünden uydurduğunu düşündüğüm şeylere kulak asmadım, zaten bir planım vardı.

*
Havin'lerin evine vardığımızda arabadan indim. Azad yanıma gelip rüzgardan dolayı bozulan saçımı düzeltti. Yüzü solgundu, gergin olduğu zaman böyle olurdu.

Yardımcıları bizi karşılamak için kapıda bekliyordu. İçeri girdiğimizde salona davet ettiler. Anında evin kızları çayları getirmeye başladı. O sırada bizimkiler de konuşmaya başlamıştı.

Dedem "Ee bizim işi bir konuşalım Berzan ağa."dedi.

"Ben çok uzatmadan düğünlerini yapalım diyorum."

İçtiğim çay boğazımda kaldığında öksürmeye başladım. Bütün bakışlar üzerime döndüğünde kafamı eğip yutkunmaya çalıştım.

Boğazım düğüm düğüm olmuştu. Bunu hak edecek ne yapmıştım? Daha kızı bile tanımıyordum.

Babamın sinirden kıpkırmızı olmuş gözlerine baktım. Neden anasını satayım, neden benden nefret ediyor.

Berzan ağa yudumladığı çayını tabağına bıraktı. "Gökhan oğlumuz ne diyor bu işe?"

Tekrardan bütün gözler üzerimde toplanmıştı. "Kararınıza karşı çıkmıyorum efendim. İstediğiniz zaman düğünü yaparız."

Şimdilik boyun eğmekten başka çarem yoktu. Azad'ın delici bakışlarını vücudumda hissettim. O da bu kadar kolay kabul etmeme şaşıyordu büyük ihtimalle.

Berzan ağanın ağzı kulaklarına varmıştı resmen. Dedemle kendi aralarında konuşmaya düğün tarihi belirlemeye başlamışlardı bile.

Ayağa kalkıp odadan çıktım. Cebimdeki sigara paketini yokladım, 2 dal vardı. Yeterdi.

Konağın arka bahçesine gittim çakmağı cebimden çıkarıp sigaramı tutuşturduğumda yanımda bir çıtırtı duydum.

Havin arkamdan gelmişti. "Konuşabilir miyiz biraz?"

Çok güzel kızdı vesselam. Esmer teniyle bir bütün olan yemyeşil gözleri ayın ışığında parıldıyordu. Üzerindeki çiçekli, kırmızı elbisesi vücut hatlarını az da olsa belli etmişti. Güzeldi harbiden.

Ama bana değildi bu güzelliği. Emindim, bir başkasını seviyordu.

"Tabi konuşalım."

"Direkt konuya gireyim o halde. Ben başkasını seviyorum,eminim sende beni istemiyorsun.Sırf aradaki düşmanlık bitsin diye ikimizi de kullanıyorlar Gökhan. Onlara bu fırsatı verme lütfen."

Biraz duraksayıp bakışlarını yere indirdi ne diyeceğini düşündü "Ben bir kadın olarak onlara karşı çıkamam ama sen erkeksin, yapabilirsin bunu. Yalvarırım ikimizin de hayatını zehir etmeyelim birbirimize."

Biliyordum. Sigaramı arkama yaklaştırıp dumanın ona gitmesini engelledim. "Haklısın, biliyordum beni sevmediğini. Karşı çıkmayı deneyeceğim. Eğer olmazsa giderim buralardan."

Gerekirse gidecektim. Hem de onu da arkamda bırakarak yapacaktım bunu.

UYUMSUZ (bxb)Where stories live. Discover now