Yeşil kısa çimlerin kapladığı uzun düzlüklerden birinde, huzur içinde ki kuş cıvıltalarını bölen köydeki yangın, bu kısa çimleri yakıyordu ve bu kuş cıvıltlarını kesiyordu. Bir tepecikte ise bu yanan köyü izleyen 2 erkek, 1 kız duruyordu. Siyah saclı erkek yerde oturuyordu, üstünde mavi bir ceket, siyah bir eşofman ve mavi bir ayakkabı vardı. Elindeki sopa belliki hırplanamıştı, mavi gözleri ile ayakta duran diğer erkeği gözetliyordu. Diğer erkeğin saçı ve gözleri siyahtı,üstünde beyaz bir kısa kollu tişort ve uzun acık mavi bir jeani vardı. Yüzünden ilerdeki yangına uçmaya sabırsızlandıgı belliydi. Kız ise kırmızı bir tişort ve siyah bir ceket giyiyordu,kısa bir şort ve kahverengi notlar giyiyordu 2. Erkek gibi. Saçları arkadan kırmızı bir oka ile bağlıydı ve gözleri de aynı şekilde kırmızıydı.
Bir süre tepeciğe sessizlik hakim oldu. 3 genç birbirlerine bakıyordu ve ne yapıcaklarını düşünüyorlardı. Birden beyaz tişortlü erkek yerde oturduğu yerden fırladı ve heyecanlı, özgüven dolu bir sesle konuşmaya başladı.
Genç 1:Bence burda durarak vakit kaybetmekten öteye gidemiyoruz, ileride siviller ölüyor ve biz burda boş boş keyf-i sefa alemlerine dalıyoruz.
Kız da hemen ardından sinirle ona döndü ve tersleyici bir sesle cevap verdi. Konuşmasından beyaz tişortlü çocuğun isminin Diago olduğu anlaşıldı.
Kız:Ne yapalım Diago? Plansız ne yapalım açıkla.
Diago da aynı şekilde arkadaşına döndü, ona aynı tersleyici ses tonu ile cevap verdi. Arkadası "Neila" yı böyle vurmayı seviyordu
Diago:Ne yapalım Neila? Burda boş boş oturamayızda. Biz buraya sivil kurtarmaya geldik hatırlatırım, boş boş oturmaya değil.
Neila tekrardan sitem dolu bir sesle ona yaklaştı.
Neila:Burda burada oturcağımız anlamına geliyor dimi bay kendini bilmiş?
Bu arkadaşlar durumun ciddiyetini kavrayamamıslardı çünkü daha 15 yaşındaydılar. Hala daha fazla beklediklerinde neler değişebileceğinin veya kaç tane daha sivilin ölabileceğinden haberleri yoktu, şey dışında...
Chujin:Ehh, yeter be ama!
Birden ayağa kalkan mavi ceketli genç -Chujin- bir öfke ve sitemle onlara döndü. Yüzünde kararlılık ve sinir okunuyordu. Görevini tam olarak anlayan bu arkadaş vardı sanırım.
Chujin:Artık şu işi yapalım mı? Orada insanlar ölüyor ve biz burda bu saçma tartışmayı yapıyoruz.
Birden yere dönen kafası ile Chujin birşeyler düşünmeye başladı. Bu durumu farkeden Diago ve Neila Chujin'e yaklaştı. Seslerinde sinir veya üzüntüden çok teselli vardı.
Neila:noldu dostum?
Diago:evet birden sustun?
Chujin:sadece...
Sonrasında kafasını bir başka tepesiğe, 2 karaltıya çevirdi. Biri büyük ve biride küçüktü bu karaltıların ve onları izliyor gibiydiler. Chujin tekrar onlara döndü ve aynı kararlığı ile konuşmaya devam etti
Chujin:Hoca bu tartışmamızı görse bizle gurur duymazdı...
Birden Chujin'e bakan iki çocukta o karaltılara döndü. Bununla beraber ikiside Chujin'e bir gülümseme ile döndü ve ellerinden tuttular. Diago sevecen bir sesle Chujin'e konuştu.
Diago:madem oda burada, bir selam verelim?
Bunu duyan Chujin, gülümsedi ve arkadaşları ile ellerini kaldırıp o karaltılara selam verdi, karaltılardan küçük olanın elinin kalktığı belli oldu büyükten ise bir tepki gelmedi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yanan kasabaya bir başka uzun tepeden bakan bir adamla bir kız çocuğu vardı, adam 30 yaşlarında, çocuk ise 8 yaşında vardı, onlara el sallayan 3 arkadaşa doğru elini sallıyordu küçük kız, adam ise onları sert gözlerle süzüyordu. Küçük ve sevecen kızın yüzündeki gülümseme, adama bakınca değişti ve sorgulayıcı bir ifadeye dönüştü. Hemen meraklı gözleri ile adama sordu ve adamın isminin Yasuto olduğu anlasıldı.
Kız:Yasuto abi, niye öğrencilerine karsı böyle kaba bakıyorsun?
Yasuto'nun öğrencilerine karşı bu bakışını farkeden kıza karşı oda kıza bakmadan cevap verdi. Kıza hitap edişinden bir prenses olduğu anlaşıldı. Peki bir soru, 8 yaşındaki bir prenses neden kendi krallığındaki bir kasabanın yakısına şahit olurken bu kadar sakindi?
Yasuto:Onların bazı hareketlerini doğru bulmuyorum Prenses Aliza, mesela şuan kasabaya girip sivilleri kurtarmaları gerekirken kavga ediyorlar...
Sonrasında gözlerini kasabaya çevirdi. Belindeki katananın kabzasını kavradı ve birazcık kılıcı çekti. Siyah,uçuşan uzun atkısı üstündeki gri kıyafetle bir uyum oluşturmuştu. Kafasında hasır bir şapka vardı. Kendine bol gelen eşofmanı, ayak bileklerine doğru şişik kalıyordu. Ayağında ise bir çift çarık vardı. Yüzünde ise endişeden çok bir duygusuzluk vardı. Bu suratın ağzında en taş kalpleri bile yumuşatabilecek bir gülümseme belirdi.
Yasuto:Ama eminim, kendilerini toparlayacaklardır.Onlar için bu yolun başlangıcı, böyle şeyler olacaktır tabiki arada.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Diago, Neila ve Chujin el sallamayı bitirdikten sonra etrafa bakındılar. Chujin merakla sordu
Chujin:Pekala, hala bir plan yapamadınız mı?
Neila tam konuşacakken Diago onun sözünü kaba bir şekilde, yerde bulunan bir taş parçasını cıkartarak bozdu. Bu 10-11 kilo taşı hiç zorlanmadan kaldırdıktan sonra elinde keskin tarafı altın, kabza tarafı tungsten olan bir balta aldı ve taşı 3 parçaya yine zorlanmadan ayırdı. 3 taşın düz kısımları yukarı gelicek şekilde yokuşa koydu ve birinin üstüne bindi. Onlara gülümseyerek konuştu.
Diago:Şu kayalara biniyoruz ve..!
Kendisini kayayla beraber yokuştan itti ve kaymaya başladı, iyi bir şekilde yön veriyordu taşa ve doğrudan kasabaya gidiyordu.
Diago:KAYIYORUUUUUZZ!
Bunu gören Chujin ve Neila birbirlerine bakıp gülümsemekle yetindi.
Neila:Ne salak değil mi?
Chujin:Öyle deme, en iyi dostum o benim.
Neila yavaştan kayalara ilerlerken ona baktı, alaycı bir sesle konuştu ona karşı.
Neila:Ben neyinim? Sevgilin mi?
Kayaya oturuken Neila Chujin yüzü kızarmış şekilde ona bağırdı, sinirden ziyade alaycılık vardı onunda... Şakacıktan bir sinir.
Chujin:Sen sussana ya, anca koca bakarsın kendine!
Neila ona karşı aynı aynı alaycı ve kıskırtıcı sesle konuştu.
Neila:Kocalar beni arar, ben onları değil. Nazlanma hadi.
Sörf yaparmışçasına kendini ittiren Neila, taşı iyi kontrol edemeden bodoslama kaymaya başladı. Sinirle Diago'ya bağırdı.
Neila:SEN BUNU NASIL KONTROL EDİYORSUN YAAAA!?
Chujin bu ikisinin kayışını gördü ve sadece içten bir şekilde güldü.
Chujin:Salaklar... Ama seviyorum ikisinide.
Sonra oda bir taşı aldı ve kaymaya başladı, Neila'ya nazaran daha iyi kontrol edip onun önüne geçimce Neila tekrar bağırdı.
Neila:ARKAMA GEÇSENE SEN BE! BEN ÖNCE BAŞLAMIŞTIM!
Diago en önden bir yorum yaptı. Yüzünde kendinden emin bir gülümseme ve cesaret dolu bakışlar vardı.
Diago:AĞLAMA HADİ OYNA!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HyperVerse
Ficción GeneralEvan 15 yaşındaki bir gençtir. çocukluk arkadaşları olan Edward, Siona, Halil ve Lily ile, babasının yolundan gidip bir Anomali avcısı olmaya karar verir ve babasını kurtarmaya adar kendini. Bu yolculuğunda türlü türlü kişilerle tanışacak, yeni düşm...