Uğur Abi

12 1 0
                                    

Evet, bölümümüz sonunda
geldiggg

Şimdiden iyi okumalarr

Ben burnundan getirmez miyim o pastayı!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben burnundan getirmez miyim o pastayı!

•••

Uğur Abi!

"Aaa, şuradaki Uğur abi değil mi?" dedim ve elimle karşıdaki masada oturan Uğur abiyi gösterdim. Bizimkiler o tarafa bakarken mutlulukla kafalarını salladılar.

Uğur abi de dalmış bir şekilde telefona bakıyordu. Ara sıra önündeki kahvesinden içiyor, ortalığa bakmadan yine telefonuna gömülüyordu.

Dayanamayıp "Uğur abi!" diye bağırdım sağ elimi yukarıya sallarken.
Uğur abi, sesimi duymasıyla ortalığa afallamış bir şekilde bakmaya başladı. Yukarıda duran elimi tekrar salladım ve "Buradayız!" dedim. Sonunda beni farketti ve el salladı. "Nasılsınız çocuklar?" dedi telefonu elinden bırakırken. "İyiyiz abim, gel de birlikte oturalım." dedim önümdeki boş sandalyeyi göstererek. "Peki bakalım." dedi ve gülümsedi. Masaya bıraktığı telefonunu ve kahvesini alıp gösterdiğim boş sandalyeye oturdu.

Hepimiz ona halini hatrını sorduk. Uğur abi de biraz Poyraz ve Ege ile konuştu. Sonra bizimkiler kendi aralarında bir konu açtı ve konuşmaya başladılar. Bunun üzerine Uğur abi de benimle konuşmaya başladı.

"Nasılsın abicim görüşmeyeli?" diye sordum az sonra. "İyiyim abicim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte." dedi ve sıkıntılı bir nefes verdi. Bir şey canını sıkıyor gibi görünüyordu.
"Eee, siz ne yaptınız görüşmeyeli? Evdekiler nasıl?" diye sordu sonra tebessüm ederken. "İyiler abi valla, fakat babamı bilemem. Onu biraz kızdırmış olabiliriz bugün bizimkilerle." dedim ve kıkırdadım. "Ne yaptınız bakalım, anlatta bizde öğrenelim." dedi ve bende bunun üzerine peruk meselesini anlattım. Anlattıklarıma biraz şaşırdı ama sonra komiğine gitmiş olacak ki o da gülmeye başladı. "Peki, Ege niye yanında bir peruk taşıyor ki?" diye sordu hayretle. "Valla o kadarını bende bilmiyorum abicim, o çatlaktan herşey beklenir." dedim ve güldüm.

Uğur abiyle biraz daha konuştuk. Fakat konuşmalarında anlam veremediğim bir üzüntü vardı. Gözlerinin altında hafif mor halkalar çıkmıştı. Uyuyamıyor muydu? Yoksa bu aralar stresli falan mıydı? Sormak istiyordum ama anlatmak istemediği bir konu olabilirdi. Yine de şansımı denemek için atıldım.

"Abi.." dedim ve gözlerinin içine baktım. "Bir sorun yok değil mi?" dedim soru soran gözlerle.

Uğur abi yorgun ve şaşkın gözlerle bana baktı, daha sonra dostane bir şekilde gülümsedi. "Yok abim yok, önemli bir şey değil. Kafanı yorma böyle şeylere." dedi ve boğazını temizledi. "Eee, yarın başlıyor uzun öğretmenlik yılları." dedi bir anda enerjiyle. Sanırım bu konuyu daha fazla kurcalamamı istemiyordu. Ben de inatla bunu konuşmaya devam etmedim.

"Evet, çok heyecanlıyım. Okul yıllarımda bile heves ederdim bu mesleğe. Çok güzel bir meslek. Tabii, bana bu mesleği sevdiren bir de sen varsın." dedim gülümseyerek.

Uğur abi, benim lise yıllarımda okulda tarih öğretmeni olarak çalışıyordu. Okulun başlarında ona fazla ısınamamamıştım ama sonraları bir şekilde sevdirmişti kendini.
11. sınıfın başlarıydı ve derslerimize yeni yeni girmeye başlamıştı. Derslerde fırsat buldukça bana takılır, şakalar yapardı. Tarihi onun sayesinde sevip ilgi duymuştum. Daha sonra Poyraz ve Ege ile de tanışmış olmuştu. Üçümüzü de oğlu gibi görürdü. Bende onu öz abim gibi severdim.

"Sağol abicim. Tabii ki güzeldir öğretmen olmak, insanlara bir şeyler öğretebilme-" dediği anda Ege'nin sesinin yükseldiğini duydum.

"Yeme lan pastamdan!" dedi tabağını hızla öne çekerek. Uğur abi gelmeden hemen önce üçümüzde kendimize tatlı sipariş etmiştik. "Ama niye yaa?!" dedi Poyraz üzgün bir şekilde. "Seninkinin kreması daha lezzetli!"

"Banane, sende benimkinden sipariş etseydin!" dedi Ege elleriyle pastanın üzerini kapatırken.

Elleriyle kapatmak yerine yese keşke.

"Bir çatalcık ya!" dedi Poyraz ısrar etmeye çalışarak.

"Olmaaaaz!" dedi Ege uzatarak. "Kıt mısın kardeşim?! İstemiyorum." dedi tabağı iyice önüne çekerken.

...

Aradan biraz süre geçti. Uğur abi Poyraz ve Ege ile de konuştuktan sonra işinin olduğunu söyleyip gitti. Biz de oturmaya hala devam ediyorduk. Sessiz sedasız çayımı yudumlayarak bu iki herifin pasta meselesini dinliyordum hala.

"Ya kardeş payı?" dedi Poyraz yine üzgün bir suratla. "Yok kardeş mardeş payı oğlum, ben yiyeceğim pastamı." dedi Ege ve sıkıntılı bir nefes verdi. Ardından Poyraz'ın iştahlı bir şekilde hala pastasına bakışlar attığını görünce, önünde duran büyük pasta dilimini ağzına nasıl başardığını bilmediğim bir şekilde soktu.

Poyraz başta hayret ve hayal kırıklığı ile Ege'nin pastayı yiyişini seyretti. Sonra, "Hıh, senin pastana mı kaldık?!" dedi gözlerini devirirken.

"Pardon, bakar mısınız?" diye seslendi garsona ve Ege'nin sipariş ettiği pastanın aynısını sipariş etti. O sırada Ege şaşkınlıkla Poyraz'a bakıyordu. "Sen nasıl bir şerefsizsin lan?!" diye sordu Ege sonunda ağzındaki pastayı güçlükle yutarken. "Ben burnundan getirmez miyim o pastayı!" dedi sonra bardaktaki çayını bitirirken. O sırada da Poyraz'ın sipariş ettiği pastayı getirdi garson.

Poyraz büyük bir mutlulukla pastadan bir çatal aldı ve Ege'nin gözlerine bakarak onu ağzına götürdü. Daha sonra ağzına sokmaktan vazgeçti ve Ege'ye baktı. "İster misin?" dedi ve gülümsedi.

"Gerçekten mi?" dedi Ege, şaşkın ve mutlu bir ifadeyle. Sonra ağzını açtı. Poyraz tam çatalı ağzına götürdüğü sırada çatalı geri çekti ve kendi ağzına soktu.

"Ulan hayırsız! Zaten sana niye güveniyorsam, sen yiyeceğini paylaşacak adam mısın ki?!" dedi ve kollarını önünde bağladı.

Biraz sonra hepimiz önümüzdekileri bitirdik ve artık kalkmaya yeltendik.
"Birşey soracağım." dedi Ege, "Çağrı nerede lan?"

"Çağrı kim oğlum?" dedi Poyraz.

Yine reset atmış kafaya.

"Gerizekalı, bizim arkadaşımız ya!" dedi Ege gözlerini devirerek. "Ne zamandır yok ki o?" dedi sonra. "Bilmem ki, durun da bir arayalım." dediğim sırada yanımıza geldi.

"Çağrı, neredesin oğlum?" diye sordum hayretle. "Gittiğini bile unutmuşuz."

"Oğlum midem bozulmuş, tuvaletteyim iki saattir." dedi midesini tutarken.

"Çay falan içmek ister misin? Sıcak sıcak, iyi gelir belki." diye bir tavsiye de bulundum. "Olabilir aslında." dedi ve masadaki sandalyelerden birini çekti. Tam oturacağı sırada yeniden tanıdık bir yüz gördük.

"Çağrı!"

"Anne?!"

•••

Sınava girmiş arkadaşların gazası mübarek olsunn.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sonraki bölümde görüşmek üzereee :>

İyi geceleerr ♡

Basit Suçlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin