ŞUANA KADAR YAZDIĞIM EN UZUN BÖLÜM OLABİLİR.2609 KELİME
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ LÜTFEN..NORMALDE HER İKİ GÜNDE BİR BÖLÜM GELİRDİ AMA BU ARALAR YAZILILAR BAŞLIYOR VE ÇALIŞMAM GEREK.
MALUM YAZILILAR AYT VE TYT Yİ ETKİLİYOR.
İYİ OKUMALARRR!
Zihnimde çok keskin bir ağrı vardı. Ne olduğunu hatırlayamıyordum. Sadece silah sesleri beynimin içinde yankılanıyordu. Hafızamı yokladım. İlk başta hatırlamak da güçlük çeksem de kötü anılar birbirini takip etti ve parmaklarımın arasından fırlayan okun Denizin katilinin kafasına saplandığı anda durdu. Birini öldürmüştüm.
Başka bir bedene ait o kirli kanı parmaklarımın üzerinde hissettim. Canım yanıyordu birini öldürmenin insanın sırtına bu kadar ağır bir yük olacağını hiç düşünmemiştim. Mantığım geçerli nedenleri önüme serdi. O adam Toprağ'ı öldürmüştü. Silahı kullanışı bile bir sürü kişinin ölümüne neden olduğunu kanıtlıyordu. Üstelik eğer ben o oku bırakmasaydım o beni öldürecekti ve benim şu an hissettiğim acıyı hissetmeyeceğine de emindim.
Nerede olduğumu algılamaya çalıştım. O an bedenimin hissetmeyi reddettiği soğuk tenime çarptı. Bileklerim sızlıyordu, sanki bir şey bileklerimi sıkıyordu.
"Buradan nasıl kurtulacağız sikeyim böyle işi!" öfkeli sesi zihnimde tarttım. Yabancı gelmiyordu ama çok da aşina olduğum söylenemezdi. Kuzey'in sesi..
Çok yakınım da bir ağlama sesi vardı. Bu sesi tanıyordum işte Açelya'nın sesiydi. Sessiz iç çekişlerini duyabiliyordum.
"Buradan bir şekilde kurtulmanın yolunu bulmalıyız" diye fısıltıyla konuştu Ecrin. Göz kapaklarım o kadar ağır geliyordu ki gözlerimi açamıyordum. Ağzımda ekşimsi bir tat vardı.
"Çok fazla nöbetçi var,girişte ki jeneratör sayesinde kapılar kilitleniyor ve kahretsin ki zincirliyiz!" bu ses garip bir şekilde gözlerimde ki ağırlığı hafifletti ve göz kapaklarım kalktı. Konuşan Tarık ile gözlerimiz buluştuğunda yüzünde ki kaslar gevşedi.
"İyi misin?" diye sordu. Kısa bir süre yüzüne boş boş baktım. Cenin pozisyonunda yatıyordum ve bileklerim duvardan sarkan zincirlerle zincirlenmişti. Daha net görmek adına gözlerimi kırpıştırıp etrafa baktım.
Açelya ağlamaktan kızarmış gözlerini siliyordu, Kuzey zincirleri boş bir çaba olduğunu bilmesine rağmen çekiştirmeye devam ediyordu, Ecrin kafasını duvara yaslamış hücrenin pas içindeki tavanını izliyordu. Gözlerimi Tarık'a çevirdim göz göze geldik.
"Ne zamandır buradayız?" diye sordum. Sesim o kadar kısık ve güçsüz çıkmıştı ki ben bile sesimi zor duymuştum.
"Yedi belki de sekiz saattir." diye cevapladı Ecrin.
"Birşey söylediler mi?" diye sordum bu sefer sesim daha güçlü çıkmıştı.
"Hiçbir şey söylemediler! Bizi bu siktiğimin hücresine kapattılar!" diye bağırdı Kuzey. Çok öfkeli görünüyordu ve öfkesinin asıl nedeninin Toprak'ın öldürülmesi olduğunu tahmin edebiliyordum.
"Sakin ol biraz bir yolunu bulacağız" dedi Ecrin yatıştırıcı bir ses tonuyla.
Bu sırada hücrenin dışından kapı açılma sesi geldi ve birkaç ayak sesi bizim kaldığımız hücreye yaklaştı. İçten içe ürkmüyor değildim özellikle de bu şekilde savunmasızken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
HorrorCanavarlar korkutucudur ama insanlar daha fazla. Bir zombi salgını başlar tabi kii bu kendi kendine olan bir şey değildir. Simyacıların ölümsüzlüğü bulma saçmalığı gibi bilim insanlarının ölüyü diriltme düşüncesidir. Evet yanlış duymadınız ölüyü d...