...

1 1 0
                                    

Karşı karşıya kaldığımızda bir aynaya bakıyordum sanki. Aynada insan dış görünüşünü görür ama ben onda ruhumu görmüştüm. Halbuki çok farklıydık. Karşımdaki kız çok kırılgandı, insanların ufak bir sözüne inanabilir daha sonrasında paramparça olabilirdi. Kendini toparlayamazdı ve destek beklerdi. Ve etrafımdaki kişiler ona odaklanmışken, ben yine kendimi yerden kendim kaldırmıştım. İnsanlar o kızın yaralarını tekrar kanatacaklarının farkında olmalarına rağmen sararken, ben yaralarımdaki kurumuş kanları bile temizlememiştim. Aslında aynaya bakmıyordum. Onunla benim aramda çok fark vardı. Birimiz desteğe mecburken diğerimizin umrunda değildi. Birimiz kız çocuğuyken, diğerimiz kadındı.

Çocukluğumu hatırlıyorum, henüz çocukken. Çocuk olduğumu bile hissettirmemiş olan bu insanlar karşımdaki kızın yaralarını sarıyordu. "Bende yaralandım" diyemedim. Belki de demek istemedim. Çünkü hiçbir zaman duymak istemediler, dinlemediler ve daha beterini yaptılar. Ve şimdi karşımdaki kız aslında çocukluğumun istediği ve hep hayalini kurduğu bir ânı yaşıyordu. Benim gözlerimin önünde. "Neden bizi de böyle sevmediler?" Diye sordu küçüklüğüm. "Çünkü insanlar böyledir. Kanatacakları yarayı sararlar. Ve emin ol küçüklüğüm, sen acını göstermeyerek en iyisini yaptın." Diyebildim. Evet en iyisini yapmıştı. Evet onu kimse sevmemişti ama bu sayede insanlara güvenip tekrar tekrar yaralanmamıştı. Ruhundaki yaraları sarmamıştı. Bedenindeki kanları bile temizlememişti. Çünkü öğrenmişti, insanlar yarası olmayanı yaralamak için can atardı.

Ama yine de sevilmenin yokluğunu yaşıyordu. Kimse saçlarını okşamamıştı ama gözlerinin önündeki kızı seviyorlardı. Kimse onu düştüğü yerden kaldırmamıştı. Şanssızlık mıydı bu? Yoksa hayatın bir oyunu mu? Hayır. Hayat zaten başından beri bir oyundu. Ama küçücük bedeniyle ne yapmıştı da hayat sürekli ona oynuyordu? Neden sürekli onun canını yakıyordu? İşte bunu hiçbir zaman anlamayacaktı. İçimdeki kız çocuğu bu döngüye girdiğinde onu susturdum. Çünkü kız çocuğu olamazdım, hiçbir zaman olmamıştım. Küçükken bile büyümüştüm ben ve kadın olmuştum. Hayatın en kötü ve en iyi tecrübelerini yaşamıştım. Kendi kendimi korumayı çoktan öğrenmiştim. Sevilmeyi öğrenmesem de sevmeyi başarabiliyordum. Ve karşımdaki kız, insanların oyununa aldanırken onu tutup kendi yanıma çekmeye çalıştım, başaramadım. Hayat ona olan oyununu çoktan oynamaya başlamıştı. İnsanlar gözünü boyuyordu ve gerçeğin farkında değildi. "Biraz da olsa sevildi" dedi ruhum. Haklıydı. O sevginin çeyreğini bile görmemiştik biz.

...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin