Başlangıç

337 28 64
                                    

Yavaş yavaş, bilincimin yerine geldiğini fark ettim.

Gözlerimi açmaya çalıştım ama bir türlü açamadım.

Bilincim daha da açılınca etrafımda konuşmalar olduğunu fark ettim.Tahminen iki kişiydi. Bir süre konuşmaları dinledim.

Sanki radyodan çıkarmışçasına bir ses, "Sence tadı nasıldır?" diye sordu.

Ne hakkında konuştuğunu anlayamadım.

Daha tanıdık bir ses işittim. Genç bir kızın sesiydi "Sakın, aklından bile geçirme Alastor!"

Bu sesi tanıyordum... Bu ses ben yere düştüğüm sırada çığlık atan sesti!

İsminin tahminen Alastor olduğunu anladığım kişi, "Hadi ama! Sadece ufak bir ısırık alıcam bunda büyütülecek bir şey yok. " dedi.

Neyin tadından bahsediyordu bunlar?

Kız, "Sakın Alastor! Zavallı kızın halini görmüyor musun?! Seni buraya ona göz kulak ol diye çağırdım, ye diye değil!" diye bağırdı.

Tad, bir şeyi yemek ve zavallı kız mı?

Cennetten düşmüş ,kanatları yanmış ve kemikleri kırılmış bir kız yeterince zavallı olur muydu ki?..

Olur du sanırım.

BEKLE YOKSA TADINA BAKILACAK KİŞİ BEN MİYİM!?

Bir hışımla gözlerimi açtım. Etrafıma dehşetle bakındım ve "BENİ YEMEYİ AKLINDAN BİLE GEÇİRME!" Gözlerim karşımdaki iki kişi arasında mekik dokuyordu.

Sarı saçlı , beni kurtardığını tahmin ettiğim kız sevinçten olduğunu düşündüğüm bir çığlık attı. "Sonunda uyadın! İyi misin? Orda napıyordun? Na-"

Ben bu kadar soru karşısında şoke olmuşken, diğer tarafımda ki beni yemeye niyetlenen, isminin Alastor olduğunu bildiğim kişi, "Chairle, bırakta dinlensin" dedi sanki beni yemeye niyetlenen kişi o değilmiş gibi.

İsminin Chairle olduğunu öğrendiğim kız, "Kaç gündür onun uyanmasını bekliyorum Al. Bırakta biraz sevineyim" dedi.

Kaç gündür mü demişti o?

"Pardon ama kaç gündür uyuyorum acaba?" vücudum hala tam olarak iyileşmemişti hala ağrıyordu, özellikle sırt tarafım... o yüzden çok zaman geçmediğini düşündüm.

Alastor, "yaklaşık 4 gündür uyuyorsun canım" dedi.

Tahmin ettiğim gibi çok uyumamıştım.

"Peki, şuan neredeyim?" etrafıma bakındım bir odadaydım. Otel odasına benziyordu ama cennettekilere göre daha kasvetli, kırmızı rengin yaygın kullanıldığı bir odaydı.

Chairle, "Hazbin Hotel'imdesin!" dedi sevinçle.

Gözlerim bir anlığına irileşti. Burayı duymuştum, cennette yetkili kişiler arasında çok tartışılan bir yerdi, aynı zamanda cennetten düşüş sebebimdi...

Boğazımı temizledim ve doğruldum. Bu 4 güne göre gerçekten iyi toparlandığımı farkettim.

Charile, etrafından döndü "Burası da senin odan." dedi. Başımı ağır ağır salladım.

"Teşekkürler, ama beni bir süreliğine yalnız bırakır mısınız?"

İkiside önce birbirlerine baktılar ve Alastor omuz silkti. Chairle'nin yanına kadar girip onu arkasından destekleyerek odadan çıktılar.

Onlar gidince bir hışımla yatağımdan kalktım, bu biraz canımı yakmıştı ama umursamadım.

Hemen odadaki aynanın önüne geçtim ve gördüklerim karşısında şoka girdim.

Ellerim yavaş yavaş saçlarıma doğru gitti... Bembeyaz saçlarım kömür siyahına dönmüştü ve gökyüzü kadar mavimsi, gözlerim kan kadar kırmızıydı.

Sonsuzluk kadar uzun gelen bir süre aynanın karşısında durdum. Bir süre sonra kendime geldiğim gibi banyoya girdim.

Daha sonra fark ettim ki üzerime kırmızı bir bluz ve altıma siyah bir tayt giydirilmişti.

Üzerimi bile çıkartmadan duşa girdim ve saçlarımı çok sert bir şekilde ovalamaya başladım. Bir işe yaramayınca sabunla yıkadım ama hiçbir şekilde eski halini almıyordu.

Duşa kabinden çıktım ve bu sefer üzerimdekileri çıplak kalana kadar çıkardım.

Aynanın önüne bu çıplak bir şekilde geçtim.

Fiziksel olarak gözlerimin rengi değişmişti, saçlarım rengi, kanatlarım artık yoktu...

Fiziksel özelliklerimin değişen bir şeyi daha fark ettim. Kalbim...

Kalbim, daha bir farklı atıyordu. Eskiden sadece iyilik için atan kalbim şimdi hayal kırıklıkları içinde atıyordu.

İçimdeki bir his intikam almam için yanıp kavruluyordu...

Tam bu sırada odanın kapısı ritimli bir şekilde tıklatıldı.

"Hey! Ben Chairle hani az önce yanında olan sarışın kız." İsmini zaten biliyordum ama o bilmiyordu tabii.

"Hazır olduğunda lütfen aşağı in, seni diğerleriyle tanıştırmak için sabırsızlanıyorum!" dedi heyecanlı bir sesle ve ekledi. "Dolapta senin için alınmış kıyafetler var, onlardan giyinebilirsin." gözlerim odanın bir köşesinde duran dolabı buldu.

"Tamam, teşekkürler birazdan aşağıda olurum." dedim sadece. O da kapının öbür tarafından onaylayan mırıltılar çıkardı, adım seslerinden gittiğini anladım.

Dolaba doğru gittim ve içini biraz karıştırdım. Sonunda içinden bir kot pantolan ve beyaz bir gömlek aldım.

Hepsini bir çırpıda üzerime geçirdim ve kenarda duran dizime kadar gelen siyah botları geçirdim. Gömleğin kollarını dirseğime kadar kıvırdım ve saçlarımı at kuyruğu yapıp yanlardan bir tutam şaç bıraktım.

Aynanın karşısına geçtim ve kendime şöyle bir baktım. Gerçekten güzel olmuştum.

Cennet'te de hep böyle giyinirdim ama daha açık renklerdi...

Bu düşünceleri kafamdan salıp kapınım önüne kadar gittim.

Kapının kolunu kavradım ve derin bir nefes aldım.

Her şeyin daha yeni başladığını biliyordum.

Ve kapıyı açtım.

Devam edecek...

---

Umarım beğenmişsinizdir.🙃

Fikirlerinizi buraya bırakabilirsiniz.✨➭

Destek olmak için oy vermeyi unutmayın!⭐

Bir sonraki bölümde görüşürüz...🌺

Bye!

HAZBİN HOTEL 𖤐 Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin