#5

36 8 11
                                    

Carlos ve Charles bir kucaklama paylaştı. Ardından Carlos eliyle karşısındaki sandalyeyi göstererek Charles'a oturmasını belirtti. Charles sıcak gülümsemesiyle oturdu. Carlos, sessiz  ve garip bir ortam oluşmaması isteği ile hemen konuşmaya girdi. Açıkçası zaten Charles'ı da daha yakından tanımak istiyordu. Sessiz görünümüne rağmen çok farklı bir enerji saldığını hissediyordu Carlos. Carlos gülümseyerek konuşmayı başlattı:

-Geldiğin için çok sağ ol, Charles.

-Ne demek. Seni ilk gördüğümde iyi anlaşacağımızı anlamıştım zaten. 

Charles insanlarla ilişkisinin pek gelişmemiş olmadığından çok düzgün ve uzun cümleler kurmakta zorlanıyordu. Carlos'un da bunu fark edip ondan soğumasından baya çekinmiş ve korkmuştu. Böyle bir durum karşısında asla Carlos'a yakınlaşamazdı. Bunun sonucunda da onu korumakta başarısız olur ve Tanrı'yı yüzüstü bırakırdı. Daha önce hiç başarısızlık yaşamamış melek Charles için bu durum kabul edilemezdi. Bunun korkusu ve çekingenliği ile yeni bir cümle ekledi Charles.

-Carlos, kusura bakma. Pek dışa dönük biri değilim. Garip cümleler kurup seni rahatsız edersem uyarmaktan çekinme lütfen.

-Ah hayır. Hiç sorun değil...

Carlos'un bu cümlesi ile Charles rahat bir nefes bıraktı. Az da olsa içi rahatlamıştı. O sırada Carlos konuşmaya devam etti.

-Hem bence bu halin sana bir tatlılık katıyor. Kızlar arasında çok popüler olmalısın.

Carlos'un kurduğu son cümle Charles'ın kafasının içinde yankılandı. "Kızlar arasında çok popüler olmalısın." O da ne demekti öyle? Charles ve kızlar yan yana gelmesi zor iki kavramdı. Charles, hiç bir zaman kızlara veya herhangi dünyevi varlıkla birlikte olmamış hatta ilgi bile duymamıştı. Daha çok işleriyle meşgul olmayı tercih ediyordu. Ayrıca o bir melekti. Böyle şeylerle işi olmazdı. Tanrı katında bu pek de kabul edilebilir bir şey değildi.

Ayrıca Charles herhangi bir kız ile takılmaktansa Carlos ile olmaktan daha memnun olacağını düşünüyordu. Tam olarak neden böyle hissettiğini bilmiyordu ancak bunun sebebi görevinden başka bir şey olamazdı, değil mi? Carlos bir anda babası, patronu ve yaratıcısı olan Tanrı'ya yakalanmış gibi hissederek kafasını göğe çevirdi. Ardından hemen geri Carlos'a döndü. Hepten garip durmak istemiyordu. Charles, Carlos'u daha çok bekletmeden yanıtladı.

-Aslında hayır. Kızlar pek ilgimi çekmiyor.

Carlos "Anladım." diyerek kafasını salladı. Düşüncelere dalmış gibi duruyordu. Ardından da hemen Charles'ı şoka sokacak cümleyi kurdu.

-Gey misin? Yanlış anlama. Tamamen destekliyorum.

Charles, bir anda dondu kaldı. Gey mi? Gey mi? Gey mi? Ardı ardına kafasının içinde yankılandı bu soru. O asla böyle bir günah işleyemezdi. Bunu yapmak tamamen Tanrı'ya ihanetti. Aslında bunu Carlos' dan duymak onu düşündüğünden daha az etkilemişti fakat bu asla ama asla doğru değildi. Charles bir melekti. Böyle şeylerle işi olmazdı. Olamazdı. 

Charles hemen atlayarak reddetmeye çalıştı. "DEĞİ-" Ancak tam o anda garsonun gelmesiyle kelimeyi bile tamamlayamadan lafı kesildi. Charles köşesine sinmiş suçlu çocuklar gibi söndü kaldı. Garson ikisinin de siparişini aldıktan sonra siparişleri hazırlayıp getirmek için uzaklaştı. Charles hala utangaç bir şekilde oturuyordu. Bu duruma Carlos da fark etmiş olacak ki Charles'ı rahatlatabilmek için farklı konu açtı.

İkisi kendi hayatları hakkında konuşmaya başladılar. Madem artık arkadaşlardı, birbirlerini daha çok tanımalıydılar. Tabii Charles bir sürü şey uyduruyordu. Daha çok kendini Carlos'a sevdirecek şekilde bir hayat uyduruyordu kendine. Charles kendi hakkında çok konuşmadı. Daha çok Carlos' dinlemeyi tercih etti.

Carlos garip bir şekilde daha dün tanıştığı bu adama kendini çok yakın hissediyordu. Sanki yıllardır tanıyormuş gibi. Bu yüzden rahatça tüm hayat hikayesini ve yaptıkları anlatmaktan çekinmedi. Charles da gayet iyi bir dinleyici olduğundan Carlos'un anlattıkça anlatası geliyordu.

-------------------------------------

İkili konuşmaya dalmış şekilde ne kadar zaman geçtiğini fark etmediler. İkisi de birbirinin yanında olmaktan çok zevk almıştı. Birbirlerinin yanında çok rahat hissediyorlardı. Charles bile bu duruma şaşkındı. Artık saat geçe geldiğinden kalkmaya karar verdiler. Hesabı ödemeye kasaya geçtiklerinde hemen Charles atladı ve Carlos'a tüm itirazlarına rağmen ödetmedi. Carlos ikisi kafeden çıktıktan sonra bile itiraza devam etti.

-Ama seni ben davet etmiştim. Çok ayıp oldu olmaz böyle.

-Olur olur. İçimden geldi.

-Bir dahakine ben ödeyeceğim ama. Valla yine atlarsan kafamı kırarım.

Charles kendini gülmekten alıkoyamadı. Bu hiç kendi gibi değildi. Carlos ona yeni duygular hissettirmeye başlamıştı. Bu düşüncelere daha da dalmadan ikisinin yol ayrımına geldiler. Bir sarılma ile vedalaştıktan sonra ikisi de kendi yollarına gittiler. Ancak tabii ki de Charles ara sokağa döndükten sonra gerçek melek formuna geçerek görünmez oldu ve Carlos'un peşinden gitti.

Aynı şekil Carlos'u eve kadar izledi ve Carlos eve girip odasına geçtikten sonra cam önündeki yerini aldı. Çömdüğü yerden gün hakkında düşünmeye başladı. Carlos hakkında çok güzel hislere sahipti. Böyle hissetmesi doğru muydu ki? Bu güzel günün esas mesaisi şimdi başlıyordu.

MeleğimWhere stories live. Discover now