#9

34 7 20
                                    

Charles, Rebecca isimli bu güzel kız içeri geçerken sadece arkasından bakakaldı. "Demek sevgilisi var. Çok olağan bir şey ama neden bu kadar canım acıyor?" diye düşünüyordu Charles. O sırada bir elin koluna dokunması ile kendine geldi. "İyi misin? Betin benzin attı?" Carlos soruyordu. Charles hemen kendini toparlayarak cevapladı. "Ah evet, iyiyim. Dalmışım. Sevgilin olduğunu bilmiyordum." Carlos bir anda suçluluk hissetmeden edemedi. Ne alakaydı ki bu suçluluk duygusu. Hem de bir erkeğe karşı. Düşüncelerinden hemen arınmak için Charles'ı cevapladı. "Anlatmayı unutmuşum." Daha uzatmadan onlar da kızın peşinden içeri geçtiler.

Salona girdiklerinde Rebecca tekli koltuğa oturmuş Lando ile sohbet ediyordu. Carlos'un ikili koltuğa oturduğunu görünce kalktı ve onun yanına oturdu. Bu sefer tekli koltukta oturma sırası Charles da idi. Charles oturduğu yerde sessizce sinmişti. Rebecca'nın varlığı ona gereksiz bir hüzün getirmişti. Ayrıca içinde isimlendiremediği fakat ona kızgınlık veren bir şeyler vardı. Kıskançlık denilen duygu bu muydu yoksa?

Charles sindiği yerden kızın ona seslenmesi ile tekrar gerçekliğe dönebildi. Rebecca "Charles'dı adın değil mi? Tam tanışamadık. Ben Rebecca." Charles sahte bir gülümseme takılarak elini uzattı. "Memnun oldum." Rebecca bu kuru tanışmadan tatmin olmamıştı. Onda bir sorun mu vardı ki bu çocuk ona böyle kuru, sahtece cevap veriyordu. 

Rebecca; okulda başarılı ve oldukça popüler bir kızdı. Her ne kadar güzelliği ile bir sürü erkeği çekmeyi başarsa da onun kalbi sadece Carlos'a aitti. Carlos'a hep sadık ve sevgi dolu olmuştu. Bu zamana kadar da o ve arkadaşlarıyla hep iyi geçinmişti. Ancak bu Charles dene Carlos'un yeni arkadaşı Rebecca'nın içinde bir gerginlik uyandırıyordu. Buna hiç bir anlam yükleyememişti.

Artık 4 kişi oldukları için bir tahta oyunu oynamaya karar verdiler. Carlos, odasına gitti ve Monopoly ile geri döndü. O çok küçük ve masumken, babası daha onları daha terk etmemişken, hediye olarak doğum gününde babası almıştı. 

Dörtlü yaklaşık 2 saatten fazla Monopoly oynadılar. Daha ilk saatinde Lando iflasa yaklaşmıştı bile. Oyunun sonucunda kazanan Carlos olmuştu. Rebecca gülerek konuştu. Oyundan zevk aldığı çok belliydi. "Bir ay bunun hakkında konuşur şimdi." Charles anlık bir koruma iç güdüsü ile ilk defa önceden düşünmeden konuştu. "O zaman sen kazansaydın da sen konuşsaydın. Kıskanma." Charles dahil herkes bu sözlere şok olmuştu. Her ne kadar normal sözler olsalar da bu sözlerin Charles'dan gelmiş olması herkesi şaşırtmıştı. 

Charles bir anda ne dediğin farkına vararak durdu. Sonra durumu toparlamak için sanki şaka yapmışçasına güldü. "Şakaydı. Ciddiye almadınız değil mi?" Toplamaya çalıştıkça batıyormuş gibi hissediyordu. Charles utancından kıpkırmızı kesiyordu ki tam o sırada Carlos'un sesi kulaklarını doldurdu. Carlos resmen kahkaha atıyordu. Sanki Charles'ın ne kadar batırdığını saklamak istermiş gibi. 

Carlos aslında cidden de öyle düşünmüştü. Charles'ın şaka yapmadığının farkındaydı ama onun kötü hissetmesini de istemiyordu. Neden böyle bir şey yapmıştı ve neden sevgilisini korumamıştı hiç bir fikri yoktu. Ama kalbinden ilk geçen buydu ve Carlos her zaman kalbini takip eden bir adamdı.

Olay üstünden 10-15 dakika geçmemişti ki Lando ayağa kalktı. "Ben artık gideyim. Peder bekler." dedi. Charles bu çift ile daha fazla kalmak istemeyerek Lando'nun ardından konuştu. "Ben de kalkayım. İşlerim var." Carlos hemen sordu. "Ne işi? Kalsaydın ya." Charles gülümseyerek konuştu. "Yok sizi yalnız bırakalım. Hem zaten cidden işim var." Charles'ın sesindeki burukluk her ne kadar zor anlaşılır olsa da Carlos onu hissetmişti. Kendini tutamayak Charles'a sarıldı ve sırtını sıvazladı. "Tamam o zaman. Görüşürüz sonra." Charles bu ani temas ile şaşkına dönmüştü. Böyle bir şeyi Carlos'dan beklemiyordu. 15 dakika önce kız arkadaşını kırmış olmasına rağmen. 

Bu yakınlık Rebecca'nın da gözünden kaçmamıştı. "Bu işte bir iş var ama ben bunu çözerim." diye düşünüyordu. Rebecca ve Carlos, Lando ile Charles'ı kapıdan geçirdiler. Charles bir arka sokağa geçip melek formuna döndü. Bu iş artık ona fazla zor geliyordu. Kanatlarını büyük yorgunlukla çırparak Carlos'un camının önündeki yerini aldı. Görünüşe bakılırsa Carlos ve Rebecca çoktan odaya geçmişlerdi.

-------------------------------------------------

Arkadaşlarını yolcu ettikten sonra Rebecca ve Carlos ortalığı toplayarak Carlos'un odasına geçmişlerdi.Carlos'un yatağına oturmuş sohbet ediyorlardı. Rebecca daha fazla bekleyemeden sordu. "Neden Charles bana laf atınca gülmeye başladın ki?" Carlos bu soruya şaşırmamamıştı. Ne yaptığının ve ne yapması gerektiğinin kendi de farkındaydı. Sevgilisini kolunun altına alarak konuştu. 

-Sadece şaka yapıyordu, hayatım. Alınmamışsındır diye düşünmüştüm.

-Yanlış düşünmüşsün Carlos. O çocukta bir şeyler var. hiç ısınamadım.

-Daha yakından tanısan anlarsın. Çok iyi çocuk. Ah o olmasa ölürdüm.

Rebecca bir an Carlos'un ne dediğini anlayamamış gibi geri çekildi. Şaşkındı. Bu şaşkınlık sadece onda değil Carlos'da da vardı. Ne demişti o az önce? Hemen toplamaya çalıştı.

-Yani beni iki kez kurtardı. Hasım çok. Ölüyordum o olmasa. O manada.

-He sen öyle diyorsan...

Aralarında kısa bir sessizlik oldu. Rebecca derin düşüncelere dalmıştı. Carlos ise Charles hakkında düşünüyordu. Charles'ın neden böyle farklı hissettirdiğini. Neden böyle davranmasına sebep olduğunu. Neden böyle kalbini hızlı çarptırdığını...

-Acaba Charles gey mi?

Carlos'un bir anda gözleri hiddetle açıldı. Rebecca'nın sorduğu soru dikkatini çekmişti. Her ne kadar kendisi daha önce aynı soruyu Charles'a sormuş olsa da. Carlos biraz durakladıktan sonra cevapladı. 

-Hayır, değil?

-Nasıl bu kadar eminsin?

-Değil işte Rebecca, uzatma!..

Carlos neden bir anda bu kadar gerildiğini anlamıyordu. O daha önce Rebecca'ya hiç bağırmamıştı. Ancak bu sefer içindeki bir şey patlamıştı. Onu tutamamıştı. Hemen pişman olarak sevgilisine sarıldı. "Özür dilerim, aşkım. Bağırmak istemedim." Rebecca biraz sessiz kaldıktan sonra Carlos'un dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Sorun değil." İkisi o pozisonda uzanmaya devam ettiler. Ancak Carlos kusacakmış gibi hissediyordu. Her zaman öpmelere doyamadığı bu güzel ve narin kız, şimdi ona hiç aynı hissettirmiyordu. Neler oluyordu böyle.

Carlos bir an içinden geçirdi. "Beni öpen kişi Charles olsa da böyle mi hissederdim acaba." Carlos kendi düşünceleri ile çarpılmışa döndü. Charles'ı öpmeyi mi hayal etmişti az önce. Bir erkeği öpmeyi geç, Charles'ı öpmeyi... 

"İki gram aklım vardı, onu da kaybettim." diye geçirdi içinden Carlos.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 02 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MeleğimWhere stories live. Discover now