3!

114 12 5
                                    

Teneffüs zili çaldığı gibi spor çantamı elime alıp sınıftan çıktım, sanki beni kurtarmak istermişçesine fizik dersinin olduğu saate konulan antrenman günümü güzelleştiren tek şeydi.

Antrenmanı hevesle beklesem de maç kadrosunda yer almayacağım düşüncesi yüzümü asmama sebep oluyordu.

Neyse ki koç beni geri kadroya alacaktı, en azından kendimi geri aldıracaktım.

Sahaya girip etrafa bakıldığımda benden önce gelmiş olan Tsukishima, Yamaguchi, Daichi ve Sugawara'yı kenarda ısınırken gördüm. Onlara selam vermeden direkt soyunma odasına yürümeye başladım.

Nasıl olsa hepsiyle birazdan konuşacaktım, soyunma odasının kapısını sonuna kadar açıp içeri girdiğimde karşılaştığım manzara kanımın beynime hücum etmesine sebep olurken bulunduğum yerde kaskatı kesilmiştim.

Kageyama üstünü giyiniyordu.

Göz göze geldiğimizde donakalıp yüzüne daha fazla bakmadan dolabıma çantamı bıraktım.

Piç kurusu'nun yüzünde mimik bile oynamamıştı, bana aldırış etmeden arkasını dönüp formasını giyindikten sonra yüzüme bile bakmadan çıkıp gitmişti.

Siktiğimin giyinme kabinleri kullanmayacaksak niye vardı ki!

Hemen ardından üstüme formamı geçirip bende aşağı indiğimde takımdakilerin Kageyama'nın etrafına toplanmış onunla konuşuyor olduğunu gördüğümde göz devirip sepetten kendime bir basketbol topu aldım.

Bir yandan elimdeki topu sektiriyor bir yandan da düşünüyordum, çocuğun tipinde bile hayır yoktu ki?

Yani sadece iyi bir fiziği ve yakışıklı bir yüzü vardı! Benden bir farkı yoktu sonuç olarak, sadece belki biraz daha yapılıydı.

İyi olan dış görünüşü berbat kişiliğini gölgeleyemezdi sonuçta, hala bana iftira atmış olduğunu ve rahatsız edici egosunu hatırlıyordum.

Ben bunları düşünürken koç sahaya gelmiş ve sıraya girmemizi istemişti. Hepimiz sarı çizginin önünde sıraya dizildiğimizde koçta önümüze geçmiş boğazını temizlemişti.

"Evet bugün önümüzdeki maç adına sizi buraya topladığımın bilincindesiniz. Ve hepiniz de aramızda cezalı arkadaşlarımızın bulunduğunu da duymuşsunuzdur."

Kulaklarıma ilişen cümleyle kafamı Kageyama'ya doğru çevirdim, yüzünde hiçbir ifade olmadan doğrudan koça bakıyordu.

Bense üstüne atlamamak için zor duruyordum resmen.

"Ancak cezalı arkadaşlarımızda bugün bizimle beraber antrenman yapacak, hepimiz birbirimizin ailesiyiz ve bu takımda birlik beraberlikle çalışıyoruz bunu sakın aklınızdan çıkarmayın."

Koç uzun uzun konuştuktan sonra bizi bırakıp, beş tur sahayı koşmamızı istemişti, şimdi tek sıra halinde koşuyorduk.

En arkadaydım ve önümde koşan Yamaguchi yorulup, öksürmeye başladığından dolayı kenara çekilip bir köşeye oturmuştu.

Onun oturmasıyla artık önümde bulunan Kageyama'nın sırtıyla karşı karşıya kalmıştım. Aklıma gelen fikirle dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Masum birkaç şakadan zarar gelmezdi değil mi?

Kageyama'ya aramızda neredeyse mesafe kalmayacak kadar yaklaştığımda omuz atmak için yeltendim.

Eh, işler planladığım gibi gitmemişti.

Açık olan ayakkabı bağcığıma takılan diğer ayağım ile öne doğru tökezlemiştim, Kageyema'nın ayak bileğine çarpan sağ ayağım ile önüme serilen bedenle karşı karşıya kalmıştım.

Kageyama'nın ağzından çıkan acı dolu inlemeyle gözlerim ise ne olduğunu yeni kavrarcasına fal taşı gibi açılmıştı.

"Ne yapıyorsun aptal!" sessizce bana doğru fısıldadığında ne yapacağımı bilemeyerek önünde iki dizimin üstüne çöktüm.

Bacağına elimi atıp çevirdiğimde yüzümü buruşturarak kızarmış ayak bileğini gördüm, eminim ki moraracaktı. Koç düdüğünü çalıp koşanları durduğundunda koşar adımlarla yanımıza geldi.

"Noluyor Burda!" Yutkunup kendimi açıklamak için kendimi hazırlamaya başlamıştım. Sanırım bu takımdaki süremin sonuna gelmiştik. Tam konuşacaktım ki bacağımı sıkan el ile gözlerim Kageyama'ya doğru kaydı.

"Adım atarken bileğim döndü, dengemi kaybettim." Kageyama'nın tek nefeste dediği şeyle iki kelimeyle dumura uğramıştım, ona dediğim onca şeye rağmen hala beni mi koruyordu?

"Bileğin mi döndü?" Koçun şok içinde kurduğu cümleyenKageyama evet anlamında başını yukarı aşağı salladığında Koç derin bir nefes aldı, ardından gözleri benimkilerle buluştu. "Tamam Hinata yardım et arkadaşına kalksın, kenarda kontrollerini yapalım." Başka bir şey demeden yanımızdan ayrıldığında bakışlarım hemen Kageyama'yı buldu.

"Ben.." dediğimde gözlerini sinirle yumdu. "Diyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum." Onu kaldırmak için koluna doladığım kollarımı ittirip ayağa kalkmak için bir adım attı, ama bu girişim acıyla inleyip yere yığılmasıyla son buldu.

"Hadi inat etme de kenara kadar götüreyim seni." Yüzüme bakmadan kolunu bana doğru uzattığında gülümsedim.

Şu an içimde inanılmaz bir suçluluk duygusu yatıyordu.

Bir kolumu boynuna bir kolumu da koltuk altından geçirip omzuna doladığımda sonunda onu kaldırmayı başarmıştım, o kadar uzundu ki hayvan! O da bir elini belime attığında anlamsız bir şekilde tüm bedenim titremişti.

Noluyordu be!

Daha fazla düşünmeden onu kenardaki sandalyelerden birine oturttuğumda gözlerini kapatıp beklemeye başlamıştı.

Ben ise onun yüzünü süzüyordum, tenine uygun olan koyu mavi gözleri şu anda gözükmese de hala ilgi çekici bir yüzü vardı.

Düşüncelerim koçun sesiyle bölündüğünde kafamı kendime gelmek için iki yana salladım.

"Kageyama nasıl hissediyorsun?" Gözlerini açıp oturduğu yerde ellerinden destek alarak dikleşti. "İyi, sanırım?"

Koç bu sefer sinirle bir nefes aldığında bana baktı ve elini bana doğru savurdu. "Hinata zaten cezalıydın o zaman şimdi cezanı hafifletelim."

Kageyama'nın kendi kendine düşmediğinin farkında mıydı acaba?

"Kageyama'nın bileği iyileşene kadar antrenmanlarda onla kal."

Duyduğum şeyle sinir vücuduma hapsolmuştu, tam itiraz edecektim ki koç sesini yükseltti.

"İtiraz etme lüksün olduğunu sanmıyorum."

Sanırım itiraz etme lüksüm cidden de yoktu. Kafamı çevirip Kageyema'ya baktığımda onun da sırıtarak bana baktığını gördüm.

"Umarım iki haftadan önce iyileşirsin.."
----------------------------------------------
her düz yazı yazdığımda hikayeyi mahvetmişim gibi hissediyorum.

oy verip yorum yaparsanız sevinirim💓

Mejor|KageHinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin