10!

62 8 19
                                    

Hinata

Salona girdiğimde henüz kimse gelmemişti, belki de Kageyama'ya gelmesini söylediğim için hızlı gelmişimdir, ya da sadece onu görme fikri beni heyecanlandırmıştı? Hayır onu görmek neden beni mutlu etsin ki? Çok saçma.

Düşüncelerimden kurtulup etrafa bakınmaya başladım. Top almak için odaya girdiğimde ofis kısmında oturan Koç'u gördüm.

Bu adam nasıl Kageyama ile akraba olabilir? Aslında huysuzlukları genetik olabilir miydi?

Kendi düşüncelerime gülerek bulabildiğim ilk basketbol topunu aldım. Ortalıkta ölüm sessizliği vardı ki-

Önüme ne ara geldiğini görmediğim metal top sepetine tosladım.

Çıkan gürültüyle karşıt bana zarar gelmemişti, ama canım acımıştı!

Açılan ofisin kapısından çıkan Koç'un kaşları önce çatılmış sonra havalanmıştı.

"Hinata? Bu kadar erkenden burada olmasını beklediğim son kişi sen olabilirdin."

Onca sıkı çalışmama rağmen beni bu kadar alçakta gören bu adama tahammül edemiyordum, yaşlı bunak.

Ona nefretimi yansıtmayan samimiyetsizce gülümsedim.

"Çalışma hevesiyle yanıp tutuşuyorum diyebiliriz."

Koç yüzünde garip bir onaylama ifadesiyle kafa salladıktan sonra geri ofisine doğru yürümeye başladı.

Cidden korkutucu bir adamdı, kimseye karşı ne hissettiğini anlayamazdınız. Kesin olduğunu düşündüğüm bir şey vardıysa o da benden haz etmediğiydi.

Birkaç dakika kendi başıma antrenman yaptıktan sonra salonun kapısı açıldı.

İçeri giren Kageyama üstündeki mavi tişört ve voleybol şortuyla her zamanki gibi görünüyordu.

Hayır bu bir iltifat değildi! Her zamanki gibi görünüyordu yani.

Bana kısık gözlerle baktıktan sonra yanıma
doğru ilerleyip elimdeki topu almıştı. Ona o kadar odaklanmıştım ki onu durdurmaya çalışmamıştım bile.

Yüzünde oluşan gergin sırıtma ile bana bakıyordu.

"Ne var niye bana öyle bakıyorsun?"

Kafamı silkeleyip yere doğru bakmaya başladım. Bende bilmiyordum ki anasını satayım!

"Nasıl bakıyorum?"

Elindeki topu sektirirken o da yere bakıyordu.

"Ne bileyim öyle bakıyorsun işte."

Ona doğru ilerleyip elindeki topu almaya çalışmaya başladım. Ne kadar uğraşsam da topu almama müsade etmiyordu.

Daha önce ne kadar uzun olduğunu hiç fark etmemiştim, boyu uzun olanı-

"Hinata aloo???"

Kafamı kaldırdığımda gövdesine yaslandığım çocuğu görmemle yerimde zıpladım.

Tamam biraz çizgiyi aşmaya başlamıştım.

Bana yukarıdan yukarıdan pis pis bakan Kageyamayla artık kelimenin tam anlamıyla utanmıştım.

"Rahat mıydı bari?"

Son derece ciddi bir ses tonuyla söylediği şeyde ciddi miydi yoksa sarkastik mi oluyordu emin değildim.

Ve tabii ki bende verilebilecek en kötü cevabı verdim.

"Karın kasların varmış."

Ne demiştim lan?

O da bunu beklemiyor olacaktı ki bir an duraksadı, sonrasında elindeki topu potaya attı.

"Biliyorum, iyidirler."

Sanırım bayılacaktım.

Ofisin kapısının açılmasıyla diyeceğim şey ağzıma tıkılırken koç yanımıza gelip elini Kageyama'nın omzuna attı.

"Bugün en beklemediğim iki öğrencim çalışmaya geldi demek?"

Kageyama'nın omzunu patpatlayan koça Kageyama ifadesizce bakıyordu sadece. Koç elindeki topu alıp birkaç tur sektirdi.

Ardından hiçbir uyarı yapmadan topu Kageyama'ya doğru fırlattı.

Birkaç saniyeliğine karnına basket topunu yiyecek sanmıştım ki tuttu.

Sanki telepatiyle anlaşıyorlardı. Kageyama sahanın neredeyse en sonuna kadar gelmişti. Başta ne olduğunu anlayamasam da sonra oradan basket atacağını fark etmiştim.

Böyle bir şey mümkün müydü?

Koç "Dört kez" Dediğinde Kageyama hiçbir şey demeden topu potaya atmıştı.

Diğer ikisi de sorunsuz bir şekilde potadan geçerken sonuncu ufak bir farkla dışarı düşmüştü.

Koçun gülme sesi kulağıma dolarken gözüm hala Kageyema'daydı.

"Her zaman işe yaramaz olarak kalacaksın bunu biliyorsun değil mi?"

Kageyama onun yüzüne bile bakmıyordu, ayakkabıları sanki dünyanın en güzel manzarasıymışca ona odaklanmıştı.

"Korkak bir gölge olarak yaşamaya devam et."

Koç hiçbir şey demeden sahadan çıkarken Kageyama'nın yanına doğru ilerledim, hala kafasını kaldırmıyordu.

Kaldırmasına da gerek yoktu zaten.

Kollarımı beline sarıp kucağına doğru yanaştığımda ona ilk kez sarılıyordum.

O da kafasını boynuma gömdüğünde biliyordum ki

Bu çocuğu benim yanımda kimse aşağılayamazdı.
-------------------------------
Kageyama'yı sad yazmak mı😨
Hayir tabii ki üzücü seyler yazmicam!!

Ben bunları romantik bi kıvama getireyim diyorum düşünceleriniz neler???

Kontrol etmeden atiyorum, oy verirseniz  sevinirim💕

Mejor|KageHinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin