▪︎22

193 27 8
                                    

Min Yoongi / Soobin

Soobin:
hani ortadan kaybolmuştu siwoo
ne yapıyorsun sen tanri askina
attığım konuma gel
cabuk

konum*

Min Yoongi:
Geliyorum.

____________________

Soobin yolda öğrendiği haberle aceleyle taksiye binmişti. Bir yandan Yoongi'ye mesaj atıyor, bir yandan taksiciye sürekli daha hızlı sürmesini söylüyordu. Endişeleniyordu sevgilisi için. O adam her şeyi yapabilirdi.

Yeonjun ise odasının kapısına yığabileceği kadar eşyayı yığmış, şimdi ise kapıdan en uzak köşeye çökmüş aşağıdan gelen sesleri duymamak için elleriyle kulaklarını kapatıyordu.

Aşağıda olan Siwoo şu an etrafı yıkıyor, bütün eşyaları yere atıyordu. Siniri Yeonjun'a idi. Ona bir cevap vermemişti. Siniri bundandı.

"Annen gibi saklanacak mısın? Sonun onun gibi olacak Yeonjun. Çık dışarı!" Etrafı yıkmaktan vazgeçerek merdivenlere yönelip yukarı doğru adımladı.

Yeonjun yaklaşan adım sesleriyle daha çok olduğu yere sinerek kulaklarını daha sıkı kapattı. Gözlerinden akan yaşları umursayacak durumda değildi.

Zorlanan kapı koluyla beraber hıçkırıklarını tutumaya çalışarak ağzını kapattı.

"Açsana kapıyı sürtük." Bağırmasıyla Yeonjun elindeki telefonu daha sıkı tutarak kalbine yasladı. Korkuyordu. Soobin gelmeyecek miydi?

Kapının önüne koydu eşyaların sallanmasıyla korkuyla gözlerini açarak kapıya baktı. Yatağı bile kapıdan hafifçe uzaklaşmıştı. Siwoo şu an aralıktan duran Yeonjun'u görebiliyor ve bu daha çok gülümsemesine sebep oluyordu.

"Oğlum. Korkma canın acımayacak." Yeonjun duyduğu şeyle yüzünü buruşturarak telefonunu eline alarak hâla mesaj gelmesini beklediği uygulamaya baktı. Telefondaki boş mesaj kutusuyla dudaklarını ısırarak kapıya bakmaya devam etti. Gördüğü adamla beraber nefesini tuttu.

İçeri girmeyi başarmış, şu an öylece yerdeki Yeonjun'a bakıyordu.

"Oğlum neden kaçıyorsun?" Alaylı sesiyle Yeonjun'a yaklaşıp saçından tutarak kendine çekti. Yeonjun acı ile bağırdığında yüzünde oluşan gülümseme bundan memnun olduğunu gösteriyordu.

Siwoo Yeonjun'un saçını daha sıkı tutarak kendine doğru çekti. Yeonjun kendini koruma amaçlı adamı kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor, elleri ile onu itiyordu.

Siwoo kollarına dolanan eller ile sinirlenerek Yeonjun'un saçlarını bırakarak karnına bir tekme savurdu. Yeonjun'un içe doğru bükülmesini fırsat bularak çocuğu kolundan tutup kaldırarak yüzüne bir tokat attı.

Yeonjun şu an karşılık veremeyecek kadar bitkindi. Vücudunun her zerresi ağrıyor, her yerine iğneler batıyormuş gibi hissediyordu.

Siwoo Yeonjun'un karşılık vermediğini gördüğünde gözlerinden alev çıkarak sözde oğlu olan çocuğu yatağa doğru fırlattı. Ceza çekmesi lazımdı.

Sinirle üstüne çıktığında ellerini Yeonjun'a uzatacağı aırada yüzüne yediği yumrukla acıyla bağırıp yataktan yere düştü. Beklemiyordu.

Yeonjun ise yatakta gözlerini kapatmış ve cenin pozisyonunda başına gelecek bir belaya karşı kendini koruyabilecekmiş gibi bekliyordu. Sanki öyle durursa her şeyden korunabilirdi.

"Ona dokunabileceğini mi sanıyorsun he? Piç!" Yeonjun tekrar gelen yumruk sesiyle gözlerini aralayıp yerde yatan Siwoo'ya ve üstünde onun kalkmasına izin vermeden yumruklamaya devam eden Soobin'e baktı. Sonunda gelmişti. Öleceğini sanmıştı ama Soobin gelmişti. Yüzündeki gözyaşları kurumadan tekrar yenilerinin eklenmesiyle yavaşça oturur pozisyona gelerek Soobin'in kolunu tuttu. Durması lazımdı. Eğer durmazsa o adam ölebilirdi.

Şu an baygın durumda olan Siwoo daha fazlasını kaldıramayacakmış gibi ağzından kanlar gelmiş, yerde öylece baygın yatıyordu. O adamın ölmesi umrunda değildi. Umrunda olan şey Soobin'in başının belaya girmemesiydi.

Soobin kolunu tutan Yeonjun'a döndüğünde gördüğü kızarmış ve şişmiş gözler ile anında adamın üstünden kalkarak yatakta oturan çocuğu kucağına alarak sarıldı. Saçlarını okşuyor, kokusunu içine çekiyor ve sık sık saçlarına öpücükler konduruyordu.

"Özür dilerim güzelim. Özür dilerim. Daha erken gelmem lazımdı. Senden uzak tutacaktır o adamı. Özür dilerim. Özür dilerim." Yeonjun, Soobin'in defalarca özür dilemesiyle kafasını kaldırıp elleriyle Soobin'in yüzüne avuçları arasına aldı.

"Soobin. Özür dileme. Senin suçun değildi. Şu an özür dilemeni değil bana sarılmanı istiyorum." Soobin yüzündeki elleri tutarak üstüne bir öpücük bırakarak sarıldı. Yerde yatan adamı çoktan unutmuş, kucağındaki çocuğa odaklıydı.

"Soobin?" Odaya giren Yoongi ve arkasında duran adamlarına baktı Soobin.

"Ne yapacaksanız yapın. Bizle bir daha karşı karşıya gelmeyecek." Yoongi kendisinden yaşça küçük çocuğun böyle konuşmasına kaşlarını kaldırarak baktı. Sevdiği çocuk olunca karşısındakini asla tanımıyordu.

"Yeonjun?" Yeonjun gelen tanımadığı sesle ayaktaki grubun en önünde duran adama baktı.

"Efendim?" Yoongi kararsızca çocuğa baktı.

"Öldürülmesine izin verecek misin?" Yeonjun gözlerini anında Yoongi'den çekip etrafta dolaştırıp en son Siwoo'ya baktı. Bu adam annesini öldürmüş, defalarca şiddet uygulamış ve şimdi ise kendisine çok kötü şeyler yapmaya çalışmıştı. Elbette ölmesini istiyordu.

Fakat insanların başına kendi yüzünden dert açılmasını istemiyordu.

"Merak etme. Polis işini hallederim ben. Tanıdıklarım var. Eğer ondan dolayı endişeliysen tabi." Yoongi'nin konuşmasıyla derin bir nefes aldı.

"Onu öldürme." Yoongi tam konuşmaya başlayacağı sırada Yeonjun devam etti.

"Onu ben öldüreceğim." Soobin şaşkınlıkla kucağındaki çocuğa baktı. Doğru mu duymuştu?

"Ne?" Soobin ağzından bilinçsizce kaçan şeyle Yoongi'ye döndü. O da aynı şekilde bakıyordu.

"Yeonjun! Dediğin şeyin farkında mısın sen? Emin misin yapabileceğinden?" Yeonjun kafasını kararlılıkla sallayıp onayladı. Sonuna kadar gidemese bile en azından ona biraz olsun zarar vermek istiyordu.

"Ona zarar vermek istiyorum. Onu öldüremesem bile ona zarar vereceğim."

^^^^^^^

Bu ilk kitabım olduğu için ve ilk baslarda saçmaladığım icin 3 4 bölüm sonra final vermeyi düsünüom diğer ficlere devam etcem de 👉🏻👈🏻

Beni sevionuz dimi
(ilk defa bi kitaba final yazcam o yğzden gerginim 😭)

Did You Forget To Dress? (Yeonbin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin