▪︎13

280 37 41
                                    

Beomgyu eskiden sürekli beraber geldikleri parkın kenarındaki banklardan birine oturmuş eski anıları düşünüyordu. Mutlulardı önceden. Birlikte bütün saçmalıkları, anın verdiği heyecanla düşünmeden yapar ve bundan pişmanlık duymazlardı. Herkesin imrendiği 4 kişilik o arkadaş grubuydular.

Ne kadar Soobin'e sinirli olsa da onu seviyordu. İnsan kardeşinden nefret eder miydi zaten? Sadece sebebini bilmek istiyordu ki zaten öğrenmişti kendince. O söylemeseydi ya da böyle bir olay olmasaydı hâlâ sinirli olacaktı ona.

Bakışları parkın girişinden ayağıyla getirdiği taşın üzerinde gezinirken hemen dibinde bir çift ayakkabıyı görmesiyle başını yukarı kaldırdı. Gelmişti. Oturduğu banktan kalktı. Hâlâ boyu uzun diye geçirdi içinden. Ardından düşündüğü şeyin saçmalığıyla kaşlarını çattı. Kısalamazdı zaten.

"Hoşgeldin. Burda konuşalım." Tekrardan banka yerleşti.

"Hoşbuldum." Soobin'in konuşması üzerine ikiside tekrar konuşmaya cesaret edemedi. Birkaç dakika sessizce oturdular.

'Acaba anlamış mı?' diye düşündü Soobin. Şu an karşısında ki eski arkadaşı bazı şeyleri beyninde çözmüş gibi bakıyordu ve bu Soobin'in daha çok korkmasına sebebiyet veriyordu. Ya Beomgyu ona kızarsa? Ya Yeonjun'a söylerse? Ya Yeonjun onunla olan iletişimi keserse?

Beomgyu Soobin'in gözlerindeki korku ile karşılaşınca uzun süren sessizliği bozmaya karar verdi.

"Soobin. Neden bizden bir anda uzaklaştığını sen mi söylemek istersin? Yoksa ben mi anladıklarımı kabulleneyim?" Soobin gergince dişlerini dudağına geçirdi. Anlamıştı işte. Şimdi ne yapacaktı?

"Özür dilerim. Bir anda uzaklaşmak istemezdim. Gerçekten. Sadece o an çok korktum. Yeonjun'un benden uzaklaşma fikri yüzünden mantıklı düşünemedim. Düşünmeden hareket ettim. Bir de üstüne Woojin öyle saçma sapan konuşunca iyice panikledim ben, özür dile-" Soobin'in sözleri Beomgyu'nun kaşlarını çatmasına sebebiyet verdi. Woojin ne alakaydı ki? O sadece Yeonjun arkadaşı değil miydi? Aynı zamanda Beomgyu ile Kai'nin asla onaylamadığı kişiydi. Pek ısınamamıştı ona en başından beri.

"Bir dakika bir dakika. Woojin ne alaka? Ne dedi ki sana?" Soobin gözlerini kaçırdı.

"Yani işte öyle saçma şeyler" Beomgyu'nun bu işi bırakmayacağına emindi. Ama denemekten zarar gelmezdi.

"Soobin! Anlat. Hemen."

"Of yani şimdi şöyle." Derin bir nefes aldıktan sonra tekrardan konuşmaya başladı.

"Ben evden çıktıktan sonra bir anda karşıma çıktı. Yeonjun'u sevdiğinden falan bahsetti. Sanırım şey olduğundan da haberi vardı." Söylemeye çalıştığı şeyi eski arkadaşı tamamladı.

"Yeonjun'u sevdiğinden haberi vardı." Soobin başıyla onayladı.

"Evet. Haberi vardı. Ondan da uzak durmamı söyledi. Beomgyu. Yeonjun'un babasının yerini biliyormuş. Hapisten çıkmış. Nasıl olmuş bilmiyorum ama sanki hiç bir şey olmamış gibi çıkmış o hapisten. Eğer Yeonjun'un aklını karıştırırsam, babasına haber verebileceğinden bahsetti. O an aklımdan sadece Yeonjun babasını bana anlatırken dolan gözleri geçti. Ne yapacağıma hemen karar vermek zorundaymışım gibi hissettim." Biraz soluklandı. Buna ihtiyacı vardı.

"Bilmiyorum Beomgyu. İyi mi yaptım kötü mü yaptım gerçekten bilmiyorum. Belki de o adamın yerini bilmiyordu. Belki de beni uzaklaştırmak için dedi. O an düşünmek istemedim. Yeonjun tamamıyla beni arkadaşı olarak görüyorken ve uzaklaşma ihtimalimiz varken sonunu bilmediğim bir yolda öylesine onu yürütemezdim." Beomgyu pek şaşırmamıştı. Zaten bildiği olaylardı. Woojin'in böyle bir şey yapmasını bekliyordu ama bu kadarını beklemiyordu.

Did You Forget To Dress? (Yeonbin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin