▪︎18

290 36 17
                                    

Yeonjun, yere fırlattığı parçalanmış müzik kutusuna bakarak ileri geri yürüdü. Kalbinde bir ağrı vardı. Bunca yıl sonra geri dönmüştü.

Hediyeyi gönderen babası cezaevinden çıkıp Yeonjun'u bulmuştu. Bu düşünce tüylerini diken diken yapıyordu.

"Yeonjun? Ne oluyor güzelim?" Endişeyle kendisini izleyen Soobin'e baktı. Mesajı okuduğu gibi bir anda elindeki kutuyu yere atmıştı ve Soobin hiçbir şey bilmiyordu.

"Siwoo." Adını söylerken sesi kısık çıkıyordu. O adamda ölesiye nefret ediyordu.

"Gelmiş." Gergince söylediği şeyle Soobin sessizce bir küfür savurdu. Woojin gerçekten söylemişti. Korkuyla ayakta duran Yeonjun'a baktı.

Tam da tahmin ettiği gibiydi. Ağlamıyordu fakat gözlerindeki endişe, acı, anılar, hatıralar kalbini kanatıyordu.

"Güzelim. Sana diyeceğim şey çok alakasız gelebilir ama Woojin'den uzak dur. O senin sandığın kadar iyi biri değil." Duyduğu şeyle penceredeki gözlerini Soobin'e çevirdi. Bu ne demekti şimdi?

"Ne demek istiyorsun Soobin?" Merakla koyu harelere baktı. Bir cevap istiyordu.

"Babana..." Anında durup sözünü düzeltti.

"Siwoo'ya haber veren kişi Woojin olabilir." Yeonjun anlamıyordu. O adamla arkadaşının ne alakası olabilirdi ki?

"Soobin anlayamıyorum." Çaresizce sorduğu şeyle Soobin gözlerini kapattı. Nasıl anlatabilirdi ki arkadaşının babasıyla iş birliği yaptığını?

"Yeon. Sizden uzaklaştığım günü hatırlıyor musun?" Kafasını sallamasıyla devam etti.

"O gün Beomgyu'ya arkadaşınla asla sevgili olmayacağından bahsetmiştin. Sonra büyük ihtimalle bir kapı sesi duydunuz ve o kişinin de ben olduğumu biliyorsunuzdur." Yeonjun kafasını sallayarak onayladı. Bu konu ile Woojin'in alakasını anlamıyordu.

"O kapıdan çıktıktan sonra Woojin ile karşılaştık. Nasıl oldu bilmiyorum ama senden hoşlandığımı anlamış. Sana karşı sağlıklı duygular beslemiyordu. O an beni seninle tehdit edince anladım. Eğer sana yaklaşırsam Siwoo'ya haber vereceğinden bahsetmişti. İlk başta inanmadım Yeonjun. Ama sonra olabilecek ihtimalleri düşününce tekrar aynı şeyleri yaşamanı istemedim."

Uzunca konuşmasıyla Yeonjun yerdeki halıya baktı. Etrafındaki arkadaşım dediği kişi onun düşmanı mıydı yani?

"Bi dakika bi dakika. Soobin sen bana bunları şimdi mi söylüyorsun?" Artık ne düşüneceğini bilmiyordu.

"Yeonjun. Sana söyleyemezdim. Zaten kötüydün. Daha kötü olmana izin veremezdim." Yeonjun yerdeki cam kırıklarına basarak Soobin'in karşısına dikildi.

"Şimdi çok mu iyiyim Soobin? Sen ne yapıyorsun ya? Bunca zaman her şeyi benden gizledin sen! Şimdi bir anda karşıma babam olduğunu söyleyen bir adam çıkıyor. Ne yapmamı bekliyorsun benden?" Sesini yükselterek konuşmasını hiç umursamadan ayağına batan kırıklara baktı.

"Güzelim, ayaklarına batıyor. Geri çekil." Elini uzattığı sırada Yeonjun uzaklaşıp arkasına döndü. Ne yapacağını bilmiyordu. Elleri titriyor, ayağındaki acıları hissetmiyordu bile.

"Güzelim deme bana Soobin. Çık evimden." Cama bakarak söylediği şeyle Soobin bir adım attı.

"Çık dedim Soobin!" Eline gelen kupayı kapıya fırlatıp yere çöktü. Ağır gelmişti her şey. Nasıl kurtulacaktı bunca şeyden?  Bedenine dolanan kollarla gözyaşlarını akıttı.

Annesini özlemişti. Her üzüldüğünde masal okurdu kendisine. Böyle uyuturdu Yeonjun'u.

Bir anda kendini havada bulmasıyla gözlerini sıkıca kapattı. Açmaya gücü yoktu. Soobin merdivenlerden yukarı çıkıp odasına götürdü kucağındaki çocuğu.

Sırtının soğuk çarşafa değmesiyle cenin pozisyonu aldı. Soobin banyoya gidip pansuman malzemelerini alıp Yeonjun'a ilerledi. Yavaşça batan kırıkları çıkararak kalan yerleri temizleyip sardı. Yeonjun ise acıyı hâlâ hissefemeyecek kadar kırgındı.

Yatağın sol tarafının çökmesiyle Soobin'e dönüp kafasını boynuna gömdü. Böyle sakinleşebilir diye umuyordu.

Saçların arasında gezinen parmaklarda burnunu çekip biraz daha yaklaştı boynuna.

"Güzelim biliyor musun? Ben ayak parmağımla orta parmak çekebiliyorum." Odağını dağıtmak için söylediği şeyle boynuna çarpan nefes ve bedeninin titremesiyle güldüğünü anladı.

"Saçlarımı boyamak ister misin? Önceden sürekli boyamak istiyordun." Kafasını boynundan kaldırıp yüzüne bakmasıyla Soobin gülümsedi. Kafasını hızlıca sallayıp tekrar boynuna geri döndü. Kokusunu daha net bir şekilde hissediyordu ve bunu çok seviyordu. Özlemişti.

Bir kolunu beline dolayıp diğer elini hâlâ saçlarında dolaştırıyordu. Yeonjun'un yavaşça kapanan gözleriyle Soobin yanındaki çocuğa baktı. Nefesleri düzene girdiğinde yastığının kenarındaki telefonunu alıp mesajlara girdi.

_____________

Taehyun/Soobin

Soobin:
Tae
Min Yoongi'ye haber ver
Choi Siwoo'nun nerede olduğunu bulsun

^^^^^^^^^^^^

nasil devam edeceğim hakkinda hic bi fikrim yok napcam

Did You Forget To Dress? (Yeonbin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin