aptal oclar ve beom hazretleri
Beombastic:
az önce
evinden
aotal embesile benzeyen
sırık ve salak salak gülen
VE EN ÖNEMLİSİ
s**bine benzeyen biri mi cikti
yoksa ben mi yanlis gördüm
umarim gözlerim bozulmustur da
yanlis görmüsümdür yeonjunYeonjun:
öldün soobin cık/
ha evet ya
ilac ve pasta getirmisBeombastic:
simdi mi aklina gelmis göt beyinliYeonjun:
evine cağirdiBeombastic:
EVİNE Mİ CAĞIRDI
orosbycocu ya asla akillanmiyo
illa tekrar mi arkasından terlikle kovalayalimYeonjun:
bende arkadasimşa buluscam dedim
sonra bana dediki beomgyu ve kai de gelsin bende taehyunu cağiririmBeombastic:
ne zaman gidioz
saat kacta cağirdi
ona göre hazirlancam
lan kai nerdesin yarin subinlere gidioz wake upYeonjun:
amk beomgyu
gitmiyoruz bi yere
yarin isiö var benimBeombastic:
tamam sen gelme ben gitcemYeonjun:
YA YAVSAK
GİTME Bİ YEREYana Kai:
noluyo kardesim ne bu tantanaBeombastic:
taehyuna vercem benYana Kai:
he iyiymis baya
harbi nereye gidioz
sen subinlere sikseler gitmezsin beomBeombastic:
iste taehyun sikcek diye gidiom ya malYeonjun:
yok
yarin giderseniz ikinizinde kafasını koparirim
bi yere gidicekseniz birbirinize gidinYana Kai:
harbi senin ne isin var la yarinYeonjun:
minhoyla buluscaz ya
sevgilisiyle sorun yasamıslar
hemde uzun zaman oldu görüşmüs oluruzYana Kai:
he tamam askimBeombastic:
ıyyyYana Kai:
sana ıyy köpekBeombastic:
özrdlrm2 kişi tarafından görüldü
____________
Yeonjun kulağına kulaklığını takıp evden çıktı. Byhğn cumartesiydi. Buhün Minho ile konuşacak, her zamanki gibi bir şeyler söyleyerek onu motive edecek ve Minho'da gaza gelerek Jisung'a gidip özür dileyecekti. En azından Minho'ya göre plan böyleydi.
Sonunda gördüğü kafeyle içeri girip cam kenarında bi masaya oturdu. Çantasını kenara koyduğunda hemen yanından gelen ses ile kafasını kaldırdı.
"Naber müdür?" Karşısına oturan arkadaşıyla gülümseyip elinde kalan telefonunu masaya koydu.
"İyidir." Gelen garsona bakıp siparişlerini verdiklerinde Yeonjun anlamak istercesine Minho'ya baktı.
"Ee abi? Anlatsana." Minho yeni hatırlamış gibi kafasını arkaya yaslayıp oflayarak Yeonjun'a baktı.
"Her şeyi detaylıca ve düzgünce anlat. Jisung'a ne yaptın da ayrıldı senden?" Yeonjun'un konuya girmesiyle anında ciddileşti Minho. Jisung'u gerçekten çok sevdiği ve değer verdiği her halinden belliydi.
"Ya şimdi ben hatamın farkınayım abi. Gerçekten farkındayım. Olay şu. Ben bu aralar Jisung'u fazla boşladım. Yani dersler okul dershane sınav falan derken o kadar yoğun geçiyo ki hayatım. Yoğun olduğum için de yorgun oluyorum ve haliyle boş zamanlarımda uyuyorum. Jisung üzülmesin diye de çok yoğun olduğumu anlatmadım. Sonra işte benim bu son hafta çok fazla ders, sınav, deneme falan oldu. Bide bunların üstüne annemle babam bana sormadan beni basketbol kursuna yazdırmışlar. Onunla uğraşayım derken o karmaşanın içinde Jisung'u elimden kaçırdım. O kadar çok seviyorum ki onu Yeon. Anlatırsam bana eskisi gibi bakmaz diye korkuyorum. Çünkü aileme bile hayır diyemiyorum. Ama sanırım bunları düşünürken de ayrılıcağını hiç düşünmemiştim."
"Minho. Biz arkadaşız senle. Neden daha önce anlatmadın bana. Her şeyi geçtim. Sence Jisung'un senden bi anda soğuması mümkün mü? Sana o kadar aşık ki. Yani bunu görmeyen biri bile hissedebilir. Ayrıca annenle babanın ne kadar katı olduğunu biliyorum fakat bu basketbol işini konuşamaz mısın? Zaten yeterince yoğunsun." Yeonjun'un Minho'nun ebeveynleriyle gerçekten şahsi sorunları vardı. Önceden komşu olmalarının getirdiği tanışıklıkla asla sevmediği belli oluyordu zaten. Tamamen oğlunun kariyerine odaklanmışlardı ve hislerinden bir haberlerdi. Düşüncelerine asla önem vermez, sadece derslerinle ilgili sohbet açarlardı.
"Bilmiyorum Yeon. Şu an konuşabileceğimi sanmıyorum. Kavga ediyorlardı sabah. Ama yine de deneyeceğim. Peki sence Jisungla gerçekten barışabilir miyiz?" Yeonjun hafifçe gülümsediğinde yan masada oluşan hareketlilikle arkasına yaslandı.
"Barıştık bile." Minho'nun gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Jisung?" Konuşmalarının başından beri yan masada güneş gözlüğüyle ve türbanıyla oturan ve asla dikkat çekmediğini sanan Jisung yanlarına doğru gelip masaya oturdu. Başından beri gülmemek için zor duruyordu. İkisini birden aynı kafeye çağırması onun fikriydi. Fakat Jisung olacakları öğrendiğinde giydiği kırmızı şal kesinlikle planda yoktu. Zor bir görev olmuştu.
Yeonjun hızla masadan kalkıp çantasını koluna astı.
"Hadi size hayırlı işler bol kazançlar. Güzel güzel konuşun, bolca öpüşün ve barışın. Benden bu kadar." Minho hala şaşkınca etrafa bakıyor ve olayı kavramaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle bir daha Yeonjun'a güvenmeyecekti.
Sonuçta barıştırmıştı.
____________
soobin:
yeonjun nerdesin?
eve gerçekten gelmeyecek misin?
çok mu hastasın
istersen ben geleyim
bide askini ilan et soobin/
(14.13)ah özür dilerim
randevun olduğunu bilmiyordum
bende salak gibi eve gelmesini bekliyorum/sevgilinle mutluluklar
(14.37)Hasin 🤌🏻🤌🏻
soobin cok mal ama seviom aptali
Bu kitao nereye gidiyo (biraz anlamli bisiler yazim dedim sonra dedim ki alin salak mısjn bu lise kurgusu liseden anlamli kurgu mu cikar)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Did You Forget To Dress? (Yeonbin)
FanficFeminen giyinen Yeonjun ve onu kıyafetlerinden dolayı okula şikayet etmekten bıkmayan okul temsilcisi Soobin #1 yeonbin (10.08.2024)