Beyaz!
Beyazdı her yer.
Beyazdı çiçekler.
Beyazdı zemin.
Beyazdı gökyüzü.
Beyaz elbise içinde bir kadın.
Ölmüş müydü yoksa? Ya da sadece bir rüya mıydı? Karşısında beyazlar içinde bir kadın vardı. Buraya kadar her şey normaldi. Garip olan o kadının Yeonjun'un annesinin saçlarına sahip olmasıydı. Nerde görsem tanırım diye düşündü. Siyah dümdüz saçlar.
"Yeonjun! Oğlum." Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Çok özlüyordu annesini. Şimdi mi kavuşacaklardı? Şimdi mi buluşacaktı annesiyle?
"Anne. Gerçekten sen misin?" Sesi titriyor, başı dönüyordu. Evet o annesiydi.
"Oğlum. Bir tanem. Senin burda olmaman lazım. Bunu sende biliyorsun. Bana sözler vermiştin. Elinden geldiğince hayatını yaşa. Bensiz de olsa yaşa. Ben senin hep yanındayım. Yeonjun. Önünde engel olduğunu düşünürsen eğer o engelleri aşmaya odaklan. Önemli olan senin ne istediğin. Sen burda değil onların yanında olmalısın. Sen onun yanında olmalısın."
"Anne ben senin yanında olmak istiyorum artık. Lütfen." Annesine yalvarırcasına bakıyordu.
"Yapamam bebeğim. Olman gereken yer burası değil." Yavaş yavaş uzaklaşmasıyla ona doğru koştu Yeonjun. Bunca yıl sonra bulmuşken bıramazdı.
Ama artık çok geçti. Gitmişti.
Peki 'o' derken kimi kastediyordu?
___________
Soobin koridorda bir sağa bir sola gidip duruyor ve artık sabrının taştığını hissediyordu. Bir an önce Yeonjun'u görmek istiyordu. Şu an tek tesellisi onun odaya alınmış ve iyi olmasıydı."Choi Yeonjun'un yakınları?" Anında doktora yöneldi Soobin.
"Buyrun. Benim." Doktor kısaca Soobin'in üstünde gözlerini gezdirdi.
"Hastanın neyi oluyorsunuz?" Hiç duraksamadan cevap verdi.
"Sevgilisiyim. O iyi mi? Nefes alamıyordu. Şu an nasıl? Makinelere bağlı olmadan da nefes alabilir mi? Hasta olduğunda ateşi çıkar genellikle. Ateşi var mı hâlâ?" Doktor şaşkınlıkla baktı. Bu kadar soru sormasını beklemiyordu.
"Genç adam sakin ol. Sevgilin iyi. Ayrıca ateşi yok ve nefesi düzeldi. Şu an sadece dinlenmesi lazım. Yarın kendini iyi hissederse de taburcu edebiliriz. 10 dakika sonra yanına girebilirsiniz." Rahatlamıştı Soobin. Geçen 2 saat ona 2 yıl gibi gelmişti ve sonunda görebilecekti. Arkasından ona bakan kişileri de pek umursuyor görünmüyordu.
10 dakika daha zor sabrettikten sonra acele adımlarda odaya yürüdü. İçinde büyük bir heyecan vardı. Kapıyı sessiz olmaya çalışarak açtı. Uyuyor olabilirdi ve uyandırmayı asla istemezdi. Kafasını içeri doğru uzattığında Yeonjun'un uyanık olduğunu ve kapıya doğru baktığını gördü. Heyecanla içeri doğru koşarcasına girdi Soobin.
Yeonjun'un da pek bir farkı yoktu. Henüz kendi bile kabul etmezken kalbi ona karşı gelerek heyecanla titriyor ve Yeonjun'un kaşlarını çatmasına sebebiyet veriyordu.
"Nasılsın Yeonjun. Daha iyi misin?" Yeonjun kısa bir baş sallamasıyla onayladı.
"Daha iyiyim Soobin. Sadece ateşi-" Cümlesi Soobin'in dudaklarının alnını bulmasıyla kesildi. Aniden yaklaşan Soobin ile ne yapacağını şaşırmış ve farkında olmadan nefesini tutmuştu. Karnı heyecan ile kasılmış ve yanaklarına kırmızılıklar toplanmaya başlamıştı. Kitaplardaki kelebeklenme dedikleri şey bu muydu? Eğer bu ise çok sevmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Did You Forget To Dress? (Yeonbin)
FanficFeminen giyinen Yeonjun ve onu kıyafetlerinden dolayı okula şikayet etmekten bıkmayan okul temsilcisi Soobin #1 yeonbin (10.08.2024)