7. Bölüm - Gelişme

65 7 5
                                    

6. bölümün özeti: Mi-sun, Mun'un ondan hoşlandığını öğrendikten sonra onunla konuşamıyor ve konuşmamak için markete gidiyor. Orada bir kötü ruh görüyor. İlk kötü ruhunu Yung'a gönderiyor. Dünyaya döndüğünde ise farklı bir yerde olduğunu görüyor. Liseli ve zorba arkadaşlarının onu buraya getirdiğini ve hepsinin kötü ruh olduğunu öğreniyor.

- Siz kötü ruhları nereden biliyorsunuz?
Ji-ho: Çünkü biz de onların tarafındayız.

Aman tanrım, hepsi kötü ruh. Bu kadar kötü ruhun arasından nasıl sağ çıkacağım?!

Tabii ki gücümü kullanarak. Fakat ne kadar gücümü kullansam da Hanaların yardımına ihtiyaç duyabilirim. Bu yüzden Yung'a haber vermeliyim.

İç sesimle partnerime seslendim.

- Si-woo, Si-woo!
Si-woo: Ne oldu Mi-sun?
- Yardımına ihtiyacım var!
Si-woo: Neler oluyor? Sen iyi misin?
- Şu anlık iyiyim ama her an yaralanabilirim. Etrafım kötü ruhlarla çevrili.
Si-woo: Ne! Bana nerede olduğunu söyle.
- Emin değilim. Sanırım bir kulübenin içindeyim.
Si-woo: Kulübe nerede?
- Bilmiyorum. Uyandım ve uyandığımda buradaydım.
Si-woo: Onları oyalamaya çalış. Yanına geliyorum.
- Peki!

Bu sırada Ji-ho konuştu.

Ji-ho: Ee, bir şey söylemeyecek misin?
- Ne diyebilirim ki? Tebrik falan istiyorsan benden alamayacaksın.
Ji-ho: Öyle mi? E ne yapalım o zaman ben de tebrik yerine ruhunu alırım.
- Bu sözlerle beni korkutabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun.
Ji-ho: Lisede bu kadar cesur değildin. Olsaydın senden çok çabuk etkilenebilirdim.
- Şaşırmadım. Sizin gibiler peşimden çok koşuyor.

GO GİRL!
Ya bir de sen başlama zaten ölümle burun burunayım.
Sus kız. Senin hayatın benim ellerimde valla gebertirim.
Ay öyle demek istememiştim.
Önüne bak Mi-suncum. Ji-ho kafana tekmeyi geçirirse görürsün sen.
Of, tamam.

Si-woo: Tamam, yerini buldum. Bir fabrikanın yanındasın. Seoul Fabrika.
- Yardıma ihtiyacım olduğunda söylerim.
Si-woo: Olmaz, şimdi Munlara haber veriyorum.
- Ben iyiyim, gerçekten.
Si-woo: Yung kuralları.
- Of, peki!

Si-woo'yla konuşmamı bitirdikten sonra yanıma Munlar gelmeden kaldığım işi bitirmek için kötü ruhlara döndüm.

- Bu kulübenin kapısı nerede? Sizinle uğraşmak istemiyorum. Yapacak daha önemli işlerim var.
Ji-ho: Ne gibi mesela?

Bu sırada adımları bana dönmüştü.

- Mesela sizin gibi adi, pislik kötü ruhları Yung'a göndermek.
Ji-ho: E biz de kötü ruhuz, bizi Yung'a göndermek istemiyor musun?
- O kadar uyumsuzsunuz ki sizi kötü ruh veya insan kategorisine dahil etmek maalesef ki pek mümkün değil.

Ji-ho'nun kaşları çatılmış, alnı kırışmıştı. Mimiklerinden adeta sinir fışkırıyordu. Büyük ihtimalle bana bi hamle yapacaktı. Yumruk atacaktı çünkü ellerini sıkmıştı.

Ve evet, dediğim gibi de oldu.

Bana doğru atıldı fakat bu hamleleri önceden tahmin ettiğimden hemen yana kaydım ve kolunu tuttum. Bu sırada diğer kötü ruhlar üstüme doğru koşmaya başladı. Ji-ho'nun kolunu kırdım. Ağzından büyük bir çığlık koptu. Ji-ho'yu diğer kötü ruhların üstüne fırlattım. Bu kadar kötü ruhla başa çıkabilir miydim? Evet, fakat kulübe hareket etmek için fazla dardı. Bu yüzden bir şekilde kulübenin kapısını bulmam gerekiyordu.

TUC - Yeni AvcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin