Evet, var!!

409 36 89
                                    


Selaaaammlar canlarım, nasılsınız umarım iyisinizdir. Bu bölüm de yine çiftimizin ufak atışmaları devam ediyor olacak.

Geçen bölümden ufak bir hatırlatma:

En son Feride'nin Ahmet'in odasında uyumasında kalmıştık.

Yorumlarda konuşalım, hemen okuyup gelin bekliyorum 🥰🙃

Keyifli okumalar 🫧



"Offff abla sabah sabah ne bu gürültü" gözlerim hâlâ kapalı ve uyku sersemi olduğum için Ahmet'in odasında olduğumu unutmuştum. Genelde bizim evde sabahları ablam odaya pat diye girdiği için alışkanlık olmuş, ablam sanmıştım. Kimi diye sorarsanız AHMET'İ...

Yatağın içinde memnuniyetsiz biçimde gözümü ovuştururken diğer elimle de kenardan bir yastık alıp fırlatmak için havaya kaldırmıştım. "Ablaa şu odama pat diye dalma diye daha kaç defa..." tam yatakta doğrulmuş yastığı fırlatıyordum ki Ahmet'in sesini duyunca gözlerim tamamen açıldı. "SANADA GÜNAYDIN FERİDE". Utancımdan yerin dibine girsemde, çaktıramazdım. Yavaş yavaş yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

Sesim içine kaçmış bir şekilde "günaydın" diyebildim. Dizlerimi kendime çekmiş sırtımı yatak başlığına dayamış öylece Ahmet'e bakıyordum. Ahmet yatağın başındaki kitabı gözüyle işaret ederek "Bakıyorum kitaplığım da karıştırılmış. "
Altı üstü bir kitap aldım yemedik ya, kitabı kafasına fırlatmamak için kendimi zor tutmuştum. "Karıştırmadım odanı, merak etme sadece kitap okumak istemiştim."

Ayrıca şu an hesap sorması gereken bendim noluyoruz ya. "Sen misafirlerinin kaldığı odalara hep böyle pat diye dalar mısın?" Beni duymamazlığa gelmişti dolabının önünde kıyafet seçmekle meşguldü.

Kenardan telefonuma uzanıp saate baktım , 10.00 olmuştu. Yataktan ayaklarımı aşağı sarkıtıp kenarda duran terlikleri giydim. Odadan çıkmaya niyetlenmiştim ki arkamı dönüp Ahmet'i üstsüz görünce kal geldi. "NE YAPIYORSUN YA!", sinir etmek için attığı gülüşüyle "Ne yapıyormuşum ben ?" demişti. "GİY ŞU TİŞÖRTÜNÜ AHMET". Elindeki tişörtü ısrarla giymiyordu.
"Sen hep böyle bağırıyor musun?" diyerek bana doğru bir iki adım atmıştı. Gözlerim yavaşça karnındaki kaslara kayarken kendimi toparlayıp "önce sen soruma cevap ver, sen misafirlerine hep böyle mi davranırsın?" Aramızda o saçma sessizlik oluşmuş sadece birbirimize bakıyorduk. "Benim odam burası" diyerek sessizliği bozduğunda "ayy tamam senin odan" diyerek karşılık vermiştim. Bir hışımla yatağa koyduğum telefonu alıp hızlıca kapıya yöneldim, kapının kulubunu tutmamla arkadan kapının açılması bir oldu. "Feridee uyandın mı?" diyerek Sıla içeri girmişti. Ee haliyle abisini o halde görmeyi beklemediği için şaşırmış, gözleri açılmıştı. "Abi?"

Sıla'nın yanından geçip mutfağa ilerledim. Kendime bir bardak alarak buzdolabından su doldurdum. Elimi, kendimi ferahlatmak için ileri geri sallıyordum. Suyumu yudumlarken yanda duran sandalyeyi çekerek oturdum. Bardağı masaya koyarak yüzümü avuçlarımın arasına almıştım.

"Feride ne yapıyorsun sen burda, uyuyorsun sanıyordum." Başımda beliren Aysude'ye bakarak "AHMET DÜNYANIN EN GICIK İNSANI OLABİLİR" diye söylenmiştim.
Elini omzuma koyarak "Hayırdır dün gece hiç öyle demiyordun." diyerek imalı bakışlar atıyordu bana.

Arka arkaya gelen bildirim sesi ile masada duran telefonuma baktım. Mesaj Burak'tandı.

[Selam güzelim, nasılsın duyduğuma göre Sılalarda kalıyormuşsun abisi de İstanbul'a dönmüş. Ahmet'den uzak durmanı tavsiye ederim. Biliyorsun kıskancımdır :) ]

"Siktiiir" kaşlarım çatılmış bir şekilde ekrana bakıyordum. "YOK ARTIK SAPIĞA BAK" Aysude'ye telefonu uzattım.
"Ben varya belasını si..., ağzımı bozduracak benim de, kızım seni takip mi ettiriyor bu ne alaka?" Bilmiyorum dercesine Aysude'ye bakıyordum bu iş saçma sapan bir hal almaya başlamıştı.  "Takıntılı manyak ya" ben söylendikçe Aysude de gaz veriyordu. "Ruh hastasına bak , kıskançmış "

Biz mutfaktayken Sıla ve Ahmet'in sesi de kapıdan geliyordu. "Ahmet nihayet odadan çıkmış" diyerek mutfaktan çıktım.
Sıla abisini yolcu edip kapıyı kapatmıştı.
"Gitti mi BAY ÇOK BİLMİŞ?", Sıla bana gülerek "gitti gitti".

Odaya geçip üzerimi değiştirdikten sonra kızların yanına geri geldim. Hep birlikte kahvaltı hazırlayıp bir güzel kahvaltı ettik.

Bu sabahki mesaj mevzusundan sonra Burakla konuşmaya karar vermiştim, davranışlarından rahatsız olduğumu son kez daha dile getirirsem anlar diye düşünüyordum. Sılalardan çıkıp önce eşyalarımı bırakmak için eve uğrayacaktım. Taksi beklerken Burağı arayıp buluşmak istediğimi söyledim, tabi ki hemen kabul etti. Yarım saat sonra bizim eve yakın bir kafe de bulaşacaktık.

Eve geçtiğimde ablam salonda yatıyordu.
"Ben geldiiim." diyerek karşındaki koltuğa oturdum. "Hoş geldin, nasıl geçti akşamınız?" Gözlerimi devirerek "harika!" dedim, sesimdeki imâdan bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı ama şu an anlatacak vaktim yoktu. Kolumdaki saatte bakarak "Ben geç kalmadan çıkayım." "Yine nereye Feride?" Ablam arkamdan söylenirken çantamı odaya bıraktıktan sonra hızlıca evden çıktım.

Kafenin önüne geldiğimde içeri girmeden önce durup kızlara mesaj attım, telefonunda başında beni bekliyorlardı herhalde.

[-Geldim ben konuşmaya, haberiniz olsun.

Aysude: Bir şey olursa ara bizi.

Sıla: Çıkınca da yaz feridee ]

Derin bir nefes alarak içeri girdim, etrafa bakındığimda ilerde duvar kenarında oturmuş beni bekliyordu. "Zaten geç kalsan şaşardım." Masaya doğru biraz daha yaklaştığımda o da beni fark edip hemen ayağa kalkmıştı.

"Hoş geldin hayatım" bana doğru yaklaşıp sarılmak istemişti, "Hayatım derken? , biz artık sevgili değiliz ya hani Burak" kollarını indirip sarılmaktan vazgeçtiği sırada bende önümde duran sandalyeye oturdum. Çok uzatmak istemediğim için direkt konuya girdim.

"Burak böyle devam mı edicek?" anlamaz gözlerle bana bakıyordu. "Biz ayrılalı bir ayı geçecek sen hâlâ ısrarla peşimdesin, açıkçası ben bu durumdan rahatsızlık duyuyorum. Seni de bu yüzden buraya çağırdım."
Yanımıza doğru gelen garsona bir şey istemiyoruz dercesine elimi sallamıştım tekrardan Burağa baktığımda güldüğünü fark ettim. "Komik bir şey söylediğimi düşünmüyorum." dediğimde sert bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. "Ben seni hâlâ çok seviyorum Feride ve bu hiçbir zaman değişmeyecek, sende beni seviyorsun biliyorum, sadece aklın karışık."
Yine en başa dönmüştük neden onu istemediğimi anlamıyordu.

"Kafam karışık falan değil Burak biz diye bir şey yok bana karşı olan duygularına bir şey diyemem ama ben seni sevmiyorum sende bu kadar ısrarcı olmasan iyi olur." Son sözümü söyleyip masadan kalkmıştım , çıkışa doğru ilerliyordum peşimden kalktığını görmüştüm ama arkamı dönüp bakmıyordum. "FERİDE BEKLE" diyerek kolumu tutmuştu. Öfkesi gözlerinden okunuyordu. "Senin hayatında başka biri mi var ?" , "EVET VAR."

Burağa yalan söylemiştim ama o an aklıma daha iyi bir fikir gelmemişti, belki peşimi o zaman bırakır diye düşünmüştüm. Evet diyişimle eliyle tuttuğu kolumu daha fazla sıkmaya başlamıştı. "BURAK KOLUM ACIYOR, BIRAKIR MISIN?" Ben kolumu bıraksın diye çırpınırken arkadan "LAN KIZ BIRAK DİYOR DUYMUYOR MUSUN?" diye bir ses yükselmişti. Arkama dönüp baktığımda...

.
.
.

BÖLÜM SONU

Okuyanlara teşekkürleeeeer 😘
Bir sonraki bölüm çoook güzel ben bile yazmak için can atıyorum, heyecanlandım.
Umarım gidişat hoşunuza gitmiştir 🪄

Kendinize dikkat edin bir sonraki bölümde görüşmek üzere seviliyorsunuz.🤍

Tattım Ölümü ( AHFER ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin