A room full of liars

178 27 18
                                    

Oy ve yorumlarınız beni çok mutlu eder :)

İyi okumalar.❤️

***

Kuzeyin ciğerleri üşüten buz gibi havası, Kışyarı'nın duvarlarına çarpıyordu. Dondurucu soğuğun kale içine etkisini azaltmak için tüm hızla şömineler yakılıyor, güneyden gelen Bit Çukuru Lordu'nu sıcak tutmak için herkes elinden geleni yapıyordu. Tüm kale onun için harıl harıl çalışırken, Daemon Targaryen, sıcaklığı kuzeyli bir leydinin kollarında bulmuştu. Lord Rickon Stark'ın biricik kızı, Elanna Stark. Genç kadının odasında, şömine alevinin yamacında başını zarifçe onun bacaklarına koymuştu. Uzanıyordu.

"Abin seni buraya neden gönderdi, Daemon? Gerçekten de tek nedenin kuzeyle ittifakı güçlendirmek olduğunu mu düşünüyorsun? Bence bundan fazlası var. Ve bunu en iyi  sen biliyorsun."

Elanna'nın sorusu Daemon'u huzursuz etmiş, rahatını bozmuştu. Şömine alevinin ve genç kadının üzerinde bıraktığı uyuşukluk kayboluvermişti. Abisiyle arasındaki çalkantılı ilişkinin başkaları tarafından sorgulanmasından nefret ederdi. Aile içindeki mesele aile içinde kalmalıydı. Karışmak kimsenin haddine değildi. Uzandığı yerden doğruldu, Elanna'nın söylediğine tepki olarak yapmıştı bunu. Kadının konforlu kucağını terk etmişti. Aralarındaki ilişki her ne kadar farklı olsa da bu, genç kadına her şeye karışma hakkı vermiyordu.

"Merakını anlıyorum Leydim fakat herkes durması gerektiği yeri bilmeli. Abimle ilgili soru sormanı istemiyorum. Bu seni ilgilendiren bir mesele değil. Zira kollarında bulduğum bu sıcaklığı kaybetmek istemem, ikimiz de istemeyiz."

Daemon'un tepkisi Elanna'yı sinirlendirmişti. Sevecen ve sıcakkanlı davranırken birden bire duvarın ötesinden bile daha soğuk olabiliyordu Daemon. 

"Birbirimizi daha iyi tanımak istiyorsak özel hayatımızla ilgili birkaç meseleyi birbirimize açmanın bir mahzuru olmadığını düşünüyordum ama yanılmışım sanırım. Eğer benimle paylaşmak istediğin şeyler sınırlıysa, benim de aynı şekilde kendimi sana karşı sınırlandıracağımı bil. Benden istediğin zaman uzaklaşıp istediğin zaman teselli bulmak için yakınımda olmaksa istediğin, alacağın karşılık aynı olacaktır. Seninle olmak için her şeyinden vazgeçebilecek olan, zevk evindeki basit fahişelerden biri değilim ben."

Aralarındaki iletişim sorunsuz gibi ilerlerken birbirlerine olan tavırları bunu bir çırpıda değiştirebiliyordu. Çok benzerlerdi ama aynı zamanda bambaşka insanlardı. Biri buzdan yapılmıştı öteki ateşten. Prens, ejderha kanıydı, Leydi ise kuzeyli bir kurt. Doğalarındaki farklılığa rağmen karakterlerindeki benzerlik olmuştu Prensi Leydi'ye çeken. 

Tüm zıtlıklarının yanında buz ve ateşin ortak noktasını düşündü Daemon. İkisinin de tek bir özelliği vardı birbirine benzeyen. Fazla maruz kalırsan yakıverirdi bedenini. Buz gibi soğuktan kaçınırdın ateşten kaçındığın gibi. İkisi de yakıcıydı, öldürüverirdi elinin değdiğini.

***

Gözlerimi yavaş yavaş aralarken tam karşıdan gelen ışık huzmesi irislerimi acıtmıştı. Başımın sağ tarafı zonkluyordu. Biri sert bir sopayla vurmuş da kafamda onun acısı kalmış gibi hissediyordum. Zorlanmama rağmen gözümü açmayı başardığımda, birinin "Sonunda uyandı, Leydi Stark uyandı!" diye bağırdığını duymuştum. Sonrasında duyduğum şey ise birden fazla ayak sesiydi. 

Etrafımda üç tane erkek gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Birisi hemen elini başıma koydu. Hafif ateşimin olduğunu ve adını anlayamadığım bir şey getirmesini istedi ötekinden. Bir çırpıda elinde küçük bir şişeyle dönen genç adam şişeyi üçüncü adama verdi. O ise kibarca doğrulmamı ve bunu içmem gerektiğini söyledi. Sorgulamadan yavaşça doğruldum, kendi eliyle bana şişedeki sıvıyı içirdi. Berbat bir tadı vardı, demir ve toprak gibiydi. Yine de sesimi çıkarmadım hatta yüzümü bile ekşitmedim. Tepki vermeden, öylece söylediklerini yapıyordum. 

The Frozen Flame || Daemon TargaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin