Güneş battıktan sonra hava yavaş yavaş kararmaya devam ederken biz hâlâ Kenan'la birlikteydik.
"Sen anlat biraz da... Baba Türk anne Alman. Nasıl olmuş bu iş?"
Gülümsemiştim.
"Çok klasik. Babam çalışmak için Almanya'ya gitmiş orada annemle tanışmışlar. Nikahları konsoloslukta kıyılmış. Türkiye'ye temelli döndüğümüzde ben 12 yaşındaydım."
"Hatırlıyor musun sen o yılları?"
"Tabi ki de hatırlıyorum."
"12 yaşına kadar hiç gelmediniz mi Türkiye'ye?"
"Geldik elbette."
"Baba tarafına falan gidiyorsunuzdur tabi. Babaanne, dede ziyaretleri falan."
"Yaa tabi... Öyle oluyordu."
"Baba tarafın nereli?"
Bu sırada ayağıma değen cisimle aniden irkilerek ayağa kalkmıştım.
"Ay ayağıma bir şey değdi! Ay o nee!"
Bir taraftan bağırırken bir taraftan da sudan çıkmaya çalışıyordum. Kenan da panikle ayaklanmıştı.
"Leyla dur!"
Ayağıma takılan taşlar dengemi bozduğunda Kenan düşmemem için beni tutmuştu ama onu da kendimle birlikte buz gibi suyun içine çekmiştim. İkimiz de sırılsıklam olmuş bir şekilde suyun içinde oturuyorduk. Kenan şaşkınlıkla bana bakarken gülmeye başlamıştı.
"Ya of Allah kahretsin ya!"
"Napıyorsun kız, mahvettin bizi."
"Ayağıma bir şey değdi gibi hissettim ya."
"Balıktır canım ne olacak başka, neden korkuyorsun?"
"Ya ne bileyim. Uff napıcaz şimdi sırılsıklam olduk!?"
"Önce sudan bi çıkalım da yoksa bu gidişle yaz günü şifayı kaparız."
Kenan önce kendi ayağa kalktıktan sonra elini uzatıp kalkmama yardım etmişti. Ayaklandığımızda ikimiz de gülmeye başlamıştık.
"Özür dilerim ya sen de benim yüzümden şu haline bak."
"Yok ya iyi oldu bana da serinledim."
Masayı topladıktan sonra eşyaları sepete koymuştuk. Sudan çıktıktan sonra Kenan üzerindeki tişörtü çıkartıp suyunu sıkmıştı. Fiziği aşırı iyiydi. Ben de bu sırada üzerimdekileri çıkarmadan sıkmaya çalışıyordum.
"Ee hadi eve gidelim madem. Saçlarını falan kurut sen hasta olursun böyle."
"Fark etmez olur."
Arabaya binip eve dönmek için yola çıkmıştık. Gece olunca sessizlik daha da derinleşiyordu burada. İlçeye girdiğimizde meydanı ışıklandırıyorlardı. Merakla Kenan'a döndüm.
"Kutlama falan mı var?"
"Yarın akşam nişan var. Onun için. Damat arkadaşım olur. İşin yoksa sen de gel istersen."
Gülümseyerek yanıt vermiştim.
"Ben davetli değilim ama."
"Ben davet ettim işte."
"Teşekkür ederim de sonuçta yabancıyım herkese."
"İyi ya böylelikle tanışmış olursun. Köylü de seni tanımış olur. Zaten bir süre sonra her davete katılmak zorunda kalırsın ilçemizin yeni hemşiresi olarak."
Gülümseyerek bana dönmüştü.
"Ev ne tarafta?"
Yolu tarif edip evin önüne gelmiştik.
"Teşekkür ederim Kenan güzel bir akşamdı. Tanıştığıma yeniden çok memnun oldum."
Tokalaşmak için elimi uzatmıştım.
"Rica ederim benim için de çok keyifliydi. Ben de çok memnun oldum Leyla. Yarın nişanda görüşürüz."
"Ya bilemiyorum Kenan... Ayıp olmaz mı şimdi böyle davetsiz misafir gibi?"
"Birlikte gidelim diyeceğim ama benim önceden halledilmesi gereken işler için gitmem gerek. Sen geldiğinde beni ara ben seni bulurum."
Gülümseyerek kafamı yana çevirdiğimde bana bakıyordu.
"Noldu?"
"Yani... Böyle küçük yerlerde bir kızla bir erkeğin yan yana görülmesi dedikodulara meyil verir genelde ama... Burada öyle değil sanırım?"
"Senin için sorun olacaksa-"
"Yo hayır aksine... Senin için sorun olabilir diye dedim. Sonuçta ben yabancıyım ama sen buralısın. Sevenin, sevdiğin falan varsa ya da ne bileyim daha ilerisi sevgilin de olabilir..."
Söylediğim şeyle ağzı şaşkınlıkla açılırken gülmeye başlamıştı.
"Bunu sormak için mi kıvrandın?"
"Hayır canım ne münasebet! Elalemin kızlarıyla ben papaz olmayayım sonra diye. Yoksa banane senin ilişki durumundan."
"Merak etme papaz olacağın kimse yok. Saydığın üç kategoriden de kimse yok."
"Sorun olmaz diyorsun yani?"
"Sorun edecek olsam neden davet edeyim?"
"Peki o zaman. Haberleşiriz duruma göre."
"Oldu haberleşiriz."
Kapıyı açtığımda kıkırdayarak gülmeye devam ediyordu. Arabadan inerken ben de gülerek konuştum.
"Gülme ya Allah Allah neden gülüyorsun."
Bahçe kapısına dolandığımda camdan konuşuyordu.
"Komikti çünkü."
"Hiç de bile gayet mantıklıydı."
"Hadi öyle olsun bakalım. İyi geceler hemşire hanım."
"İyi geceler Kenan Bey."
İçeri girdiğimde hâlâ salak salak sırıtıyordum. Sorduğum soruya utanmıştım ama başka çarem de yoktu. Eğer öyle bir durum olsaydı ben yanlış anlaşılabilirdim. Kimseyle durup durduk yere madara olamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TORUN HANIM
ChickLitSenelerdir küs olduğu babaannesiyle barışmak için İstanbul'dan daha önce hiç gitmediği köyüne gelen Leyla ve köyün yerlilerinden Kenan'ın birbirlerine çekim hikayesi... Uyarı: Cinsellik ve +18 ifadeler içermektedir.