ARTHUR

34 5 0
                                    

   "Size de iyi akşamlar hanımefendi." Edeline cümleyi duyar duymaz yerinden sıçradı. Görmüş müydü onu? "Pek arkadaş canlısı değilsin sanırım. Ben Arthur." dedi elini Edeline'ın olduğu fıçılara doğru uzatırken. Edeline fıçıların arasından çıktı ve önünde durmuş, ona doğru elini uzatan çocuğun elini sıktı. "Edeline."
   Yüzü bir erkeğin yüzüne göre oldukça yumuşak hatlara sahip bu kişi Arthur olmalıydı.
"Kraliyet ailesinin de tarzı epey bir garipmiş." dedi ellerini cebine sokarken. "Anlamadım?" dedi Edeline. "Saçından bahsediyorum. Genelde böyle midir tarzınız?" Edeline saçına dokundu. "Gel gel." dedi kolundan tutup.
   Geminin içinde, aşağıdaki bir odaya girdikten sonra aynayı gösterdi. Edeline, aynaya baktığı an şok olmuştu. Saçının sağ tarafının yarısı yoktu. Saçları sağanak yağmurdan kabarmış, sağ omzu yırtılmış ve kan içindeki geceliğiyle gerçekten hiç de bir prensese benzemiyordu.
"Saçıma n'olmuş böyle!" diyebildi sadece. "Ha bu normal hali değil mi yani?" dedi Arthur sırıtarak. Edeline gözlerini Arthur'a dikti. "Bu kadar korkunç bir haldeyim ve sen benimle alay mı ediyorsun? Cidden mi?" Ellerini yukarı kaldırıp "Kusura bakma ama saçına ne oldu gerçekten?" dedi Arthur. Edeline, geceliğinin sağ omzunu sıyırıp Arthur'a gösterdi. Arthur dar odadan çıkarken "Geçmiş olsun. Hadi gel sana giyecek bir şeyler vereyim üşüteceksin. Omzuna da pansuman yapalım, mikrop kapmasın. Yolumuz uzun, bir de onunla uğraşmayalım sonra." dedi.
   Dar odadan çıkmış, geminin aşağısındaki basık ve daha dar olan koridorunda yürüyorlarken "Çok incesin gerçekten, teşekkür ederim." dedi Edeline imalı bir sesle.
   Arthur kısa ve dar koridorun solundaki odanın kapısını açtı ve içeriye girdi. Edeline da onu takip etti.
Oda küçük olmasına rağmen, odada iki ranza ve odanın ortasında büyük bir masa vardı. Arthur kapının yanındaki dolaptan birkaç parça kıyafet çıkarıp masanın üzerine fırlattıktan sonra "Sana olurlar mı bilmiyorum ama şimdilik idare et." diyip odadan çıkıp sertçe kapıyı çekti.
   Edeline ıslak geceliğini çıkarıp Arthur'un ona verdiği gömleği ve pantolonu giyip odadan çıktı. Hayatında ilk defa pantolon giydiği için biraz tuhaf hissediyordu ama yine de çok rahat olduğu için pek takılmadan dar koridorda yürümeye başladı.
   Tam merdivenleri çıkacakken sağındaki odada Arthur ve birisini konuşurken duydu. Söylenenleri dinlemek için kapıya yaklaştığında Arthur aralık olan kapıyı açtı ve kapıya yaslanıp "Pantolon yakışmış." dedi. Edeline başını yere eğdi ve narin sesiyle "Uyuyabileceğim bir yer var mı acaba?" dedi. Odadan gelen kahkahayla Edeline yerinden sıçradı. "Hahaha! Şunun zarifliğine bak, gerçekten de bir prenses."        
   Odadaki uzun ve iri yarı adamın gülüşü Edeline'ın korkmasına yetmişti. "Az önceki odada uyuyabilirsin. Ama önce şu omzuna bir bakalım olur mu?" dedi Arthur. Edeline kafasını olumlu anlamda salladı, az önce çıktığı odaya girdi ve Arthur'u bekledi.
   Çok sürmeden Arthur elinde bir pamuk ve cam bir şişeyle geldi. Yataklardan sağdakini göstererek "Gel şöyle otur." dedi. Edeline, Arthur'un gösterdiği yatağa oturdu ve sağ omzunu açtı. Arthur elindeki şişeyi açıp pamuğa şişedeki sıvıyı döktükten sonra "Merak etme sadece alkol." dedi sakin bir sesle.
   Edeline'ın pansumanını yaptıktan sonra Arthur "Yağmur dinmek üzere, dindikten sonra yola çıkacağız. Sen biraz uyu, belli ki çok yorulmuşsun." dedi yataktan kalkarken. Odada kapıya doğru yürüdü, çıkacakken gaz lambasını göstererek "Kapatmamı ister misin?" diye sordu. "Olur." diye yanıtladı Edeline. Arthur gaz lambasını masanın üzerinden aldı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Edeline o kadar yorulmuştu ki Arthur odadan çıktığı an uykuya daldı.
   Edeline, midesinin bulanmasıyla uyandı, yatakta yana doğru eğildi ve yere kustu. Gemi o kadar sallanıyordu ki uykusundan uyanırken deprem olduğunu sanmıştı. Kustuğu yere basmadan yataktan kalktı ve kapıya yöneldi. Kapı o kadar sert kapanmıştı ki açamadı. Kapıya vurarak "Hey! Beni duyan var mı? Arthur!" dedi.
Gemi o kadar gürültülüydü ki sesini duymaları imkansızdı. Tam vazgeçmiş yatağa geri dönecekken bir ayak sesi duydu. "Hey! Odada kilitli kaldım! Kapıyı açar mısınız?" Ayak sesleri kapının önünde durdu ve dışarıdan birisi "Tamam seni duydum, kapını arkasından çekil." dedi. Edeline kapının arkasından çekildi ve kapı açıldı.
   Kapının önünde kısa sarı saçları, topuklu çizmeleri, uzun mavi eteği; üzerindeyse dün beyaz bir gömlek olan bir hanımefendi duruyordu. Edeline bu görüntü karşısında çok şaşırdı, çünkü bu Arthurdu.

Korsan ve Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin