Edeline gördükleri karşısında şok olmuştu. Arthur aslında bir kadın mıydı? Kapının önündeki sarışın kadın daha fazla Edeline'ın şaşkınlığına tahammül edemeyip lafa girdi. "Olaylar biraz karışık gözüküyor senin gözünden farkındayım ama anlatacağım. Hadi gel kahvaltı et."
Edeline tek kelime etmeden kapıyı açan kadını takip etmeye başladı. Geminin üst katına çıktıklarında onları bir masa ve masada oturan korkunç görünümlü beş korsan karşıladı. İkisi de tek kelime etmeden masadaki boş sandalyelere oturdular.
Edeline karşısında oturan bu güzel kadının dün geceki kaba adam olduğunu düşünmek istemiyordu.
Masada sessiz ve garip bir hava hakimdi. Kimse konuşmuyor, herkes Edeline'ın yemek yemesini bekliyordu.
Uzun boylu, kahverengi sakalları göğsüne kadar uzamış olan adam Edeline'ın sandalyesine kolunu atıp, "Ee prenses iyi uyuyabildin mi?" dedi. Edeline başını balçığa benzeyen yemekten kaldırıp sağındaki adama döndü "Teşekkür ederim, uyuyabildim." diye yanıtladı.
Edeline cümlesini bitirir bitirmez solundaki kadın "İyi uyumuştur tabii, Liliana onun için herkesi odadan kovdu." dedi ve sağ omzunda duran mavi papağanını sevmeye başladı. Edeline'ın karşısında oturan, kısa sarı saçlı kadın, -Arthur- Edeline'ın solundaki kadına susması için kaşlarını çatıp "Şşş Lena, ayıp olmuyor mu? Karşında bir prenses var." dedi işaret parmağını dudağına götürerek. Kadın papağını omzundan eline aldı ve sandalyesinden kalkıp geminin arka tarafına yürürken "Neyse ne, beni ilgilendirmez. Yemeğinizi yiyin, benim mektup işlerim var. Maalum bilgilendirmemiz gereken bir korsan var." dedi. Topuklu ayakkabılarının sesi gitgide uzaklaştı ve kayboldu.
Edeline zar zor bir şeyler yiyebilmiş, sallanan gemide mide bulantısından üç kez kusmuş ve yorgun bir halde geminin güvertesinde oturmuş, kusmamak için direniyordu. Ama dayanamadı ve denize tekrar kustu. Dünki fırtınadan sonra yola çıkmak pek de mantıklı değildi. Gemi o kadar sallanıyordu ki, Edeline gemide ayakta duramıyordu.
Kusmaktan yorulmuş denizi izlerken, uzaktan küçük bir gemi gördü Edeline. Niyeyse onlara doğru geliyordu gemi. Aşağıdan güverteye çıkan birileri vardı. Edeline ayak sesleri duyuyordu. Merdivenlerden çıkmış güvertede Edeline'a doğru yürüyen sarışın, mavi etekli kadın endişe içinde Edeline'ın arkasına, denize baktı. "Geliyorlar!"
Güvertede bir panik başladı; herkes oradan buraya koşturuyor, ceplerindeki bıçakları kontrol ediyor ve birbirlerine bağırıyordu.
Sarışın kadın hızla Edeline'a doğru koştu ve kolunu kavrayıp aşağıya inen merdivenlere çekiştirmeye başladı. Edeline hiçbir şey anlamamıştı ama kolunu çekiştiren kadının peşinden gidiyordu. Aşağı indiklerinde basık, dar koridorun sonundaki kapıya doğru koşmaya başladı Liliana.
Kapının önünde durdu, cebinden bir sürü anahtarın olduğu bir anahtarlık çıkardı. Anahtarlıkta panik içinde bir anahtarı buldu ve kapıyı açıp Edeline'ı içeri doğru fırlattı, "Sakın sesini çıkarma!" dedi ve kapıyı kapayıp Edeline'ı zifiri karanlık odaya kilitleyip koşarak güverteye çıktı.
Yukarıda bir şeyler oluyordu. Edeline başının dönmesinden ve midesinin bulantısından konuşulanları dinleyemiyor, kusmamak için kendini zor tutuyordu.
Zifiri karanlık ve küf kokan odada yaklaşık yarım saat tek başına kusmamaya çalışarak oturduktan sonra sonunda birisi aşağıya indi ve Edeline'ın olduğu odaya doğru yürümeye başladı. Ayak sesleri gitgide yakınlaştı ve kapının önünde durdu. Kapının kilidi açıldı ve Edeline bir süredir zifiri karanlıkta oturduğu için kapı açıldığında içeri dolan ışıkla gözleri kamaştı.
Kapı açıldığı gibi Edeline kendini daha fazla tutamadı ve kapıyı açan kişinin daha kim olduğunu göremeden üzerine kustu.İri yarı bir adam geminin halatlarına tutunup Liliana'nın gemisine atlarken "Hey Liliana! Görüşmeyeli epey güzelleşmişsin." dedi. Liliana gözlerini devirdi ve bir hışımla adama doğru yürüyüp yakasına yapıştı. "Tamam sakin ol. Geçerken bir uğrayalım dedik sadece. Değil mi çocuklar?" Adamın arkasındaki üç sersem, Liliana'ya bakmış sırıtıyorlardı.
Liliana ellerini adamın yakasından çekti ve hızlıca belindeki hançerine yöneldi. Daha hançerine uzanamadan adam Liliana'yı tuttu ve boynuna kılıcını dayadı. Adam o kadar sıkı tutuyordu ki, Liliana adamın kollarının arasında hareket bile edemiyordu.
İri adam Liliana'yı tuttuğu an Nicolas ve Pedro adama doğru yöneldi. Adamın arkasında duranlardan biri, belinden silahını çıkarttı ve onlara doğru yöneltti. Nicolas ellerini yukarı kaldırıp "Sakin olun beyler. Merak etmeyin, size zarar vermeyiz." dedi.
İri adam kafasıyla Nicolas ve Pedro'yu gösterdi ve adamın arkasındaki iki kişi Pedro ve Nicolas'a yöneldi.
Geçen birkaç dakikanın ardından Nicolas, Pedro ve Liliana, elleri ve ayakları bağlanmış bir halde başlarında duran iri adama bakıyorlardı.
İri adamın ayakkabıları geminin zeminini gıcırdatırken, "Arthur'a yaptıklarınızdan haberimizin olmayacağını mı düşündünüz?" diye sordu. Liliana başını kaldırıp "Öyle umduk diyelim." diye yanıtladı. İri adam bir ileri, bir geri yürüdü ve Nicolas'ın önünde durup, ona bir tekme savurdu. Arkasını döndü ve kendi gemisine yürürken "Ne yapacağınızı biliyorsunuz çocuklar." dedi ve kendi gemisine atladı.
Yelkenler alev alev yanarken Liliana, Pedro ve Nicolas'ın yapabileceği tek şey yanışını izlemekti.
Sonunda Liliana bir elini halattan kurtarmış ve belindeki hançere uzanabilmişti. Halatları kesti ve arkadaşlarının kalkmasına yardım etti.
Panik içinde geçen ve yangını bastırmaya çalıştıklarından bir süre sonra yorgun düşmüş bir halde üçüde yere oturdu ve derin bir iç çektiler. Gitmeleri gereken onca yol varken, yelkenleri olmayan bir gemiyle denizin ortasında kalmışlardı.
Sessizlik içinde otururlarken sessizliği Lena'nın kuşu böldü "Lena nerede?" dedi ve gökyüzüne doğru uçtu. Nicolas ve Liliana, aynı anda birbirine baktı ve aşağıya, merdivenlere doğru koştu. Liliana uyudukları odanın kapısını açtı ve boş odayla karşılaşınca hızla arkasındaki Nicolas'a döndü.
İkiside dar koridorda hızlıca tekrar medivenlere yöneldi ve yukarıya çıktı. Nicolas geminin arkasına doğru yürürken Liliana geminin önüne, denize doğru bakmaya başladı.
"Liliana! Lena burada." diye seslendi Nicolas geminin arkasından önüne doğru yürürken. Liliana hızla arkasını döndü ve Nicolas'a doğru yürüdü.
Nicolas ve Liliana geminin arkasına doğru yürürken Nicolas "Bayılmış." dedi. Liliana, Lena'nın yüzüne su vurup aşağı, yatağına indirdikten sonra tam merdivenlerden çıkacakken Edeline'ı hatırladı ve koridorun sonundaki odaya yürümeye başladı.
Anahtarlarını çıkardı ve kapıyı açtı. Kapıyı açmasıyla Edeline'ın üzerine kusması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korsan ve Prenses
Teen FictionÖldürülmek üzere olan bir prensesin, ıssız bir adada bir korsan tayfasıyla mahsur kalmasını anlatan bir macera hikayesi.