8.bölüm:saklı gerçekler

79 11 0
                                    

Her söz tutulmaz, her bilinen de gerçek değildir. Kimseye güvenme.


Akça'nın gösterdikleri hâla aklımdaydı. Bütün bunlar tuzak mı gerçekten?

Sarılı koluma bakarak bıkkınca soluk aldım. Asıl merkez olan yere gidene kadar revirde kalacak gibi görünüyordum.

"Evet, kolun ne alemde?" Sanki kırık olmadığını bilmiyormuş gibi alaya alıyordu resmen.

" Bundan zevk alıyorsun sanki."

" Tabii ki, kurtuluşumuz yakın çünkü."
Sandalye çekip yanıma gelirken durumumu sordu.

" Ee? Nasılsın."

" İyiyim, sadece..." Kolumu tutarak biraz düşünceli baktım. "Biraz tuhaf bir yol almaya başlıyorum. Az önce her şeyi söylediğinden beri artık gerçek ile sahteliği pek kavrayamıyorum. Sanki iç içe geçmiş gibi."

" Anlıyorum, bu hayat bu teknolojiler sana yabancı geliyor. Fakat zamanla alışırsın merak etme."

"7 numara, ekiple beraber yola çıkıyoruz hadi!" Hiç beklemediğimiz bir anda çıkan Meriç bey kollarını arkaya bağlamış çatık kaşlarıyla bizi izliyordu.

"Sonra konuşuruz o zaman."

" Tamam." Diyerek ayağa kalkıp adamın arkasından yürüdüm. Eskiden hiç de olsa normaldi yüzü. Şimdi gözleri öfke saçıyordu resmen. Birden bire ne oldu bu adama hiç anlamadım. Acaba bu da mı tacizi öğrendikten sonra o kadınlar gibi görmeye başladı beni. Eğer böyle bir şey düşünüyorsa, kafasına koparmam an meselesi. Bana tiksinerek bakmadığına şükrediyorum.

" 7 numara." Birden durmasıyla seneldelerken, arkasına dönerek aniden bana baktı. Ben ise ne diyeceğini bekledim.

" Bu binanın dışında yaşanan hiç bir şeyi, hiç kimseye söylemiyorsun. Anladın mı beni?"

Hemen başımı sallayarak. "Anladım Meriç bey. Binada olanlar aramızda kalacak." Çabuk kabullenmemden memnun olur gibi sinirli bir şekilde gülümseyerek tekrar arkasına döndü.

Senin kafanı kırmak vardı ama neyse.

Ekipler bir yerde toplanmış bizi bekliyordu. Nihayet biz de gelirken adamların ikazıyla kamyonet arabalarına bindirildi. Ben de yanlarına gönderildim. Tüm ekibin gözü üstündemdeydi. Bir açıklama yapmamı bekliyorlardı. Nihat da bana bakıyordu, ama daha çok nasıl bir açıklama yapacağımı bekliyor gibiydi.

" Söyle bakalım, ne oldu da o adamı öldürdün?"

" Evet neden öldürdün?" Derin bir nefes alarak bir süre durdum. Sonra durumu izah etmeye çalıştım. " Bir tartışma yaşandı, Turan da bıçağını çektiğinde olay öyle büyüdü. Neyseki Nihat da benimleydi. Son anda kurtardı beni."

Adamlar bu sefer Nihat'a bakarken, onun farklı bir şey söylememesinj ummuyorum artık. Yoksa toparlamamız zor bizim.

"Bak, böyle anlatabilirdin işte. Ne diye bu kadar zorladın hiç anlamadık ki."

" Konuşmak istemedim. O kendini açıklayabilirdi zaten, ki açıkladı. "

"Burada çok tuhaf şeyler oluyor. Anlamadım gitti." Adam hayiflanarak tekrar kamyonete yaskanırken dikkatim Nihat'a kaymıştı. Nihat yüzünü indirmiş şekilde hiç kimseye bakmadı. Son derece düşünceli bir haldeydi. Bir şey olmuştu sanki. Ya da benim durumum için biraz endişeleniyordu.

Konu böylece biterken, bir süre sonra biz de dışarı çıkarak farklı bir alana geldik. Tuhaf ve değişik bir alandı.

"Evet beyler, bugün son günümüz. Çok yakında ailelerimizle daha huzurlu bir dünyada yaşayacaksınız. Bugün artık dinlenme vakti." Komutanın bunu söylemesiyle herkes rahat bir nefes alarak neşeyle birbirlerini desteklerken ben ve Nihat huzursuzduk. Buna doğru düzgün sevinememiştik. Bir de üstüne üstlük Nihat bana öyle bir bakıyordu ki, sanki benim bildikleri biliyor gibiydi. Tuhaf, hem de çok tuhaf.

Kutsal Beşli: Maya (Düzenlemeye Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin