30.Bölüm

59 8 1
                                    


Satır aralarına yorumlarınızı bıralabilirsiniz :)

Aha tamam bu sefer sıçtım dediğim bir noktadaydım. Zaten hep böyle olurdu.
Korumalar aldığı talimatı anında gerçekleştirmeye başladı bütün çıkış kapılarının kepenk ve her ne derlerse
Hepsini kapattılar.
Konuklardan sesler yükseldi.
"Yok canım daha neler!"
"Aaa."
"Kim ne diye girsin ki?!"
"Gece gece düştüğümüz hale bak."
diye sitem dolu sözler.

Yanlarından kendimi farkettirmeyecek şekilde uzaklaştım.
Hoş, zaten kargaşadan fark edemezlerdi.
Kenan korumalarla hararetli bir biçimde konuşuyor emirler yağdırıyor'ken
Bir anda merdivenlere yöneldiler.
Kulaklığa dokundum ve konuştum.
"Çabuk aldıklarınızla beraber çıkın oradan geliyorlar."
"Bir kaç dosya daha var yüzdük kuyruğuna geldik onlarıda alalım."
dedi karanfil'in endişeli ama bir o kadarda emin sesi.

Sıkıntılı bir nefes verdim,
"Siktirtmeyin dosyalarını yakalanırsanız hepimiz biteriz çıkın oradan."
dediğimde elbette beni duyduğunu biliyordum.
"Onu almadan olmaz."
dediğinde sinirden önümdeki taşa vurdum bir şey olsa ben bu mesuliyetin altında ezilirdim.
"Emir aldığın amir'in olarak emir veriyorum üç saniye içinde oradan çıkıyorsunuz!"
dediğimde sesler azaldı ve onun
incinmiş sesi geldi.

"Peki," Dedi ve bastırdı
"Amirim." Masadaki çantamı aldığımda kapıya doğru yaklaştım ve onları bekledim. Şimdi asıl soru buradan
nasıl çıkacağız.
Etrafı gergince süzerken bir yandanda konuştum.
"Ayaz bir şey yapmamız gerek elinden
ne gelir."
"Halletmeye çalışıyorum" dedi teleştan nefes nefese gelen sesi.
"Sikeyim ol artık be." dedi kendi kendine.

Yakınlarında beklediğim kapı aldığında tanıdık bir araba girdi içeriye
Ani bir manevra yaptı far ışığı gözlerimi alırken onu izlemeye devam ediyordum.
Yanımdan geçti ve arabayı park ettiğinde hışımla indi tabiki erhan'dı.
Stresli bir şekilde yalıya doğru ilerlemeye başladı yüzü gergin telaşlıydı.
Çünkü oda yediği haltların ortaya çıkmasından korkuyordu.
"Oldu Allahım çok şükür.."
Ayaz'ın verdiği rahat nefesten ve kesilen
Alarm sesiyle kulaklarımda şükür etti.

"Kapının orada bekliyorum.." dedim bezgince bir nefes verirken
"Geliyoruz" konuşan şimşekti
Kadrajıma girdiklerinde karanfil
yüzüme bile bakmıyordu.
"Hallettinizmi?"
diye sordum yüzüme yalancı
bir gülüş koyarken.
"Hallettik aldığımız dosyaların yerine farklılarını koyduk."
dediğinde düşündüm biz dosya getirmemiştik.
Ama şimşeğin elindeki çanta onun hallettiğini gösteriyordu.

"Şimdi buradan çıkmamız lazım."
Dediğimde ikisi birden çıkış yollarına baktılar ama nafile her yer kapalı ve bir sürü adam vardı.
Gözlerim Erhan'a takıldı.
Yalıdan çıkan kenan'ın önünü kesti.
"Ne var ne oluyor?"
gibi bir şeyler söyledi hararetli biçimde.
Kenan kaşlarını çattı ve ona sertçe baktı.
Şu işede bakın birbirinden akıl alan her şeyi beraber yapan suçsuzlara kendi hatalarını yıkan iki adam günün sonunda birbirlerini yiyorlardı
"Ne mi oluyor nerelerdesin sen?!"
Dedi bir çocuğu azarlar gibi.
"Kenan düzgünce söyle ne oluyor ne diye beni buraya apar topar çağırdın bu kargaşa ne?!" Dedi etrafa bakarken.

Kenan alnını sıvazladı ve
"Bir bok olduğu yok alarm çaldı biri girdi zannettim ama kimse girmemiş,
Boşu boşuna kargaşa çıktı."
dediğinde erhan yalıya baktı.
"Kameralara baktın mı?"
diye sordu.
"Sence.. ilk baktığım oydu, ama temiz."
Kafamı başka yöne çevirdim ve.
"Sen mi sildin ayaz?" diye sordum
"E heralde sizin görünmez olma olasılığınız olmadığına göre."
Güldüm. "Sağol sende olmasan.."
"Sizde sağolun amirim.." dediğinde onun'da bana gönderme yaptığını anlamıştım.
Ama onunki daha yumuşak bir sesti.
"Amir tabi.." dedi ayağını yere sürten karanfil muhattap olmadım.
Bunu daha sonra halledecektim.

ASİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin