1.0

25 5 0
                                    

Kalbim deli gibi atıyordu o ise tam şu an bana gülümsüyordu.Olduğum durumun en açık tanımı bu olurdu galiba.Midem kasılıyor ve garip bir hareket yapmamak için kendimi tutuyorum.Yoksa çoktan bayılmam gerekirdi.Bugün konuşamadığıma ilk kez şükrettim.Eğer öyle olsaydı,kekelemekten konuşamazdım büyük ihtimal.

Bana tavşan dişleriyle gülümseyen çocuk,elindeki defteri kapatıp konuşmaya başladı.

"Bugünlük bu kadar yeter.Ne dersin?"deftere yazmakla uğraşmak istemediğim için başımı olur anlamında salladım.

Tekrardan bana gülümseyip,eşyalarını toplamaya başladı.Onunla birlikte bende toparlanmaya başlamıştım.İşim bitince çantamı sırtıma takıp ona döndüm.

Ona döndüğümde başını koluna yaslamış bana baktığını gördüm.Gözlerinde ise daha önce görmediğim bir ifade vardı.Hayranlık?

Onu böyle görünce ne yapıcağımı bilemedim.Elim ayağıma dolanmıştı resmen!Hemen gözlerimi kaçırıp göz temasını kestim.Kulaklarıma kadar kızardığıma emindim.

Ah güzel gözlü çocuk.Neden böyle yapıyordu ki acaba?Kalbime garezi mi vardı?Aklımı başımdan almıştı resmen!

Göz ucuyla ona baktığımda sırıttığını gördüm.Utandığım için sırıtıyordu galiba.

"Gidelim mi artık Jimin-shi?"Jimin-shi mi?Adımı ilk kez bu kadar güzel duyuyordum.O kadar hoşuma gitmişti ki.Hatta artık bir tek o söylemeliydi benim adımı.Bir tek onun dudaklarına yakışıyordu adım.Evet,evet öyle olmalıydı.

"Jimin-shi?"İrkilerek ona döndüm.Düşüncelere dalmıştım yine.Hemen başımı evet anlamında sallayıp ayağa kalktım.Benim kalkmamla o da, benimle birlikte ayağa kalkmıştı.

Birlikte kütüphanenin kapısa doğru yürüdük.Yürürken ondan taraf bakmamaya çalışıyordum.Ama onunda beni izlediğini biliyordum.

Onun beni izlemesi bende küçük bir kalp krizi yaratmıştı.Eve gidince sessiz çığlıklar atarak ağlayacağımı biliyordum.Bugünüde günlüğüme yazmalıydım.

Kütüphaneden çıkınca,bana doğru döndü."Evin buraya uzak mı?Seninle gelmemi ister misin?"

Açıkcası hava hafiften kararmıştı ve ben karanlık yerlerden deli gibi korkardım.

Bir daha o odaya dönmek istemiyordum.

Ne kadar onunla gitmek beni utandırsa da kabul ettim.Bu durumda mırın kırın edemezdim.Kendim gitmeye çalışırsam,karanlıktan dolayı bir köşeye sinip ağlamaya başlardım çünkü.Hep yaptığım gibi.

Birlikte benim evime doğru yürümeye başlamıştık.Arada ona bakıyor tekrar önüme dönüyordum.Nedense ona her baktığımda göz göze geliyorduk.İlk kez birinin bana bakması rahatsız etmemişti.Bu ne kadar garip hissettirsede güzeldi.

Hava karardıkça iyice Jungkook'a sokuluyordum.O da bunu fark etmişti ki, elini belime atıp beni kendine doğru çekmişti.

Bu hareketi yerimden sıçramamı sağlamıştı.Şaşkın gözlerle Jungkook'a döndüm.Kaşlarını kaldırıp konuştu,

"Seni korkuttum mu?"

Başımı hayır anlamında salladım.Bununla birlikte gülümseyerek önüne döndü.Onu bir süre izledikten sonra bende önüme döndüm.Onunla ilk kez bu kadar yakındım.Nefes sesleri bir melodi gibi kulağıma geliyordu.Kalp ritmini bile duyabiliyorum.Bu harikaydı.

Yürümeye devam ettikçe bir şey fark etmiştim.İlk kez güvende hissediyordum.Karanlıkta yanımda başka biri bile olsa korkardım normalde.Şimdi karanlığı unutmuştum bile.Jungkook düşündüğümden daha iyi geliyordu bana.

Morana•jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin