Berk ile çok güzel bir gün geçirdikten sonra beni üniversite yurduna bıraktı, giderken ona el salladım. İçimde tarif edilemez bir mutluluk vardı, fakat kısa bir süre sonra çalan acil durum alarmı ile sıçradım. Bu bir tatbikat mıydı yoksa bir sorun mu vardı? Koşa koşa yangın merdivenlerinden indim ve bahçedeki toplanma alanına vardım, arkadaşlarım okulda bir katilin olduğunu ve Batu'nun öldürüldüğünü söyledi. Şok. Şok. Şok. Okulda bir cinayet mi işlenmişti? Batu ölmüş müydü? Çok korktum, burası tehlikeliydi...
Hemen Berk'i aradım ve beni almasını söyledim, Berk'e olanları anlattım ve beni teselli etti. Ama korktum, Batu ile bir ilişkim olduğunu tüm okul biliyordu ve şimdiki hedef bende olabilirdim. Berk beni koruyacağını söyledi ve bana sarıldı, bende ona sarıldım. Böyle bir olaydan sonra beni tek sakinleştirebilecek Berk'ti.
Birkaç dakika öyle sarılmış halde durduk, sonra arabaya bindik ve sahile doğru yol aldık. Şimdi size şuan yazdığım bir şiir.
Denizin sesi bana huzur verir,
Beni mutlu eder.
Dalgalar sanki dans eder,
Sonra sahile çarpar ve akıp gider.Gece olur çekilir deniz,
Islak kumlar görünür,
Sen gece, ben kumlar.
Biri gelir diğeri gider.Bazen deniz susar,
Martılar konuşur,
Kanatlarının sesi,
Tüm sahili doldurur.Korku olmadan,
Denize atlarsın,
Dalgaların sesleri,
İşte o zaman duyulur.Bende aynen korku olmadan bu cinayet olayına atlayacaktım ve dalgaların sesini duyacaktım, katili ben bulacaktım.
Sahile vardığımızda aklım hâlâ Batu'daydı, onun ölüm sebebi sanki benmişim gibi hissediyordum. Ama ben değildim, değil mi?