3. Bölüm

150 21 143
                                    

Yine ben.. Bunları birbirine aşık mı etsem acaba?(Şaka şaka gülün diye)

★★★★

Felix oturduğu yerden başını kaldırarak etrafına bakındı, saat akşama yaklaşıyordu ancak dışarıda ki kalabalık bitmek bilmiyordu. Hyunjin ise ortalıklarda yoktu, bu Felix iyi bir şanstı çünkü gözünden akmayı bekleyen onca göz yaşı bir bir dökülmeyi bekliyordu. Sessiz bir biçimde gözünden akan yaşlar ile etrafı izlemeye başladı, bu kliniği en sevdiği şeyler ile dekore etmişti. Duvarlara çizilmiş olan yıldızlar, vazolarda olan çiçekler ve tabii ki duvar boyalarını en sevdiği renge boyatmıştı.

Elinin tersiyle gözünden akan yaşları silmeye çalıştı, ancak pekte bir işe yarıyor gibi görünmüyordu. Adım seslerini duyar duymaz kendini sakinleştirerek, telefonunu eline aldı ve sanki bir şeylere bakıyormuş gibi ilgilenmeye başladı. O sırada içeriye giren Hyunjin ile gözlerini anlık olarak ona çevirdi, fakat ona baktığını fark ettiğinde hemen önüne dönmüştü. Hyunjin gülerek, "Yakışıklı olduğumu biliyorum Doktor Lee, bana kaçamak bakış atmak yerine normal bakabilirsiniz." bu sözlerinin ardından Felix sabır dilercesine, "Bay Hwang, şuan durumumuzun ne kadar acil olduğunu siz bilmiyor olabilirsiniz. Ancak beni evde bekleyen bir ailem var," dediğinde telefonuna düşen çağrı ile gözleri telefonuna kaydı.

İnsan lafının üzerine arama sözü gerçekten de doğru olmalı, çünkü arayan kişi kardeşi Jeongin'di. Telefonu açarak kulağına götüreceği esnada telefondan gelen bağırma sesi ile yüzünü ekşitti, "Felix bana hemen açıklama yapıyorsun! Ne demek Hwang Hyunjin senin kliniğine geldi, şaka mı yapıyorsun sen şuan?!" dediğinde herkesin heyecanlı diye adlandıracağı sözler aslında kızgınlığın bir belirtisiydi. Tabii ki her şeyden haberi vardı Jeongin'in, zaten bu yüzden her zaman onu eğlendirmeye çalışıyordu ya. Felix başı ile izin istemiş, ardından oradan ayrılarak başka bir yere geçmişti. Felix sessiz bir biçimde, "Jeong! Biraz sessiz olur musun? O duyacak," ismini söylemeyi sevmezdi, çünkü isminden bile nefret ettirmişti Hyunjin Felix'e. 

Jeongin sinirle, "Bu benim umurumda bile değil Felix. O şerefsiz sana yaptıklarından sonra, hangi yüz ile oraya gelebiliyor ya? Ha sen dersin şimdi beni hatırlamıyor etmiyor diye, ancak hatırlamayan bir insan bile sana yaptıklarını bir başkasına yapmaz Felix. Seni son kez uyarıyorum, oradan çık ve derhal eve gel. Bu konuyu seninle evde konuşacağız," diyerek telefonu Felix'in yüzüne kapatmıştı. 

Belki de haklıydı, onu buradan göndermeliydi. Zaten ilk günden bu kadar karmaşa olmuşken, daha sonra neler olacağını kim bilebilirdi ki?

Felix yavaş adımlar ile odasına girerek Hyunjin'i aramaya başladı. Ancak ilk bakışından bile kendi koltuğuna başını yaslayarak uyuyan bir adet Hyunjin'i görünce tepki verememişti. Yavaş adımlar ile önünde olan koltuğa oturmuş, başını da masaya yaslayarak gözlerini yummuştu.

★★

Hyunjin gözlerini açtığında bir süre etrafında olan biteni anlamaya çalıştı. Gözlerini kapattığından bir yana zaman oldukça hızlı geçmişti, ve aşağıda olan sesler dinmiş gözüküyordu. Yerinden kalkarak masaya kafasını yaslayarak uyuyan Felix'i görünce kafasını hemen başka bir tarafa çevirmişti. Nedeni ise Felix'in gömleğinden bir kaç tanesinin çözülmüş olmasıydı. Sanırım uykusunda biraz yaramaz olabiliyordu.

RESİDUE || HyunlixWhere stories live. Discover now