Herkes bir gün gederdi, değil mi? Herkes bir gün unuturdu sevdiğini. Ama bu Lee Felix için geçerli olmamıştı. Çok kez yalvarmıştı Tanrı'ya, çok kez unutmak istemişti. Hwang Hyunjin ise hatırlamıyordu sevdiği çocuğu, bir trafik kazası sonu son üç yıla dahil her şeyi unutmuştu Felix'e ait.
Felix ise kendisinin hatırlaması için pek fazla zorlamamıştı, kim isterdi ki kendisinden nefret eden birine yakınlaşmak?
Felix o gün sanki diğer günler gibi olacağını düşünerek uyanmıştı. Ama kim bilebilirdi ki o gün hayata tekrardan döndüğü gün olduğunu. Yatağından kalkarak banyoya doğru ilerledi, kendisini soğuk suyun altına alarak vücudunun gevşemesini ve uykusunun açılmasını sağladı. Felix bir psikologdu ve istediği zaman uyanması onun için bir dezavantajdı. Ancak şımarık bir kardeşi olduğundan sabahın yedi veya altısında kalkınca, içinden sövmesi tabii ki de normal oluyordu.
Duştan çıkarak resmî iş kıyafetlerinden birini giyerek aşağıya, ardından mutfağa geçmişti. Kahve bardağını alarak, uykusunun biraz daha açılması için kendisine acı bir kahve hazırladı. Araba anahtarlarını alarak salonda oturan kardeşine seslendi, "Ben çıkıyorum, sende bir an önce hazırlan ve kendine git bir iş bul hemen!" Felix bu sözlerden hemen sonra evden çıkmış ve kliniğe gitmek için arabasına geçmişti. Bugün ilk hastası olan kişi saat 9.15'de gelecekti, ve saat daha yeni 8 oluyordu. Ancak erken gitmeye alıştığı için hızlıca gidiyordu. Bugün ismini dahi bilmediği onca yeni hasta gelecekti, ve bu durum Felix'i oldukça zorlayacaktı.
Kliniğe geldiğinde girişteki çalışana selam vererek odasına yöneldi. Klinikte ve odasında en sevdiği yer aslında, denize bakan bir balkonu olmasıydı. Zaten bu yeri de bu yüzden seçmişti, kapalı alanda duramayan hastaları için balkonda daha rahat bir nefes almaları için.
Bir de kendisi için, ruhunun biraz dinlenmesi için, hatırasında ki kişiyi biraz da olsa unutabilmek için.
Tekrardan odasına geçerek saate baktı, balkonda dururken saat epey bir geçmişti. Hastanın gelmesine yarım saatten az bir zaman kalmıştı ve kahvesi de bu süre zarfında bitivermişti. Kahve bardağını da alarak odasından çıktı ve klinikte olan küçük mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Tam o sırada çalışanın önünde bir şeyler anlatmaya çalışan siyah saçlı adamda takılı kaldı gözleri. Sesi fazlasıyla tanıdık geliyordu, sanki onu önceden tanıyormuş gibiydi Felix. Ancak tam olarak çıkaramıyordu bu sesi. Fazla kafasına takmamış, hastalardan birinin yakını olduğunu düşünerek oradan ayrıldı Felix.
Suyun ısınmasını beklerden, bir yandan da telefonuna sosyal medyadan gelen bildirimlere bakmaya başlamıştı. Bazı mesajlar hastaları ile ilgili bilgiler olmasının yanı sıra diğer taraftan küçük kardeşi Jeongin'in sevinç dolu mesajlarına bakmaya başlamıştı, sessiz bir şekilde, "Yine kime aşık oldu bu acaba?" diyerek telefonu kapatmış ve arka cebine atmıştı. Suyun kaynadığını fark edince kahveyi bardağın içine dökmüş, ardından suyu da koyarak tekrardan odasına doğru ilerlemeye başladı.
Odasında olan koltuğuna oturarak az da olsa gözlerini dinlendirmeye karar vermişti, ancak gözünün önüne gelen yıllar önceki gibi canlı hissettiren görüntü ile gözlerini tekrardan açmıştı. Yerinden kalkarak balkona çıktı, "Tanrı'm, neden bu kişi ben olmak zorundaydım? Onu hiç unutamamışken, uykularıma bile girmesine neden izin veriyorsun? Bir kere olsun, onu tamamen unutmamı sağla, sana yalvarıyorum Tanrı'm." bu sözlerin ardından gözünden düşen bir damla yaşı elinin tersiyle silerek kendisini toparlamak adına hasta bilgilerini okumaya başladı.
YOU ARE READING
RESİDUE || Hyunlix
DiversosÜnlü şarkıcı Hwang Hyunjin ve hayatını başıboş öylesine bir psikolog olan Lee Felix. Hyunjin'in aslında pekte bir psikolojik durumları yoktu, ancak en yakın arkadaşının ısrarı ile gitmişti psikoloğa. Aslında ilk zamanlar normal bir psikolog-hasta i...