Bugün okulun ilk günü, yorgunum. Yataktan kalkıp üstüme formalarımı giydim hava çok sıcak olmasına rağmen uzun kollu giyiyorum, çünkü biliyorum bandajlarımla alay konusu olucam.
Sanırım bir yalan bulmam gerekecek yada neden ailemin olmadığına dair. Tabikide gidip onlara "Ailem ben intihara meyilliyim diye beni bıraktı" demeyeceğim. Her neyse zaten kimsenin benimle konuşacağını sanmam.
Evden çıkıp okula doğru ilerledim. Büyük bir okul. İçeri girdiğimde ilk baktığım şey tuvaletin yeriydi. Çoğunlukla kaçmak için tuvaletlere giderdim.
Sınıf kapısının önünde durdum ve kocaman gülümseyerek içeriye girdim. Öğretmen gülümseyip beni tahtaya çıkarttı.
"Çocuklar bu yeni arkadaşınız, Dazai. Kendini tanıtabilirsin."
Kibarca gülümsedim ve hafifçe selam verir gibi sınıfa dönüp eğildikten sonra neşeyle konuştum.
"Selam~ Ben Dazai, Dazai Osamu! 17 yaşındayım ve kedileri severim. Umarım iyi anlaşırız"
O sırada sınıftan biri bağırdı.
"O bandajlar ne öyle?! Mumya falan mısın!"
Sınıf bir anda gülmeye başladı. Dişlerimi gıcırdatarak gülümsedim ve tavrımı bozmasamda sert bir sesle güldüm.
"Bu seni hiç ilgilendirmez~"
Hocanın kafasını sallamasıyla en arkadaki boş sıraya oturdum. O sırada kapı sertçe çalındı ve tekmelenerek açıldı.
"Selam ezikler!"
Kızıl saçlı, mavi gözlü, kravatını yamuk bağlamış ukala bir çocuk içeri girdi. Öğretmen kaşlarını çattı ama kızıllı göz devirmekle yetindi. Çantasını öndeki boş sıraya fırlattı ve sandalyeye oturdu. Bütün kızlar ona bakarken ayaklarını üstüste atıp masanın üzerine koydu.
"Chuuya sakızı çıkarır mısın?"
Kızıllı oflayıp sakızı çöpe fırlattı.
"Çocuklar, sırayla kendinizi yeni arkadaşınıza tanıtın."
En önde oturan beyaz saçlı çocuk başladı.
"Ben Atsushi! Arkadaş edinmeyi severim sınıfımıza hoşgeldin!!"
"Rynusuke Akutagawa..."
"Gin Akutagawa, kardeşiyim."
"Doppo Kunikida, planlı insanları severim aptallarla zamanımı boşa harcamam."
"Edogowa Ranpo, aburcubura bayılırım~"
"Edgar Allan Poe... Polisiye veya suç romanları yazmayı severim..."
"Bana Yosano diyebilirsin, kelebekleri severim."
"Fyodor Dostoyevski, Rusya'dan geldim. Yazı yazmayı severim."
"Nikolai Gogol!!! Kart oyunlarını severim! Bende Rusya'danım~ Sihirbazlığı ve palyaçoluğu severim!!"
"Sigma.. Kumarı severim...ve kurabiyeleri. Manipüle edilmeyi sevmem.."
"Chuuya, Nakahara Chuuya. Köpekleri severim, aptallar sinirimi bozar, boyumla ilgili tek kelime edersen seni döverim ve.. Şapkaları severim." Yanındaki pembeli kız kıkırdadı ve konuşmaya başladı.
"Ben Yuan, Chuuya'nın kız arkadaşıyım"
Demekki bu kız görünüşlü, kalın sesli kısa çocuk bir erkekmiş ha? Her neyse. Pek umrumda değil açıkçası.
"Selam ben Akari..." Gözlerim yanımda duran kıza kitlendi. Geldiğimden beri bana bakıyor olsa gerek sözleri patlıyordu.
Sınıfın geri kalanı da kendini tanıttı fakat pek umrumda değildi. Şuan tek gördüğüm şey yanımdaki güzel kızdı. Akari.. Değişik bir isim. Neden benden bu kadar etkilendi ki? Garip olduğum için dikkatini mi çektim?
Zil çaldı ve beyaz saçlı çocuk koşarak yanıma geldi.
"Merhaba!! Dazai değil mi? Atsushi ben! Arkadaş oluruz diye düşünmüştüm..."
Gözlerimi kırpıştırdım ve yüzüme bir gülücük yerleştirdim.
"Ah~ Tabi neden olmasın?"
Yemeğe bu Atsushi denen çocukla indim. Sıkıcıydı fakat idare ederdi. Sanırım fazla çocuksu olduğundan fakat her söylediğime inanıyordu.
"Atsushi ben bir tuvalete gitsem iyi olur."
Büyükçe gülümsedi.
"Koridorun sonunda Dazai-san!"
Hızla kalkıp tuvalete yöneldim ve aynada kendime baktım.
"Birileri kendini çok güzel sanıyor sanırım hah?"
Saçımda hissettiğim elle irkildim. Kızıl saçlı oğlan saçımdan çekerek beni kendi hizasına getirmeye çalışıyordu.
"Ne istiyorsun?" Gözleriyle beni süzdü.
"Bu ne be böyle mumya gibi!" Bağırdı ve bandajın ucunu tuttu. "Bunlar seni havalı falan yapmıyo' çıkarsana!"
Bandajın diğer ucunu tutup onu durdurmaya çalıştım fakat sinirle bandajı çektiğinde çoktan kollarım açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Antidepresan Gülümsemesi~
أدب الهواةYeni okul yeni zorbalar... Bir çocuk için fazla değil mi?..