1

25 5 50
                                    

15 yıl önce...

Yazar ağzından.

"2 saat oldu..." Hastane koridorları sessizliğe bürünmüştü sanki, içeride 2 insan yaşam savaşı verirlerken, diğer yakınları ise onların yasını tutuyordu.

Yaklaşık 2 saattir bu ıssız hastane koridorlarında, içeride olup bittiğini bilmeden. Oturup beklemekten başka çareleri olduğunu bilmeleri onları ne kadar sinir etsede herkes kendini o yoğun bakım odasından gelicek olan habere hazırlamıştı.

Belki diğerleri de korkuyordu, onların yaşamasını herkes istiyordu, herkes stresliydi ama küçükten hâlâ ses çıkmıyordu. Aralarından en streslisi oydu belki ama en olgunlarıda oydu.

Aralarında en küçük o olmasına rağmen o hastane koridorunda sakinliğini koruyarak bekleyebiliyordu. Gelecek her hangi bir haber onu korkutmayacaktı çünkü. O, anne ve babasını o trafik kazasında kaybetmişti. Geri dönmeyeceklerini kabullenmiş ti.

Hayat onun için o kazada durmuştu, artık hiç bir şeyin önemi yoktu. Anne ve babası geri gelmeyecekti. Bunu o lanet hastane koridorlarında sadece o kabullenmiş ti.

İçeriden gelecek olan haberi önemsemeden hastanenin koltuklarına uzanıp halasının kucağında uyuyordu küçük...

Ve o kapı açıldı. İçeriden küçüğün teyzesinin çıktığını görenler hemen ayaklanmisti, herkes o güzel haberin verilmesini bekliyordu.

Doktor ilk önce ağzındaki maskeyi indirdi. Sonra gözlerini hasta yakınlarında tek tek gezdirdi, konuşmak istemiyordu sanki. O haberi verirken kalbi aciyordu sanki ve olan oldu, doktorun kuru dudakları yavaşça aralandı ve sanki o an istemsizce dökülü verdi o haber dudaklarından..

"Yapamadım..." Dedi
"Kurtaramadım..." Dedi. Zorlukla konuşuyordu buna kendisi bile inanmamıştı ki diğerlerininde inanmasını beklemiyordu. Çok ağır gelmişti bu ölüm ona. Kız kardeşinin ölümünün onun ellerinden olacağını düşünmüyordu. Ölmeden önce onun ellerine emanet edileceğini düşünmemişti hiç.

Ve o da çöktü yere. Oturduğu yerde 2 saattir tuttuğu göz yaşlarını serbest bıraktı. Herkes ağlıyordu, o ıssız hastane koridorundan eser yoktu. Herkes bir yere dağılmıştı. Tek tepki vermeyen oydu. Küçük bu haberi zaten daha önceden biliyormuş gibi sadece kaza esnasında anne ve babası için göz yaşı dökmüştü...

Ve herşey bitmişti. Hayata bembeyaz bir sayfa açmanın zamanı gelmişti belkide, belkide her şeye en baştan başlamak en iyisi olacaktı. Şimdi. Herşey daha yeni başlıyordu.

***
Günümüz

Derya'nın ağzından

"Yok yani kim ki bu? Neden özellikle beni kopyalıyor?" Ömer abim Doruk ve ben önümüzdeki bilgisayardan çocuğun hesabını çökertmeye çalışıyorduk ki aniden Ömer abi masadan doğruldu

"Derya bir gelsene benimle bir şey sorcam" Doruk bilgisayardan kafasını kaldırıp Ömer abiye bakınca Ömer abi derin bir iç çekti

"Önemli değil sosyal medya ile alakalı sen bak işine geliriz şimdi" diyerek kolumdan tutup beni salona doğru sürükledi

"Ömer abii. Ben kendimde gelirdim" Ömer abi ile aramızda 2 yaş olmasına rağmen nedense ona abi diyordum. Hoşuma gidiyordu.

Göz devirip tekrar bana baktı

"Derya yanlış anlamazsan bir şey sorucam." Sesi hiç ciddi çıkmadığı için bende onun gibi cevap verdim

"Bakarız" Ellerimi belimde birleştirip onundinlemeye başladım

"Doruk... Dün gece nerdeydi?" dedi. Dün gece beraber film izlemiştik. Sonrada uyumuştuk. Gerçi benim çok uykum geldiği için film yarıda kesilmişti.

"Bendeydi?" Dudağının bir kenarı kıvrılırken tekrar bir şey sordu

"Ne yapıyordunuz?"

"Film izliyorduk da.. neden sordun onu anlamadım." Ömer abinin gülüşü büyürken tekrar bir soru sordu

"Siz sevgili misiniz?" Söylediği şey ile gözlerim faltaşı gibi açılmıstı. Hayır tabikide. Ona karşı asla böyle bir şey hissetmemiştim.

Ömer abinin omzuna yumruğumu geçirdiğim sırada gülüşü kahkahaya dönüşmüştü

"Saçmalama!" Ömer abi kolunu tutarken tekrar konuştu

"Şaka şaka, ama yakışıklı çocuk" Ömer abiye göz devirdik ten sonra arkamı döndüm.

"Ben gidiyorum."

"Tamam tamam vallahi şaka yaptım" Ömer abinin arkamdan bağırmasını umursamadan kollarımı bağlayıp Doruğun yanına gitmeye başladım.

Tam o sırada omzumda hissettiğim eller ile irkildim.

"Trip mi yiyorum ben şuan?" Yanağımdan makas aldığı zaman ise kafamı çevirdim.

"Yav kötü bir şey demedim kii neyin tribi bu şimdi?" Onu takmadan yürümeye devam edince pes etmiş olmalı ki elini omzundan indirip gitmeme izin verdi.

Sonunda Doruğun yanına geldiğimde hâlâ bilgisayarın başında çocuğun hesabı ile uğraştığını gördüm

Kapıdan benim girdiğimi görünce yüzünde bir gülümseme belirdi

"Hoşgeldinn, Ömer nerde?" Doruğa omuz silkerek yanına oturdum.

"Bilmiyorum, bilmekte istemiyorum" Doruk bilgisayardaki gözlerini gözlerime çevirip sandalyesini bana döndürdü

"Ne oldu?" Derin bir of çektiğim sırada anlatıp anlatmak konusunda kararsız kalmıştım.

"Boşver." Dedim bilgisayara dönerken. Doruk kolumdan tutup tekrar ona dönmemi sağlayınca gözlerim yer ile buluştu.

"Hadi Deryaa özel bir şey değil bunu biliyorum. O yüzden söylemende bir sakınca bulmuyorum." Gözlerimi halıdan ayırıp elalarına baktım.

"Bizi shipliyormuş falan filan."

"Ee ne var bunda?" refleks olarak ona baktığım sırada tekrar konuştu.

"Şimdi düşünüyorum da... Fena olmazdı"
Söylediği şey ile vücudumdaki kan yüzüme hücum ederken sonunda konuşmayı basarabildim

"Doruk?" Sesim soru sorar gibi çıkmıştı. Benden hoşlanmıyordur değil mi?

"Efendim" gözlerim tekarar elalarını bulduğunda dudaklarım aralandı

"Yoksa.."

"Hayır senden hoşlanmıyorum. Ama senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Kızardın, gözlerini kaçırdın ve en önemlisi nefes alış verişlerin hızlandı." Söylediği şey kan tekardan yüzüme hücum ettiği sırada, utanıp kafamı başka tarafa çevirdim. Onu gerçekten seviyor olabilir miyim? Hayır tabikide. Öyle bir şey olamaz.

Ellerimi birbirine kenetliyip kucağımda birleştirdiğim sırada Doruğun yüzünde tatlı bir tebessüm oluşmuştu.

"Bunu başka bir zaman konuşuruz. Şimdi şu çocuğun hesabı ile ilgilenelim. Olur mu?"

"Hmhm." Tekardan bilgisayara döndüğümüz sırada kapı açıldı. Ve evet. Ömer abi gelmişti.

"Buldunuz mu?" Elindeki limonataları bize uzattığında yalancı bir tebessüm bıraktım yüzüme.

"Hayır, ama az kaldı. Gerekirse bu gece uykusuz kalıcaz ama onu bulucaz." Doruk bilgisayardan çocuğun hesabını ararken bayaa işini önemsiyormuş gibi görünüyordu.

Benden çok o merak ediyordu bu çocuğun kim olduğunu. Dün akşamdan beri gözüne uyku girmediğine adım gibi eminim ve bence bu iş bu kadar ciddiye alınacak bir şeyde değil. Çoğu fenomenin başına geldiğini düşünüyorum.

Dediğim sırada bir mesaj geldi telefonuma. Kim bu saatte niye mesaj atsın ki? Saat gecenin 1'i! Ömer abiye ve Doruğa çaktırmadan açtım mesajı.

Bilinmeyen numara: *Canlı konum paylaşıldı*
Bu adrese gelebilir misin güzelim

***

Şarkıcı Olmak mı? ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin