꧁ᬊᬁBÖLÜM 1: BEKLENMEDİK ZİYARETᬊ᭄꧂
"Hadi canım! Ciddi olamazsın Dairan, bunu gerçekten yaptın mı?" Genç kız, karşısındaki arkadaşının anlattıklarını hayretle dinliyordu. Öğrendiği şeylere nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu.
"Tabii ki yaptım. Aslında çok kolaydı, malum baba mesleği olunca kanımda var." Dairan, yüzünde gurur dolu bir ifadeyle yerinde doğrularak eline hançerini aldı. Üzerindeki işlemeleri okşayarak tekrar konuşmaya başladı.
"Soygun işleri benim için çocuk oyuncağı. On dört yaşımdan beri bu mesleği yapıyorum. Bu işte usta olmasam asıl o zaman garip olurdu, hele de babam gibi bir adamı düşününce." Genç kız, hâlâ inanamayan gözlerle kafasını iki yana salladı.
"Dairan, basit bir soygundan bahsetmiyoruz. Sen Vark Hanı'nı soymuşsun. Oraya girmek bile neredeyse imkânsızken..."
Dairan, arkadaşının endişesini ve şaşkınlığını fark ederek, ona daha ciddi bir ifadeyle baktı. "Evet, Vark Hanı. Babamdan öğrendiğim her şeyi uygulamam gerekti. Ama başardım. İçeri girdim ve kimse fark etmeden çıkmayı başardım."
Genç kız, Dairan'ın cesaretine hayran kalmıştı, ancak yine de endişelerini gizleyemedi. "Bu çok tehlikeliydi. Eğer yakalansaydın..."
Dairan, arkadaşının omzuna hafifçe dokunarak onu sakinleştirmeye çalıştı. "Korkma. Her şey yolunda. Bu, sadece başlangıç. Daha büyük işler bizi bekliyor."
Genç kız, derin bir nefes alarak Dairan'a baktı. "Umarım haklısındır. Ama lütfen dikkatli ol. Senin başına bir şey gelmesini istemem."
Dairan, gülümsedi ve hançerini tekrar yerine koydu. "Endişelenme. Her zaman dikkatliyimdir. Şimdi, bize biraz macera lazım. Hayatın tadını çıkaralım."
Genç kız, Dairan'ın cesur ve kendine güvenen tavrına bakarak içini rahatlattı. Çoktan ayağa kalkmış olan arkadaşına yetişmek için hızla adımlarını hızlandırdı.
"Nereye gidiyoruz?" Merakla Dairan'a bakarak sordu. Ancak Dairan cevap vermek yerine işaret parmağıyla karşıdaki büyük tavernayı gösterdi.
"Gerçekten mi? Oraya girmem, bunu biliyorsun." Genç kızın sesi, endişe ve tedirginlikle titredi. Dairan, mızmızlanan arkadaşına gözlerini devirdi ve hafif bir gülümsemeyle onu yatıştırmaya çalıştı.
"Endişelenme, Lira. Burası güvenli bir yer. Ayrıca içeride tanıdık bir yüz var."
Dairan, Lira'yı tavernanın büyük ahşap kapısına doğru yönlendirdi. Kapıyı iterek içeri girdiklerinde, içeriye yayılan sıcaklık ve loş ışıklar onları karşıladı. Tavernanın içinde, gülüşmeler ve sohbetler yankılanıyordu. Kalabalık, ahşap masaların etrafında toplanmış, içkilerini yudumluyordu.
Taverna sahibi, onları fark edince geniş bir gülümsemeyle yanlarına geldi. "Dairan! Hoş geldin delikanlı, ve bu da genç hanım sanırım."
Dairan, taverna sahibine başıyla selam verdi. "Merhaba Bert. Evet, bu Lira. Bize iki içki verebilir misin?"
Bert, gülümseyerek başını salladı. "Elbette, hemen getiriyorum." Bert uzaklaşırken, Dairan ve Lira, boş bir masa bulup oturdular. Lira'nın gözleri, etrafı dikkatle inceliyordu.
Dairan, birden yanlarına yaklaşan orta yaşlı bir adamı fark etti. Adamın yüzü sert çizgilerle kaplıydı, ama gözlerinde sıcak bir ifade vardı. "Dairan, seni burada görmek güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzgunun Uykusu
Фэнтези🌑🌑🌑 Oriada diyarı, üç büyük krallıkla yönetiliyordu. Ta ki Morran gelene kadar. Onun gelmesiyle yıkım, sefalet ve ölüm de gelmişti. Umutlarını yitirdikleri zaman ortaya çıkan Ravenfell büyücüsü, Morran'ı en zayıf haline yenerek onu bir kolyeye h...