Bölüm 7: Yabancı

6 0 0
                                    

꧁ᬊᬁBÖLÜM 7: YABANCIᬊ᭄꧂



 Bulundukları oda, tavernanın sıcak atmosferine tezat oluşturan soğuk bir aura yayıyordu. Gabriel, bu durumu pek umursamıyor, omuz silkerek yatağını yerleştiriyordu. Ancak Darian için aynı şey geçerli değildi. Odanın her köşesini, her detayı dikkatle inceliyordu. Kalın taş duvarlar, yer yer dökülmüş sıvalar ve köşelerde birikmiş gölgeler... Her şey ona huzursuz edici bir şekilde karanlık geliyordu. O soğuk havanın kaynağını bulmak istercesine bakışları odanın her noktasında dolanıyordu.

Odanın ortasında durup birkaç adım attı. Tahtadan yapılma eski bir masa, camı çatlamış bir pencere ve loş ışık yayan bir mum... Her şey sıradan görünüyordu, ama yine de içindeki huzursuzluğu susturamıyordu. Bir an için Gabriel'e baktı, kızıl saçlı genç yorgunlukla yatağa uzanırken yüzünde her zamanki kaygısız ifadesi vardı.

"Bu oda sence de garip değil mi?" diye sordu Darian, sesi alçak ve temkinliydi. Gözleri hâlâ odayı tarıyordu, sanki bir tehdit arıyormuş gibi.

Gabriel, başını hafifçe yana çevirip arkadaşına baktı, yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Garip olan tek şey, senin bu kadar endişelenmen. Bu, sadece eski bir oda. Rahatla, dostum. Hepimiz yol yorgunuyuz. Yarın işimiz var."

Darian, bir süre daha odadaki o ağırlığı anlamlandırmaya çalıştı, ama Gabriel'in kayıtsızlığı onu da etkisi altına aldı. Biraz abarttığını düşünmeye başladı. Belki de sadece uzun bir yolculuk sonrası gelen yorgunluk ve gerilimdi.

Fakat içindeki huzursuzluk tam olarak geçmiyordu. O sırada, dışarıda yükselen rüzgârın sesi ve pencereden sızan soğuk hava içini daha da üşüttü. Darian, omzundaki pelerinini sıkıca sararak yatağına doğru yürüdü. Bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu, ama Gabriel'in alaycı tavrını hatırlayınca kendi kendine güldü. Belki de fazla düşünüyordu.

Yatağa uzandı, gözlerini kapattı. Ama içindeki huzursuzluk, derinlerde bir yerlerde kıpırdamaya devam ediyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde aniden duyulan çığlıkla yatakta yatan ikili yerlerinden sıçrayarak kalktı. Göz göze geldikten sonra, masanın üzerinde duran hançerlerine uzanıp hızla kapıya yöneldiler. Üzerlerinde, uyumak için giydikleri basit keten gömlekler ve dizlerine kadar inen, bağcıklı, rahat pijama benzeri şalvarlar vardı. Darian'ın gömleği, bileklerine kadar uzanırken Gabriel'in kolları hafifçe kıvrılmıştı, çünkü rahatlığı ön planda tutuyordu. İkisinin de üzerinde, kalın yün çoraplar ve hafif, deri tabanlı uyku ayakkabıları bulunuyordu.

Darian, elindeki hançeri sıkı sıkı kavrarken, boştaki eliyle kapının soğuk metal kulpuna uzandı. Parmakları yavaşça kulpun etrafında sıkıca kenetlenirken, nefesini tutup kapıyı dikkatlice araladı. Oda, dışarıdaki sessizliğe açıldığında, bir an için neden kimsenin uyanıp ortalığı ayağa kaldırmadığını düşündü. Çığlık böylesine yüksekken, neden herkes hâlâ derin bir uykudaydı? Kafasında bu sorular dolanırken, gözleri karanlık koridoru dikkatle taradı, her an bir şeyin gölgeler arasından fırlayıp üzerlerine atılabileceği hissiyle tetikteydi.

"Kapalıyız demişlerdi," diye fısıldadı Gabriel, gözleri dikkatle koridoru tararken. "Bizden ve onlardan başka kimse yok. Olmamalı."

Darian, Gabriel'in sesiyle aniden yerinde sıçradı. İçini bir ürperti sardı; Gabriel'in fısıltısı bile bu sessizlikte yankılanıyor gibiydi. Nedenini bilmeden kalp atışları hızlanmıştı. Çığlık... O duydukları çığlık kimin olabilirdi? Odadan çıkmak üzere adım attıkları sırada, aniden duyulan tahta gıcırtısı ikisini de yerinde durdurdu. Bir an için nefeslerini tuttular, koridordan gelen sesin kaynağını anlamaya çalıştılar. Beklediklerinde, barmenin telaşla ilerlediğini fark ettiler. Üzerinde hâlâ aşağıda giydiği aynı kıyafetler vardı; ancak elinde tuttuğu hançerden damlayan kan, göz ardı edilemeyecek kadar belirgindi. Gözleri irileşen Darian ve Gabriel, birbirlerine kısa bir bakış attılar. O kan... Kime ait olabilirdi? Çığlık atan kişinin kanı mıydı? İkilinin aklında da aynı sorular dolanırken Gabriel, barmenin geldiği yöne doğru adım atmaya başladı. Hançerini sıkıca kavrıyor, koridorda kan damlalarının izini sürüyordu. Her damla, onu karanlık bir sırra doğru çekiyor gibiydi. Nefesi sessiz, adımları dikkatliydi. Gözleri, zemindeki kırmızı lekelere odaklanmıştı. Kan izleri onu bir kapıya kadar getirdi. Kapının ağzı hafif aralıktı, içeriden hiçbir ses gelmiyordu. Gabriel, kalbinin hızlandığını hissetti ama korkuyu bastırarak elini kapının kenarına koydu. Sessizce, yavaşça iterek kapıyı açmaya başladı. O esnada, Darian'ın hızla peşinden geldiğini fark etti. Arkasında sessizce duran arkadaşına bir an için dönüp bakarak, "Hazır mısın?" der gibi bir ifade takındı.

Kuzgunun UykusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin