꧁ᬊᬁBÖLÜM 4: HAZIRLIKᬊ᭄꧂
Darian sabah kolunda hissettiği baskı ile zorla uyandı. Gözlerini açtığında, karşısında kız kardeşi Elara'yı gördü. Elara, ağabeyinin derin uykusunu bölmekten pek de çekinmemiş gibi görünüyordu. Darian, nazikçe onun elinden kurtularak yataktan kalktı. Üzerindeki gece kıyafetlerini çıkarıp, yerine daha rahat bir kıyafet seçti. Siyah, zarif işlemelere sahip bir gömlek giydi ve altına rahat bir pantolon çekti.
Tamamen hazır olduktan sonra odasının köşesindeki aynaya doğru ilerledi. Aynadaki yansımasına baktığında, kendine has, karanlık ama karizmatik görüntüsü ona göz kırpıyordu. Uzun, koyu saçları özenle örülmüş, keskin hatlı yüzü ve derin bakan gözleriyle dikkat çekiyordu. İnce kaşları, keskin çene hattı ve pürüzsüz teniyle, pek çoklarının gözünde hayranlık uyandıran bir karizmaya sahipti. Gömleğinin işlemeleri, onun asil ama güçlü doğasını yansıtırken, duruşu kararlılığını ve cesaretini ortaya koyuyordu.
Darian, aynadaki yansımasına kısa bir an daha baktıktan sonra, derin bir nefes alarak odadan çıkmaya hazırlandı. Yeni bir gün onu bekliyordu.
Darian, odasından çıkıp ahşap merdivenlere yöneldi. Merdivenlerin ahşap korkulukları, üzerlerinde ince işlenmiş motiflerle süslenmişti. Her adımında basamaklardan çıkan hafif gıcırtı sesi, evin yaşanmışlığını ve tarihini hatırlatıyordu.
Merdivenlerden inerken, geniş salonun görkemi gözler önüne serildi. Salonun duvarları, eski dönem taş işçiliği ile örülmüş olup, çeşitli aydınlatmalarla aydınlatılıyordu. Bu aydınlatmalar, günün her saatinde evin içini yumuşak ve sıcak bir ışıkla dolduruyordu. Salonun ortasında büyük, el yapımı bir halı seriliydi. Halının üzerinde, evin merkezine yerleştirilmiş yuvarlak bir masa ve çevresinde deri kaplı sandalyeler bulunuyordu.
Salonun bir köşesinde, duvara monte edilmiş raflarda çeşitli antikalar ve kitaplar sıralanmıştı.. Duvarlarda, aile fertlerinin portreleri ve bazı eski savaş sahnelerini betimleyen tablolar asılıydı. Her tablo, sanki yaşanmışlıkları tekrar tekrar anlatıyormuş gibi canlı ve etkileyiciydi.
Salonun karşısında, büyükçe bir şömine yer alıyordu. Şöminenin içinde, sürekli yanmaya devam eden bir ateş vardı. Ateş, hem evi ısıtıyor hem de eve hoş bir koku yayıyordu. Şöminenin üzerinde, eski ama gösterişli bir saat dikkat çekiyordu. Bu saat, zamanı göstermekten çok, geçmişi hatırlatan bir yadigâr gibiydi.
Darian, salondan geçip mutfak bölümüne yöneldi. Mutfak, modern kolaylıklar ve çözümlerle donatılmıştı. Tezgâhın üzerinde, çeşitli mutfak aletleri ve taze yiyecekler bulunuyordu. Annesi Isolde, sabah kahvaltısı hazırlığı içindeydi. Üzerinde her zaman giydiği renkler olan kahverengi tonlarında sade bir elbise vardı. Taktığı korsesi ise koyu yeşil rengindeydi ve ipleri bağlanmamıştı. Kahverengi beline uzanan sağlıklı saçlarını sıkıca örmüş ve bir fular takmıştı. Yeşil gözleri yaptığı işe odaklanmış, ince uzun parmakları bıçağı ustaca kavramış tahtada ki domatesi kesiyordu. Isolde, Darian'ın aşağı indiğini fark edince yüzünde sıcak bir gülümsemeyle ona döndü.
"Darian, kahvaltıya hazır mısın?" Dedi Isolde, oğluna sevgiyle bakarak. Darian, annesinin bu sıcak karşılamasına gülümseyerek karşılık verdi ve masaya doğru ilerledi.
"Babam nerede? Genelde salonda otururdu bu saatlerde ancak her zaman ki yeri boştu." Oturduğu sandalyede iyice yayılarak eline aldığı çatalını tabaklarda bulunan peynire batırıp ağzına götürdü.
"Sabah erkenden yola çıktı. Tekrar bir iş gelmiş, dün gece haber verdiler," dedi Isolde, sesindeki memnuniyetsizlik açıkça belli oluyordu. Darian, babasının gecenin bir vakti iş kabul etmeyeceğini biliyordu. Büyük ihtimalle dünkü soygunda getirdiği eşyaları satmak için gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzgunun Uykusu
Fantasy🌑🌑🌑 Oriada diyarı, üç büyük krallıkla yönetiliyordu. Ta ki Morran gelene kadar. Onun gelmesiyle yıkım, sefalet ve ölüm de gelmişti. Umutlarını yitirdikleri zaman ortaya çıkan Ravenfell büyücüsü, Morran'ı en zayıf haline yenerek onu bir kolyeye h...