꧁ᬊᬁBÖLÜM 6: TAVERNACI ᬊ᭄꧂
Atlarını durdurduklarında iki genç, dikkatle yere indi. Tavernanın önünde, soğuk rüzgar etraflarında dönüp duruyor, taş yolların üzerinde yankılanıyordu. Karşılarında duran kırmızı ve kahverengi tonlarındaki taverna, dışarıdaki karanlık havaya inat iç ısıtan bir sıcaklık vaat ediyordu. Fakat içeriden tek bir ses bile gelmiyordu. O an, dış görünüşünün verdiği huzur hissi ile garip bir sessizlik arasında kaldılar.
Darian, Gabriel'e kısaca bir bakış atarak kapıyı açtı. İçeri adım attıklarında yanan şöminenin sıcaklığı yüzlerine vurdu. Ahşap masalar düzenli bir şekilde sıralanmış, tavandaki kalın kirişler gölgelerle dans ediyordu. Barın arkasında ise iri yarı bir adam, kaslı kollarını göğsünde kavuşturmuş, sakallı yüzüyle sert bir ifade takınmıştı. Kahverengi saçlarına karışan gri teller, yaşının çoktan orta yaşlara geldiğini gösteriyordu. Gür sakalı yüzüne bir ağırlık katarken, sesi bu görünüşü desteklercesine tok ve derindi.
Darian, adamın bakışlarını üzerinde hissetse de bir adım atarak konuştu.
"Bu gece burada kalmak istiyoruz," dedi siyah saçlı genç, yorgunluğunu sesine gizlemeye çalışarak. Gabriel, yanında hafifçe gülümsedi, omuzlarını silkti. Burası iyi bir sığınak gibi görünüyordu, fakat barmenin tepkisi düşündükleri kadar sıcak değildi.
Adam kaşlarını çattı, gözlerinde sert bir ifade belirdi. Gür sesi, odayı doldururken hiçbir tereddüt göstermedi.
"Kapalıyız. Yani kalamazsınız, kendinize başka bir yer bulun."
Darian bir an için şaşırdı, gözlerini kırpıştırarak Gabriel'e baktı. Fakat tam o anda, merdivenlerden yankılanan topuk sesleri tüm dikkatlerini dağıttı. İki genç başlarını sesin geldiği yöne çevirdiler. Merdivenlerden ağır adımlarla inen bir kadın belirdi. Siyah, beline kadar dökülen gür ve dalgalı saçları her adımında zarifçe sallanıyordu. Üzerinde mor ve siyah tonlarındaki, vücudunu sıkıca saran bir elbise vardı ve belinde dikkat çeken bir korse ile tamamlanmıştı. Kadın, dirseklerine kadar uzanan siyah eldivenler takıyordu; her hareketi bir zarafet ve mesafeyle doluydu. Ancak gözleri, o soğuk tavrı kıracak kadar derindi. Kehribar rengi gözleri, ışığın altında parlıyor, sanki etrafındaki her şeyi görüp anlamış gibi bakıyordu.
Gabriel'in bakışları anlık bir alayla Darian'a kayarken, siyah saçlı genç, kadından gözlerini ayıramıyordu. Kadının bakışlarındaki soğukluk, tavernanın huzurlu atmosferine tamamen zıt bir hissiyat yaratmıştı. Sanki o bakışlar, kim olduğunu bilmeseler bile her şeyi bildiklerini fısıldıyordu. Kadın, bir an durdu ve bakışlarını iki genç üzerinde gezdirdi, uzak ve soğuk bir tonda konuştu
"Ne oluyor burada?"
Barmen, kadının geldiğini fark edince dikleşti. Gür sesi önceki tok halini koruyordu ama yüzündeki sert ifade biraz yumuşamıştı. Ellerini tezgâhın üzerine koyarak, kadına döndü. "Burada kalmak istediler ama kapalı olduğumuzu belirttim," dedi, bakışları tekrar gençlere dönerken.
Darian, konuşmak için nefes aldı ama Gabriel, onun önüne geçerek öne çıktı. Hızlı ve kararlı bir şekilde kadının gözlerine baktı, bir an bile tereddüt etmeden. Yüzünde samimi bir gülümseme belirdi, ses tonu dostça ama altındaki manipülatif güç açıkça hissediliyordu.
"Anlıyorum, kapalı olabilirsiniz," dedi Gabriel, her kelimesini ustalıkla seçerek. "Ama dışarısı hava bozmak üzere. Eğer bu gece bizi geri çevirirseniz, sokaklarda sürükleniriz ve sabahı çıkaramayabiliriz. Eminim ki böylesine zarif ve şefkatli bir yer, iki yolcuya geçici de olsa bir sıcak yuva sunmaktan geri kalmaz."
Gabriel'in sözleri hem barmene hem de kadına yöneltilmişti. Barmen, Gabriel'in sözlerindeki mantığı hemen kavrayarak hafifçe başını salladı. "Evet, kalabilirler," diye mırıldandı, Gabriel'in sözcüklerinin etkisi altında. Kadının ise gözleri hâlâ Gabriel'in üzerinde sabitti. Yüzünde belirsiz bir ifade vardı; şüpheyle karışık bir tereddüt. Barmen kabul etmişti, ama kadının bakışları bunu kolayca sindirmedi.
Kadın, Gabriel'e birkaç saniye daha baktıktan sonra soğuk bir şekilde, "Bundan emin değilim," dedi, sesinde belli belirsiz bir tedirginlik vardı.
“Lütfen, gerçekten gidecek başka yerimiz yok ve dışarıda fırtına başlamak üzere.” Darian, yumuşak bir tonda konuşarak son bir kez denemek istedi. Gidecekleri yol uzundu ve dinlenmeye ihtiyaçları vardı. Ayrıca, başlayacak olan fırtına nedeniyle hareket etmeleri zaten imkânsız hale gelecekti. Kadın, bu durumun farkında gibi görünüyordu ama yüzündeki tedirgin ifade hâlâ geçmemişti. Bunu fark eden Darian, durumu yatıştırmak için ellerini avuç içleri yukarı bakacak şekilde hafifçe havaya kaldırdı.
"Bakın, bizim Ravenfell’e gitmemiz gerekiyor. Bu yüzden yola çıktık, fakat hava birden bire bozuldu. Karşımıza çıkan bir yolcu, bize buraya gelebileceğimizi söyledi," dedi, sesinde yorgunluk ve çaresizlik seziliyordu.
Kadının gözlerinde hâlâ derin bir tereddüt vardı, sanki her adımı dikkatlice tartıyor gibiydi. Darian, sözlerinin etkili olup olmadığını anlayabilmek için kadının yüzünü dikkatle izledi. Ama kadın, hâlâ mesafeli ve soğuktu. Sanki her an gençleri kapı dışarı edebilirdi.
Gabriel ise durumu daha fazla zorlamadan, kadının karar vermesi için sessizliğin tadını çıkardı. Darian’ın gösterdiği nezaket, Gabriel’in alaycı tavrıyla birleşince, kadın bir an için gözlerini kıstı. Sessizlik, tavernanın içinde ağır bir hava yaratmıştı. Fırtınanın dışarıda güçlendiği o an, içeride de belirsiz bir gerilim yaratmıştı.
Sonunda kadın, kısa bir nefes aldı ve gözlerini iki gençten de kaçırmadan konuştu, ama sesinde hâlâ mesafe vardı. "Peki, kalabilirsiniz. Ama bir sorun çıkarmayın," dedi, sonra başını hafifçe çevirip barmene işaret etti.
Barmen, iri yarı gövdesiyle tezgâhtan uzaklaştı ve iki genç için hazırlık yapmak üzere harekete geçti.
Merhabalar, bu bölümler geçiş bölümleri olduğu için kısa tutuyorum. Yavaş yavaş olaylara giriş yapacağız. Okuduğunuz için çok teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzgunun Uykusu
Fantasy🌑🌑🌑 Oriada diyarı, üç büyük krallıkla yönetiliyordu. Ta ki Morran gelene kadar. Onun gelmesiyle yıkım, sefalet ve ölüm de gelmişti. Umutlarını yitirdikleri zaman ortaya çıkan Ravenfell büyücüsü, Morran'ı en zayıf haline yenerek onu bir kolyeye h...