Bölüm 5: Yolculuk

9 1 0
                                    

꧁ᬊᬁBÖLÜM 5: YOLCULUKᬊ᭄꧂



Elindeki torbayı at arabasının arkasına attıktan sonra siyah atına doğru ilerledi. Yanında duran kahverengi atın üzerindeki kızıl saçlı arkadaşı, deri eldivenlerini çekiştirirken homurdanıyordu. Gabriel, eldivenlerle boğuşurken göz ucuyla Darian'a baktı ve gülümsemekten kendini alamadı.

"Şu eldivenlerle savaşırsam tüm günü burada geçiririz, farkındasın değil mi?"

Darian, gülümseyerek başını hafifçe salladı. "Sana bir iyilik yapar ve beklerim. Ama Ravenfell'de işlerimizi halletmeden önce eldiven davasını bitirsen iyi olur."

Kızıl saçlı genç, sonunda eldivenleri giydi ve atının dizginlerini eline aldı. "Her zamanki gibi sabırsızsın," dedi alaycı bir ifadeyle. "Ama unutma, tacı ben yerine koymayacağım. Prenses beni gördü. İşin o kısmını sana bırakıyorum."

Darian derin bir nefes aldı, gözlerinde hafif bir kızgınlık olsa da bunu gizlemeye çalıştı. "Bunu defalarca konuştuk. Prenses seni görse bile, bir büyüyle işimizi hallederiz. Yüzün tamamen değişecek, onun gözünde başka biri olacaksın."

Gabriel gözlerini devirdi ama bu sırada hafif bir gülümseme belirdi. "Tabii, senin o mükemmel planın yine sorunsuz işlerse... Ama tamam, sana güveniyorum. Hadi gidelim."

Darian, arkadaşının ne kadar alaycı olsa da ona güvendiğini hissediyordu. Dizginleri eline alıp at arabasını hareket ettirdi. Soğuk Varlokaya'nın taş yollarında ilerlemeye başladılar. Şehir sessizdi; taş döşeli yolların üzerinde yankılanan sadece atların nal sesleri ve rüzgârın arada sırada yüzlerine çarpan soğuk nefesiydi. Gri tonların hâkim olduğu Varlokaya, her zamanki gibi kasvetliydi.

Bir süre sonra Maric'in dükkânının önünde durdular. Darian atından inip Gabriel'e döndü. "Arabayı burada bırakacağız," dedi, sesi buğulu ve kararlıydı. "Babamın dükkânı şifalı otlarla dolu olabilir ama biliyorsun ki asıl iş başka."

Gabriel ona eğlenceli bir bakış attı. "Evet, kaçakçılık... Babanın emekli olmaya niyeti yok gibi ha?"

Darian gülümsedi, başını hafifçe eğdi. "Aynen öyle. Hadi yürüyelim."

At arabasını bırakıp ormana doğru ilerlediler. Yol sessiz ve karanlıktı. Toprak, taş döşemelerin yerini alırken ağaçların arasına sızan soğuk rüzgar tenlerini donduruyordu. Ormanın derinliğinde, yalnızca rüzgarın dalları sallayan hafif uğultusu duyuluyordu.

"Bu işte her zamanki gibi birlikteyiz," dedi Darian, sesinde güven vardı. "Bir sorun çıkarsa birbirimizin arkasını kollarız."

Gabriel hafifçe gülümseyerek ona yanıt verdi. "Seninle baş edebildiğime göre, her şeyle baş edebilirim."

Siyah saçlı genç, atının üzerinde usulca ilerlerken çevrelerindeki doğanın sessizliğine kulak verdi. Soğuk havada her nefesleri buhar gibi yükseliyordu, etraflarını sarmalayan ağaçlar gittikçe daha sıklaşıyor, yaprakların fısıltısı arasında yalnızca atların nal sesleri yankılanıyordu. Yanındaki kızıl saçlı genç, Gabriel, pelerinini daha sıkı sarmıştı. Rahat gömlekleri ve deri pantolonları onları soğuktan tam olarak korumuyordu, ama uzun pelerinleri rüzgâra karşı yeterli oluyordu. Her ikisinin de dizkapaklarına kadar gelen botları, sık ağaç köklerine ve toprağa saplanan nalların sesine uyum sağlıyordu.

Bir süre sessizce ilerlediler. Aniden, ağaçların arasından yavaşça süzülen, kanatları karanlıkla karışmış tuhaf bir yaratık belirdi. Yarı kuş, yarı yılan gibi görünen bu varlık, başını hafifçe eğdi ve onları izledi. Siyah pulları arasında mavi bir ışık titriyordu, gözleri parlak ve derin bir griydi. Yaratık bir süre havada asılı kaldı, sonra hızla kayboldu.

Gabriel, yaratığın gözden kaybolmasının ardından omuz silkti. "Oriada'da bir gün bile sürprizsiz geçmiyor," dedi alayla, ama sesi sakin kalmıştı.

Darian da hafifçe gülümsedi, ama dikkatini yaratığa vermekten çok, zihninde başka bir düşünce dolanıyordu. "Geçen gece bir soyguna gittiğimden bahsetmiş miydim?" diye sordu, Gabriel'e bakmadan.

"Hayır," dedi Gabriel, "Nasıl unutabilirsin bana anlatmayı. Dökül."

Darian, başını hafifçe salladı. "Bir kolye buldum. Öylesine... etkileyici ki. Babama vermedim."

Gabriel, ilgisini çekmişti. Kaşlarını kaldırıp ona döndü. "Babana vermedin mi? Senin gibi biri için pek alışılmadık bir durum. Kolyeyi neden sakladın?"

Siyah saçlı genç, bu soruyu bekliyordu ama cevaplamakta zorlanıyordu. "Bilmiyorum," dedi, sesi alçak ve düşünceliydi. "Sanki... o kolye bana bir şey söylüyor gibi. Ama ne olduğunu çözemedim."

Gabriel'in yüzündeki hafif alay kaybolmuştu. Ciddiyetle, "Görmek isterim," dedi.

Darian omzunu silkti. "Evde. Dönüşte gösteririm."

Bir süre daha sessiz ilerlediler. Gözlerindeki ciddiyet, konuşmalarına yansımıştı. Ancak birdenbire hava hızla değişmeye başladı. Rüzgarın sesi artarken, gökyüzü gri bulutlarla kaplanmıştı. Karanlık, ormanın içine sızmaya başlamıştı.

Gabriel, pelerininin yakasını kaldırırken, "Bu hiç iyiye benzemiyor," dedi, gözlerini uzaklardaki bulutlara dikerek. "Bir sığınak bulmamız lazım."

Darian başını salladı. "Biraz daha gidelim, belki yol üstünde bir şey buluruz."

Ancak ilerledikçe rüzgar daha da sertleşti, karanlık iyice üzerlerine çöktü. Nehrin kıyısına yaklaştıklarında, uzakta at üstünde bir figür belirdi. Darian kaşlarını çattı, atlı yaklaşana kadar bekledi. Adam yaklaştıkça, üzerinde kalın bir pelerin, yüzünde ciddi bir ifade vardı. Darian dizginleri hafifçe çekti, atlıyı durdurdu.

"Selam yolcu!" diye seslendi Gabriel, elini havaya kaldırarak. "Bu havada dışarıda olan herkes ya kaybolmuştur ya da bizim gibi sığınacak bir yer arıyordur."

Atlı, hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Yakınlarda bir taverna var," dedi, sesi rüzgarın uğultusuna karışıyordu. "Birkaç dakika daha sürerseniz oraya varırsınız. Daha fazla dışarıda kalırsanız fırtına sizi alır."

Darian kısa bir bakış attı Gabriel'e, ardından tekrar atlıya döndü. "Teşekkürler," dedi, sesi aceleci ama kararlıydı. "O tavernayı bulacağız."

Adam başını eğdi ve yoluna devam etti. Darian ve Gabriel atlarını hızlandırarak yola koyuldular. Fırtına öncesinde tavernaya varmak için acele ediyorlardı. Her adımda rüzgar daha da şiddetleniyordu, ama bu yolculukta yalnız değildiler. Birbirlerine duydukları güven ve ortak kader, onları her adımda bir arada tutuyordu. 

Kuzgunun UykusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin