10)TAŞINMA

9 1 0
                                    




Kapıyı yavaşça kapatıp buz gibi havanın yüzümü yakmasına izin verdim. Az önce yaşanan anı hiçe sayarak gülümsedim. Sonra o gülümseme kahkahaya dönüştü. Bitmişti. Gidiyordum artık, evime. Artık kapıma koca bir dolap ile kendime güven sağlamama gerek yoktu. Artık her saat başı uykumdan uyanıp kapıyı kontrol etmeme gerek yoktu. Evet yeni evim şimdikinden daha güvensiz bir semtteydi ama Alazın karşı komşum olması ve sokaktaki diğer evlerin uzaklığı beni nedensizce rahatlatıyordu.

Mügeler yeni evimin konumunu öğrenince hep beraber gelmişler ve evimi düzenlemem konusunda bana yeterince destek olmuşlardı. Bahçenin kenarını bile çitle çevirmiş yazın da küçük bahçe için neler yapılabilir konuşmuştuk. Müge 'kız iç mimar olarak ilk işin kendi evin nasıl bir duygu' diye bana sarılıp duruyordu. Şimdi tamamen hazır bir eve gidiyordum. En önemlisi mutluydum...

Bu evden çıkmadan önceki son anım annemleydi.
Gece uyuyamaz önce bi sigara yakar sonra ılık bir bardak süt alıp odasına çıkardı. Ben merdivenlerin ortasındayken denk düşmüştük. Gözlerini bana dikti ve elimdeki çantaya baktı. Son eşyalarım elimdeydi, dudağının kenarını hafif havalandı. Bunu bekliyor gibiydi. Rahatlamış gibiydi. Sonra yanımdan sesizce geçip gitti. O bir anneydi ve eminim Cansu gitmek istese onu asla bırakmazdı. Ama ben... hiçbir zaman öğrenemeyecektim annem beni neden sevmiyordu?

Taksiden indiğimde saat tam olarak 23.58 idi. Kapımın önünde bu soğukta montlarına sarılıp duran üç kişi benim en büyük destekçilerimdi. Sırıtarak yanlarına geçtiğimde Müge montunun içinden çıkarttığı şampanyayı birden patlatı. "İyi ki doğduuuuunnn. Ve yeni evine hoşgeldiiiin" bağırarak tek koluyla sarıldı bana. Ömer gülerek mügenin elindeki şişeyi aldı böylece müge bana sıkı sıkıya sarılabildi. Aynı neşeyle karşılık verip teşekkür ettim hepsine ve sarıldım.

Arkamda duyduğum ayak sesleriyle döndüm. Alaz elleri ceplerinde yanımıza gelmişti. Bana hoşgeldin dediğinde büyük bir gülümseme ile hoşbuldum dediğimde afallamış gibiydi. Ee tabii hiç gülmediğimi düşünüyor olması normaldi.

Beşimiz de eve girdiğimizde montları çıkarıp oturduk. Hiç bunları hayal etmemiştim. Hayatımın geldiği nokta. İşte böyle olacağını büyürken bir saniye bile düşünmemiştim. Bu evi ilk tuttuğumda bile bu çatı altına beş kişi ile gireceğimi hiç düşünmemiştim ama iyi ki de böyle olmuştu. Gülüyordum onlarla. Mutluydum.

"Müge pasta börek nerde mügeeee!" Yusuf mügeyi kolundan sarsarken zavallı arkadaşım bi o yana bi bu yana sallandı. "Ay bu saatte kalori almayalım." dedi müge. Hepimizin kaşları havalandı Müge böyle şeyleri asla düşünmezdi. "Ay börekleri yaktım tamam mı. Ne var olur öyle şeyler arada. Befukuşum özür dilerim." Hepimiz suratındaki ifadeye gülmeye başladık bu sefer. "Sevgilim hadi börek yandı. Pastaya ne oldu?" Ömer kolunu mügenin omzuna atıp kafasını eğerek sorduğunda müge saçlarıyla yüzünü kapadı. "Biri açıklasın abi tuzla şeker niye bu kadar benziyor?" İşte bu sefer kahkahalar atmaya başladık. "Ya gülmeyin heyecanlıydım ben berfunun doğum gününü kutlayacağız diye. Şaşırmışım." Geçip yanına yanağından sıkıca öptüm "ay kııızzz senden daha güzel tatli mi var bana." Cilveleşerek ona sırnaştığımda ömer sahte bir kıskançlıkla beni yanda duran alaza doğru ittirdi. "Bacım bu dükkan kapalı." Söylediğine gülerken kafam alazın omzuna düşmüştü. Alaz tebessümle yüzümü süzdükten sonra gözü gamzemde takılı kaldı. Hemen toparlanıp ayağa kalktım. Şişeyi elime aldığımda yüzüm düştü. "Şampanya var ama bende bardak yok." diye mırıldandım. "Alazda var alıp gelin." Dedi yusuf l koltuğun kısa tarafına bacaklarını uzatırken. Alaz sardığı sigarayı ağzına koyup ayaklandı. Elimden şişeyi alıp "gel bakalım." Diye beni de peşinden sürükledi.

Mont almamıştık çünkü zaten benim evimin kapısından çıktıktan sonra alazın adımına göre 5 bana göre 7 adımda onun kapısının önündeydik. Cebinden çılarttığı anahtarla kapıyı açıp kenara çekildi. Terliklerimi çıkarıp geçtim içeri. Sadece evin girişi benim bütün evim kadardı ve çok şıktı.

İçeri geçip ada mutfağın önündeki bar taburesine oturdum. Üst dolaptan 5 bardak çıkartıp önüme koydu. Birine biraz şampanya koyup uzattı "bak tadına." Bardağı alıp tadına baktığımda kapı çaldı.  Alaz kapıyı açmak için hareketlendi.

-naber kardeşim?
(Alaz)+ Nerdesin lan sen haftalardır?
-geldim abi anlatıcam sakin.

Gelen kişinin görüş alanına girdiğimde şaşırdı "pardon ben- ben misafirin olduğunu bilmiyordum abi pat diye daldım. Görüşürüz." çıkmaya çalışırken alaz durdurdu onu. "Lan dur dangalak hemen gidiyorsun. Berfu, yeni komşum ve iş arkadaşımız." Beni tanıttıktan sonra çocuğun omzuna vurup "bu da Can." diye onu tanıttı. "Haa yeni kızz tamam ya memnun oldum tanıştığıma. Geç oldu biraz ama." Gülümseyip uzattığı elini sıktım. Alaz dolaptan kendine viski aldığında artık benim eve geçmek için ayaklanmıştık.

~~~~~

"Ya aşkım ben bu pastadan daha iyisini yapmıştım." Müge çatalına aldığı pastayı ağzına atarken ömere dönüp mırıldandı. Gülerek kafasına öpücük koyan ömer "evet aşkım öyleydi. Ama keşke nusret gibi tuzlamasaydın." dediğinde hepimiz gülmüştük mügenin aksine "ulan sevgili olmadan önce 'aşkım elinden zehir olsa yerim, sen yap ben taş da yerim' hepsi palavra az biraz tuz gördü hemen konuşuyo." Müge ömere cırlarken gülüşümüzü kesen telefonumun melodisiydi.

Ateş

Gördüğüm isimle şaşkınlığıma yenik düşmüştüm. Beynim 'NE ALAKA NE ALAKA NE ALAKA' sinyalleri veriyordu ard arda. "Kim berfu?" diye soran mügeye bakmadan kısık sesle ateş dedim. Ama aslında ona cevap vermek için dememiştim. Ki zaten tanımıyordu. Önceki hayatıma dair hiçbir şey bilmiyorlardı. Telefonu açıp yavaşça kulağıma götürdüm. Hiçbir şey demedim. "Berfu.." cevap vermedim. "Aşağıdayım. Berfu evin önündeyim. Gel... gidelim." Histerik bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. Ne saçmalıyordu Allah aşkına? "Sen de hafıza kaybı mı var?" Gülerken sormuştum.
"Yapma güzelim yapma kar tanem biliyorum çok hata yaptım. Ama düzeltme şansı tanı bana. Bak kurtarabilirim seni bu evden. Aşağıdayım sevgilim... hep konuştuğumuz gibi." Söylediği şeylere daha nr kadar şaşırabilir hayret edebilirsem o kadar ediyordum. Ayrıca önceden kullandığı sözleri şimdi ondan duyunca sadece midem bulanıyordu. "Bana bak rezil herif sen benim kurtuluşum falan değilsin. Hiçkimse değil. Sen bana kimseden medet ummamam gerektiğini, kimseye güvenmemem kurtulmak için elimi uzatmamam gerektiğini canımı ciğerimi dele dele öğrettin. Şimdi ben bu telefonu kapatıyorum ve sen bu numarayı siliyorsun. Aynı benim seni anılarımdan hayatımdan sildiğim gibi."

Elim titreye titreye kapadığım telefon saniyeler sonra yeniden çalmaya başladı. Ekranda yazan isimle dizlerimin üzerine çöktüm.

~Tarık Güven

....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin