6) SADECE 20 GÜN

49 2 0
                                    



Kısa bir duşun ardından makyaj masasına oturdum. Düzelicektim. Buna kendimden başlamam lazımdı.
Yüzüme renk gelene kadar makyajımı yapıp kirpiklerimi güçlendirdim. Dolabı açıp krem rengi pantolon üstüne kırık beyaz bir kazak ve ardından aynı renk krem rengi bir palto geçirip takılarımı taktım. Çantamı ve malzeme tüpünü alarak dolabı itekledim. Kapıyı açıp çıktığımda aşağıdan sesler geliyordu. Göz devirdim. Vazgeçilmez yeni yıl kahvaltısı. Onlarla göz teması kurmada çantamı ve tüpümü dış kapının önüne koyup mutfağa ilerledim. Leventin bakışları üstümdeydi. Ateş yan gözle bana bakınca hiç ona bakmadan kendime hızlıca bir sandviç hazırlayıp çıktım.

Okula gittiğimde ders saatine vardı ve sırf ön sıraları kapmak isteyen bir kaç öğrenci dışında Mügeyi gördüm. Şaşırmıştım çünkü kendisi erken gelmeyi kestim ders zamanında bile yetişemezdi. Hararetle telefonda konuşurken eşyalarımı rastgele bir masaya koyup kantine ilerledim. İki bardak filtre kahve alarak tekrar döndüm sınıfa. Mügeye doğru giderken elleriyle masaya ritim tutmuş çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Gülümseyerek masasına koydum kahveyi. "Ohaa!" dediğinde anlamaz bir ifadeyle ona baktım. "Kızım sen çok çok güzel mişsin." dediğinde kahkahayı patlattım.

Allahım aylar sonra gülmüştüm resmen. Dudaklarıma sahte bir üzüntü kondurup "o kadar mı kötüydüm ya?"  dediğimde elini kaldırdı "Hayır Berfu öyle demek istemedim. Yani güzeldin de şu an yüzüne ışıltı gelmiş. Yeni yıl yaramış bakıyorum." dediğinde.
Burukluğumu hissettim. "Takılıyorum sana. Ne halde olduğumu biliyorum yani pek de iç açıcı değildim." dediğimde beni yan masasına çağırdı. Ders vaktine kadar birlikte vakit geçirdik. Ardından aralarda sigaraya çıkmak lavaboya gitmek gibi normalde tek yaptığım aktiviteleri onunla yapmıştık.

Okul bittiğinde benim için rutin olan şeyi yapıp mezarlığa gittim.
Babamın solan çiçeklerini yenileriyle değiştirip etrafındaki otları temizledim. Mezarını mermer yaptırmışım bir kaç gün önce. Kenara oturup toprağını sevdim. "Nasılsın babacım?" cevap verebilirmiş gibi biraz bekledim. "Bak ben çok iyiyim. Daha da iyi olacağım. Bundan sonra istediğin gibi olacağım. Mutlu. Bunu sana borçluyum çünkü."
Onunla biraz daha dertleşip kalktım. Ellerimi birbirine vurarak temizledikten sonra yürüyüp çıktım mezarlıktan.
Yürürken ev ilanları için bir emlakçıya girdim. 1+1 okula yakın yerleri sordurdum. Bütçemi hesaplayarak neler var diye baktım. Okula yakın bir ev gösterdi bana. Çıkmaz sokaktaymış biraz da tenhaymış bu yüzden pek kimse ilgilenmediği için hem biraz yıkık dökükmüş hem de alıcısı olmadığı için piyasa fiyatlarına göre uygunmuş.
Benim için bulunmaz bir fırsattı bu. Öğrenci olduğumu anlamıştı ama henüz 17 yaşımda olduğumu bilmiyordu. Bunun bir sorun çıkartacağını biliyordum ama zaten çok az bir zaman kalmıştı.
Bir kaç gün sonra evi görmek için anlaştık.

Eve ilerlediğimde Ateş çıkıyordu. Bana baktı uzun uzun. Çek gözlerimi üstümden demek istedim. Ona karşı içimdeki sevgi yitip gidiyordu sanki. Hoş nasıl gitmesin, bana inanmayan bir üstüne ablamla sevgili olan bir adam. Nasıl içimde sevgi büyütebilirdim böyle biri için.
Bana bakışlarını onun peşinden çıkan Cansuya çevirdi ve ona gülümsedi. Bir zamanlar bana gülümsediği gibi...
İkisini de süzüp içeri girerken Cansu "Nereden böyle Berfu. Güzel olmuşsun. Hayırdır güzel şeyler oluyor galiba senin için." dedi. Gülümseyip arkama döndüm. Ateş tek kolunu Cansuya sarmış bana bakıyordu. Ben de aynı şekilde gözlerimi ona dikerek "Evet, hatta sadece güzel diye kısıtlayamam. Harika şeyler oluyor." diyip dönerek uzaklaştım. Yalan değildi benim için Harika şeyler olucaktı. Ama onun ima ettiği şey değildi.
Melih ve Annem koltuğa oturmuş sohbet ediyorlardı. Onlarla muhattap olmadan odama çıkıp yatağa attım kendimi. Güzel bir uyku çekmeliydim. Kendime düzen oluşturmuş onu uygulamam gerekiyordu.

BİRKAÇ GÜN SONRA BERFU'NUN TUTMA İHTİMALİNİN OLACAĞI EVE BAKMAYA GİTTİĞİ GÜN.

Büyük bir enerjiyle açtım gözümü. Bu gün ev bakmaya gidicektim. Ben kendim için kendi evim için çabalayacaktım artık. Mutluluktan hemen kalkıp hazırlandım. Üstüme bileklerime kadar uzanan siyah kabanımı alıp çıktım. Kartlarımı kontrol ede ede indim.
Emlakçının konum attığı adrese gitmek için taksiye bindim. Buraya uzak ama okula yakın. Benim için harika. Konuma geldiğimde indim ve etrafıma baktım. Gerçekten tenha sessiz bir yerdi. Oturduğumuz siteye tam olarak zıttı. Çıkmaz sokağın dibindeki bir kaç tek tük evlerin en dibindekiydi. Ev. Dışarıdan ciddi sorunları gözükmüyordu. Düzenlesem iyi gözükecek bir ön bahçe sayılabilecek boşluğu vardı. Gözlerim evin karşısındaki iki katlı eve döndü. Bu sokağa göre durumu iyi gözüküyordu. Kafamı çevirip içeri geçtim. Açık kapıdan girince burnuma dolan toz, toprak kokusu çok keskin bir şekilde ciğerlerime doldu. Temizlenmemişti bu ev uzun zamandır.

İçeriden gelen bir kadın sesi işittim. "Abdullah bu kızcağız bu evde nasıl kalsın. Hem haline bak hem hiç tekin bir yere de benzemiyor." içeri girdim tamamen.
"Merhaba." dedim gülen bir yüzle. "Gel kızım gel. Eşimle tanıştırayım. Meliha." kadına uzanıp elini sıktım.

"Kızım ev bu. Sana dedim biraz dökük ama bu fiyata da zaten başka bir şey bulamazdın." dedikleri umrumda değildi gülen yüzümle bu evi çevireceğim hali canlandı gözümde. Zor olucaktı. Kimse kolay olacak dememişti zaten bana. Ama mutlu olucaktım. Endişe etmeden uyuyabilecektim. En azından edişem sokakta olucaktı. Bu evin içinde değil.

"Sorun değil Abdullah amca. Sadece biliyorsun ben 2-3 haftaya reşit oluyorum bir sorun çıkmaz dimi?" dediğimde elleriyle aklanmış sakallarını ovuşturup karısına baktı. "Kızım normalde yapmamam lazım. Ama diyorsun ki 18 olunca taşınıcam o zaman kadar temizlik yerleşme falan. Sen anahtarı al. Ödemeler konuştuğumuz gibi sen reşit olunca gerçekleşir imzaları atarız." dediğinde mümkünmüş gibi daha çok gülümsedim. "Ama bir şartla." dedi Meliha hanım. "Tabi buyurun?" dedim hemen. Allahım ne olur beni zorlayacak bir şey olmasın. Lütfen lütfen...

"Bak kızım. Önce anahtarları değiştirip camlara korkuluk işlerini hallediceksin. Bizim Osman ustayla konuşalım. Bize bir şeyler yaparlar. Güvenliği alabildiğimiz kadar alalım ilk." demişti. İstemsiz bir şekilde gözlerim dolmuştu. Annem bile beni gram düşünmezken bu kadın benim güvenliğimi daha beni görmeden düşünmeye başlamıştı zaten. Burukça gülümsedim. "Tabii Meliha hanım. Ben de öyle düşünmüştüm zaten." dediğimde. Bahsettikleri Osman ustayı aradılar hemen. Osman usta işleri hallettiğinde ona ücretini verdikten sonra yeni anahtarımı alıp avucumun içine koydum. Abdullah amcaları da yolcu ettikten sonra boş eve girdim ve sanki dünyanın en güzel evini tutmuşum gibi küçük salonda zıplamaya başladım.

Saat epey geç olmuştu. Evden çıkıp kapıyı alttan ve üstten üçer kez kilitledim.

Sokaktan çıkıp dolmuşa bindim. Bu gün yeterince masraf yapmıştım.

Bir kaç vesait yaptıktan sonra bitkin bir şekilde siteye giriş yaptım. Gerçekten feci yormuştu yol beni. Bundan sonra temizliğe girişeceğim için iyice bitkin olucaktım. Ev bittikten sonra da iş...

Güzel bir uyku çekmem lazımdı. İçeri girdiğimde kimse yoktu. Bu evin son sessizliğinde başıma gelenler bir bir düştü önüme. İçeri girdiğim gibi çıktım. Bahçeye geçip sandalyeye oturdum.
Hava oldukça soğuktu. Kollarımı birbirine sarıp bekledim. On dakika sonra annem kolunda Melihle bahçeden girdi onları görünce kalktım. "Anahtarın yok muyudu?" dedi tek kaşını kaldırıp. "Var ama neyse." diyerek içeri geçip direk odama girdim. Dolabı önüne çekip arkasına yaslandım.

Aşman gerekiyor Berfu. Biticek biraz daha sabret diye kendi kendime teselli veriyordum.

Biticekti sadece 20 gün kaldı. Sadece 20 gün.

KAR TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin