YAŞAM - 25. BÖLÜM

365 12 6
                                    

"Şimdiden bebeğinin aklını çelmeye mi başladın, Çiçek?" Hira?

"Sen ne zaman geldin?" Arkamı dönerek ona baktım.

"Bebeğine hoş sözler dediğinden beri burdayım. Ne yapmaya çalıyorsun?" Gözlerimi devirdim.

"Az önce anlamadın mı ne yapmak istediğimi?"

Ciddiyetle, "Sen gerçekten onu istemiyorsun." Üzerine giderek,

"Şimdi mi anladın? Ben bu çocuğu istemedim. En başından beri... Herşey senin yüzünden oldu ve bunun. Eğer siz öldürmeme izin verseydiniz, ne bu Allah'ın belası çocuk olurdu, ne de ben burda olmuş olurdum."

"Ben sandım ki, Aras'a olan hırsından yapmak istiyordun... Ama şimdi-"

"Aması yok, Hira! Ben beni sevmeyen adamın çocuğunu istemiyorum, ne de kendisini."

"Seviyordun-"

"Sevmiyorum. Duyuyor musun? Sevmiyorum. Eğer sevseydim, ben bu bebeği öldürmeye kalkmazdım... Bir kere ya. Bir kere kendini benim yerime koy-"

Israrla, "Ya sen anne olmak istiyordun. Anne. Çocukluktan beri hep diyordun. Ben anne olacağım diye. Ne değişti?"

"Çok şey değişti." Ona arkamı dönerek pencereye doğru yaklaştım.

"Ben anne olmak istemiyorum. İstemeyeceğim de." İşaret parmağımı karnıma sertçe bastırarak, "Bu çocuğu doğuracağım. Ama piyonum olarak."

"Cinsiyetini bile bilmiyorsun. Ya kızsa? Sen kızlara kıyamazsın ki."

"Kız. Biliyorum... Ama bende küçük bir kızdım. Bana kıydılar... Eminim, bu kız çocuğu benim kaderimi yaşamaya el mecbur."

•••

Haberlerde Güneş'in yine birini öldürdüğünden konuşuyordular. Seri katil bile diyordular. Yanlış haber.

Bir defasında polis beni karakola götürmüştü. Güneş ben mişim. Suçsuz olduğum ispatlanınca bırakmıştılar.

Kuru iftira.

"Yine haberlerdesin, karıcığım?" Geldi, yanıma oturdu.

"Ne zaman olmadım, kocacığım?" Uzaklaştım.

"Miraç gelmiş?" Konuya daldı.

"Evet, geldi. Zırvaladı, gitti." Elimi saçlarımın arasından geçirdim.

"Sana geldikten sonra yanıma geldi. Bebeğin gerçek babasını bilmek hakkı falan filan. Yapacak mısın?" Yan şekilde ona baktım.

"Ölen ve gayrimeşru oğlun gerçek babasını bilecek miydi, Agah'cığım?" Ortak hayatımız varmış bunla.

"Her ne kadar olsa da, bilmesini sağlardım. Ben yapmasam da, sen bir yolunu bulur ve söylerdin. Ama ölü... Sen?"

"Bilecek. Kızını bilmek O'nun da hakkı, öyle değil mi?"

"Doğru da. Aklından ne geçiyor, Çiçek?"

"Olunca öğrenirsin." Meyveyi ağzıma attım. Bu çocuk sağlam doğmalı.

"Geçmişle ne öğrendin?" Yüzümü çevirmeden,

YAŞAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin