içeri giren kişinin tarafına başımı çevirdim giren kişi doktordu beni muayene etti ailemden birilerinin gelip beni alabileceğini söyledi. Aslında biraz daha duracakmışım ama amcam beni yurttan ayri bir evde kalmam için genji'yi ikna etmiş. Beni de oraya götürüp tedavime orda devam etmemi istiyormuş.
doktor gittikten sonra çok değil 2 dk sonra koşma sesleri gelmeye başladı, kapımın önünde durdu ve yavaşca kapıyı açtı. Nefes nefese bana doğru yavaş ve titrek adımlar yaklaştı. Bana biraz daha yaklaştığında ona doğru başımı çevirdim.
Taeyong.
gözlerinden bir damla yaş süzülürken bana dokunmak için elini kaldırdı. Yüzüme yaklaşan el titrekti ve tereddüt ediyordu. İlerlemeyi durdurdu ve elini geri çekmeye yöneldi.
elini tuttum gülümseyerek elini başımın üzerine koydum. "wynne.. seni koruyamadim özür dilerim.." yere baktı göz yaşlarını gizemeye çalıştı iki eliyle birden çarşafı sıktı ve yere diz çöktü.
"özür dilerim.."
gülümseyerek hafif doğruldum ve dirseğime yaşlandım "aslında... teşekkür ederim. Sen benim hayatımı kurtardın. Eğer orda olmasaydın ben çoktan hayatta olmazdım bile." ellerimi yatağın üzerine koyup ellerimin üzerine uzanarak ona yaklaştım. "sen benim için bir kahramansın. Seni seviyorum. Teşekkürler." bana sarıldı bende ona sarıldım. Yatağın yan tarafına oturdu birbirimize sarıldık.
sanırım bu hayatım boyunca yaşadığım en güzel duyguydu.
"tae.. şey. Jin iyi değil mi? Birini öldürmek istemiyorum çünkü.."
aslında ölmesi iyi olurdu ama benim başıma bela açardı.
"iyi"
biraz sessizlikten sonra
"ama şarkı söylemeyi bıraktı artik şarkının ş si ile ilgilenmiyor"
"güzel onla karşılaşmam"
kapının tıklaması ile birbirimize sarılmayı kestik. Amcam odaya girdi beni gördüğünde çok mutlu oldu. Yanağımı okşadı "ne çok uyudun ve oğlum.. özlettin kendini." sinirle elini ittim kaşlarım çatık bir şekilde ona baktım "zahmet olmuş" dedim. Amcam ilk başta sinirli bir bakış attı ama sonra gülümsedi ve önümde diz çöktü. "hatırlıyor musun küçükken sen ve ablan birlikte hep bir yerden dondurma alıp sahilde kuşları izlerdiniz-"
"ne diyon amca sadede gel" diye lafını kestim. "eskisi gibi olmaya çalışıyorum. senin biricik amcan olarak." daha da sinirlendim "bu hiç bir zaman olmadı ve olmayacak da senden nefret ediyorum ve hep de nefret ettim" amcam gülümsedi "beni anlamani beklemiyordum zaten buna kendimi hazırlamıştım." iç çekerek cümleye başladım" Jin bana 'ablanin selamı var' dedi" hemen araya girdi "yemin ederim ki ablanın bunda bir işi varsa onu mahvederim" şaşkın bir bakış attım "bilmiyor muydun?" "tabii ki bilmiyorum" biraz sessizlik oldu ve tae ile birbirimize baktık "hadi gel seni evine götürelim wynne" bacaklarıma baktım "ben tekerlekli sandalyeyi alayım" dedi tae ve dışarı gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ParadoX
Teen Fiction⚠️ dikkat ⚠️ psikolojik sorunları tetikleyebilir hikaye tamamen kurgudur gerçek insanlarla hiç bir alakası yoktur iyi okumalar