18.Bölüm 🧚🏻‍♀️

12.3K 910 302
                                    

Oy sınırı: 170

Yorum sınırı:65

Tahmin edin kim hasta ? BEN ! Hatalar varsa kusura bakmayın. Pek düzenleyemedim. Sınır dolunca atayım dedim. Umarım beğenirsiniz :)

Keyifli okumalar ...

Peri

Ben şaşkınca kapıda dikiliyordum. Barış'ın şaşkın sesini işittim.

"Ölmüş mü ? Nasıl? Ne zaman?"

Kimse beni görmeden gitmem lazımdı. Daha fazla duymak istemiyordum ama merak ediyordum.

"Bu sabah. Kaldığı koğuşta bıçaklanmış. Öğrendiğim kadarıyla kavga çıkarmış. Sonra bıçaklanmış. Bıçaklayan kişi zaten Fatih ile birkaç kere kavga etmiş. İş ilk defa bu kadar ciddiye binmiş. Adam bir şekilde bıçak sokmuş içeriye. Öyle işte."

Daha fazla dayanamayıp merdivenlerden aşağıya indim. Onun ismi geçince bile elim titriyordu. Yavaş adımlarla salona girdim. Batu ve Bartu kanepede oturmuş telefonları ile oynuyordu.

En iyisi Serpil Hanım'ın yanına gitmek. Salondan çıkıp mutfağa geçtim. Çorba karıştırıyordu.

Beni görünce gülümsedi. Yanına yaklaştım. "Hoş geldin. Baban ile vakit geçirmişsin. Nasıl geçti? Baban anlata anlata bitiremedi de." deyince tebessüm ettim.

Titreyen elimi görmemesi için yumruk yapmıştım. Derin bir nefes aldım.
"Çok güzeldi. Bayağı eğlendim. Bir gün sizinle de gezelim." deyince içten bir şekilde gülümsedi.

"Ay süper olur kızım. Anne kız çok güzel vakit geçiririz. Şu annemler gitsin. Rahat rahat gezeriz." dedi.

Hem sohbet edip hem de ona yardım etmeye başladım. Beş dakika sonra Doğan Bey'de aramıza katılmıştı. O da tabakları masaya götürdü.

Diğerleri ne yapıyor? Hiçbir fikrim yok.

Sofraya son olarak ekmeği koyunca hazırdı. Bu sırada diğerleri de içeriye gelmişti.

Ben Doğan Bey'in yanına otururken yanıma Batu oturmuştu. Karşımda Serpil Hanım, onun yanında Akın , Ömer abi ve Özgür vardı. Batu'nun yanına da Bartu ve Barış oturmuştu.

Doğan Bey afiyet olsun deyince yemeğe başladık. Ellerimin titremesi geçmişti. Sessizce yemek yerken kafamı kaldırdım. Akın'a bakınca kollarıma baktığını gördüm.

Kısa kollu giydiğim için sargılar belli oluyordu. Yutkunup çorbamdan içemeye devam ettim.

Telefonuma mesaj gelince cebimden çıkardım. Bakışlar bana dönmüştü. Umursamayıp mesaj sayfasına girdim.

Tanımadığım bir numaraydı. Meaja tıkladım. Gördüğüm fotoğraflar ile yutkunamadım.

Yine Burcu fotoğraf atmıştı. O adam onun saçını örerken...Beraber resim yaparken...annesi ile pasta yaparken.

"Kızım. Telefonu sıkıyorsun. İyi misin ?" Doğan Bey'in sesi ile kafamı kaldırdım.

Telefonu sıktığımı bile fark etmemiştim. Hızlıca telefonu kapatıp cebime koydum.

"İyiyim. Bir şey yok." deyip suyumdan içtim. Bütün iştahım kaçmıştı.

Bakışları üstümdeydi. Hissediyordum ama kafamı kaldırmadım. Gözlerimin dolmaması için uğraşıyordum.

Hızlıca birkaç lokma yiyip sofradan kalktım. " Benim test çözmem lazım. Size afiyet olsun. " deyip hızlı adımlarla oradan çıktım.

Odaya girince derin bir nefes aldım. Balkona çıkıp yere oturdum. Temiz havayı içime çekerken telefonum çaldı.

Üçüz Derken Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin