Ağır bedeller

2.1K 45 25
                                    

3 ay geçmişti üzerinden. Alaz'a bebeği aldırdığını söylemesinin üzerinden 3 ay geçmişti. Ne büyük bir yalandı ama. Nasıl kıyabilirdi ki! Aile olmayı bu kadar isterken, Alaz'ı bu kadar severken nasıl kıyabilirdi, ikisinden bir parça taşıyan o masum cana nasıl kıyabilirdi. Yapamadı işte bal gibi de biliyordu Asi bunu yapamayacağını. Henüz 2 aylıktı bebeği o zamanlar. Şimdi 5 aylık olmuştu normalde cinsiyetini çoktan öğrenmesi gerekirdi ama Asi doktora sormuyordu cinsiyetini. İçten içe Alaz ile birlikte öğrenme isteği duyuyordu. Ama 3 ay önce Alaz'ın yüzüne kapıyı kapattığı günden beri Rüya hariç kimseyle görüşmemişti. Kullandığı telefon hattını kapattırmış ve yeni numarasını sadece Rüya'ya vermişti. Rüya onun nerede, ne yaptığını bilen ve sırrını saklayan tek kişiydi. Ne Yaman'ı ne Cesur'u ne Elif'i ne Alaz'ı haberdar etmişti gidişinden. Hatta onların bebekten bile haberleri yoktu. O bilgi de yine sadece Rüya'da vardı. Rüyaların yazlık evinde kalıyordu 3 aydır, bardaki maaşından yaptığı birikim ve bazen Rüya'nın yaptığı maddi destekler sayesinde rahat bir yaşam sürdürüyordu. Bu sessizlik ve herkesten uzak olmak iyi gelmişti Asi'ye. Geride bıraktıklarının meraktan delirdiklerini biliyordu Asi. Ama kendisi de iyi durumda değildi o yüzden kimseyi görmek istemiyordu. Bir tek Alaz'ı görmek istiyordu, çok özlemişti onu. Rüya'nın anlattığına göre Alaz aylardır her yerde onu arıyordu. Emniyet teşkilatını ayağa kaldırmış ve Elif'in başının etini yemişti aylarca. Ama çabaları nafileydi. Onun bu halini görüp Asi'nin sırrına ortak olmak zor geliyordu Rüya'ya kimi zaman. Ama yine de satmıyordu arkadaşını, ağzını sıkı sıkıya bağlamıştı sanki.

Asi'nin karnı iyiden iyiye büyümüştü. Eli karnına her gittiğinde ya da aynada büyüyen karnına her baktığında istemsizce gülümsüyordu Asi. Her ne kadar morali çok iyi olmasa da hamileliği çok sevmişti. Alaz'ı yanında taşıyormuş gibi hissediyordu. Bugün yine karnını tutmuştu ama aynı huzuru bulamadığını fark etmişti. Göğsünü daraltan bir sıkıntı vardı içinde. Sanki görünmez bir el keskin pençeleriyle göğsüne vurup kalbini sıkıyor, kanatıyordu. Bu his midesini bulandırmıştı Asi'nin. Aklında Alaz vardı, ona kötü bir şey olduğunu hissediyordu evet evet buydu içindeki huzursuzluğun sebebi buydu. Kafasını iki yana sallayıp gözlerini kapattı Asi. Bu düşünceleri yok sayacağına inandı bu hareketle ama olmadı tabi. Camı açtı içeri rüzgar girerse iyi hissedeceğini umdu. Fakat daha kötüsü oldu. Sanki rüzgar ona Alaz'ın kokusunu getirmişti. Göğsünün sıkışmasına dayanamayan Asi pencere kenarına çöküp ağlamaya başladı. Neden ağladığını bilmiyordu ama ağlamasını durduramıyordu. İçinde kontrol etmekte çok zorlandığı bir özlem vardı. Tam şuan ne kadar da isterdi Alaz'ın yanında olmasını. Bunları düşünüp bir yandan ağlarken telefonu çaldı Asi'nin. Kim olduğunu düşünmedi bile telefona giderken çünkü Rüya'dan başka birinin olma ihtimali yoktu. Derin nefes alıp ağlamasını bastırmaya çalışarak açtı telefonu
"Efendim Rüya"
"Asi!? Sen ağlıyor musun? Sesin neden böyle? "
"Rüya ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum"
"Noldu kanamam, ağrın falan mı var gelip alayım seni hemen hastaneye gidelim. "
"Hayır hayır bebek iyi. Ama ben kötü hissediyorum içimde bir sıkıntı var. Gözümün önünde Alaz'ın yüzü var havada onun kokusu var kafayı yemek üzereyim Rüya"
Bunları derken hala hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu Asi. Öyle içten ağlıyordu ki Rüya da telefonda onunla birlikte ağlamaya başladı.

"Asi sana bir şey söylemem lazım ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum... Off... Çok zor... "
"Rüya. Rüya noluyor? Alaz dimi? Alaz'a bir şey oldu dimi? Bu sıkıntımın sebebi bu dimi? "
"Asi, şeyy... "
"(Bağırarak) konuşsana Rüyaaa. Noldu?"
"Asi, şeyy... Alaz... Alaz intihar etti😫"
"Ne?! Hayır. Hayır Rüya hayır. Sakın deme sakın o artık yok deme. Ölürüm Rüya yemin ederim dayanamam peşinden giderim Rüya konuşsanaaaa"
"Hayır korkma hayatta hala. İçki şişesini kırıp vücudunun her yerine kesikler açmış. En son dilini de kesecekken Neslihan teyze girmiş odaya. Onun çığlığına hepimiz girdik peşinden, kanlar içinde yatıyordu yatakta. Gözleri bomboş bakıyordu Asi. Bakıyordu ama görmüyordu sanki. Nefes alıyor ama yaşamıyor gibi. Asii... Alaz bir not bırakmış sana. Bende şimdi o not. Gelmen lazım Asi. Seni görmezse iyileşemez. Yetmedi mi bu kadar ceza. Gözümün önünde eridi arkadaşım resmen hiçbir şey yapamadım Asi. Hastaneye, psikiyatri servisine yatırttı Neslihan teyze onu"
Rüya'nın söylediği her kelime ok gibi kalbine saplandı Asi'nin. Alaz canından vazgeçmek istemişti ve son anında bile ona bir mektup bırakmıştı. Ne yazıyordu acaba? Her neyse o şimdi düşünülecek şey değildi. Şimdi hastaneye gitmeli ve Alaz'ı görmeliydi. Rüya'nın bu uzun konuşmasına Asi tek kelimelik bir cevap verdi "Geliyorum."

Asi için zaman bükülmüştü sanki. Bir türlü evle hastane arasındaki o 15 dakikalık yol bitmiyordu. Aklında sürekli Alaz ile olan anıları geliyordu. İyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla her detayı tek tek düşünmüştü Asi yol boyu. Hani derler ya hayatı film şeridi gibi önünden geçer insanın diye. Heh işte Asi de tam olarak öyle olmuştu. En son hastaneye vardığında koşarak psikiyatri servisine çıktı Asi. Neslihan, Yaman ve Rüya Alaz'ın kapısının önünde oturuyorlardı. Yaman Asi'yi farkettiğinde endişeyle koşarak sarıldı ona.
"Asi sen nerdesin güzelim ya. 3 aydır kafayı yedik hepimiz seni merak etmekten. En çok da Alaz delirdi. Ama tabi sen bunu biliyorsun. Bildiğin için geldin buraya dimi? Ah be kızım mahvettiniz birbirinizi be."
Yaman'ın yüzüne bakamıyordu Asi. Yaman haklıydı bu isyanda çünkü. Sadece "Alaz nasıl?" diyebildi titreyen sesiyle. Göstereyim nasıl olduğunu diyip telefondan bir video açtı Yaman. Evin içindeki güvenlik kamerasının görüntülerini gösteriyordu. Videoda Alaz sanki düşmanına vuruyormuş gibi kafasına vuruyordu iki eliyle. Öyle şiddetli vuruyordu ki sesi kameradan bile duyuluyordu. Asi bu görüntü karşısında ağlamaya başladı. Sonra videodaki Alaz'ın sesini duydu

"Babam gibi olmayacağım dedim. Ama oldum... Ben Serhan oldumm... O da çocuğunu öldürdü ben de... Ben katil oldum... Baba olacaktım katil oldum... Yook... Yookk... Asi yok... Bebeğim yok... Ece yok... Kimse yok... Ben Serhan oldum... Baba olacaktım... Serhan oldum... Asi'ye kötü şeyler dedim... Kopsun bu dilim kopsun...Baba olacaktım...Babam gibi oldum..." Bunları derken başına şiddetle vurmaya ve evin içinde dönmeye devam ediyordu. Asi eli karnında hıçkırıklarla ağlayarak izledi videoyu. Alaz'ı bu hale getirdiği için nefret etti kendinden bir anda. Bu ceza ağır oldu diye düşündü. Bunlar aklından geçerken eli iyice belirginleşen karnındaydı. Yaman ve Nesli o zaman fark ettiler. Asi bebeği aldırmamıştı. Yani Alaz da bebeğinin katili olmamıştı. Eeee Asi de döndüğüne göre Alaz'ın iyileşmemesi için hiçbir sebep yoktu. O zamana kadar Asi'ye bakmamaya çalışıyordu Neslihan. Ama karnını fark ettiği an Asiyle göz göze geldi. Asi, Nesli'nin bakışlarından korktu ve ağlamayı kesip şaşkınlıkla baktı karşısındaki kadına. Neslihan'ı hiç böyle bakarken görmemişti. Nesli'nin bakışlarındaki öfkenin ateşinden yandığını hissetti Asi. Nesli hızlı adımlarla Asi'nin yanına gelip öfkeli bir tonda "Aldırmadın mı çocuğu?" dedi. Asi gerçekten korkmuştu Nesli'nin bu tavrından karşısında ona şefkatle, anlayışla yaklaşan kadın gitmiş içine şeytan kaçmış gibi gözüken biri gelmişti. Sadece kafa sallayarak onayladı soruyu. Bunun üzerine Nesli'nin tüm yüz hatlarının gerildiğini gördü. Nesli gözlerini kapatıp derin bir nefes alıp verdi. Sakinleşmeye çalıştığı çok belliydi. Gözlerini tekrar açıp Asi'ye baktığında Asi bu sefer karşısında bir ateş topu görmüştü. Canı yanıyordu Nesli'nin. Bu çok belliydi. Bir çocuğu intihar edip ölmüş, biri daha intihar etmiş diğeri dünyayla bağlantısını kesmiş vaziyetteydi. Bir tek Yaman güçlü duruyordu, aileyi toparlamaya çalışıyordu. Annesinin öfkesi onu da Rüya'yı da tedirgin etti. Nesli bastırmayı başaramamıştı öfkesini ve bağırarak "Madem aldırmadın neden bunca zaman sakladın? Benim oğlum aklını kaçırdı. Kendi çocuğunu öldürdüğünü zannetti. Vicdan azabından kendine kıydı Asiiii... "
Bu yüksek ses karşısında üçü de şaşkınlıkla Neslihan'ı izliyordu. Adı bir yandan usul usul ağlıyordu. Asi'de hem şaşkınlık hem korku hem pişmanlık vardı. Ama hepsinden önce teslimiyet vardı. Alaz onun canını defalarca yakmıştı onu defalarca yüz üstü bırakmıştı. O da bir cezayı hak ediyor diye düşünüyordu Asi. Ama yaptığının yanlış olduğunu şuan daha iyi fark etmişti. Karşısındaki ateşten kadın bağırmaya ve onu tutmaya çalışan Rüya ve Yaman'ın kollarını savurmaya devam ediyordu.
"Evet benim oğlum çok hatalar yaptı. Evet cezayı hak etti. Ama bu kadarını değil Asi. Bu ceza çok fazla. Babam gibi olmayacağım diyordu sürekli. Ama şimdi babasının aynısı olduğunu zannediyor. Neden?! Çünkü uğruna canını verebilecek kadar sevdiği sevgilisi ona yalan söyledi. Sen benim oğlumu karanlıklara attın Asi. Seni o affeder belki. Ama ben asla affetmeyeceğim. Bu yaptığını asla unutmayacağım. Şuan ona iyi gelecek tek şey sensin MAALESEF!?"
Son kelimeyi tükürür gibi söylerken yüzündeki öfke yerini tiksintiye bırakmıştı. Asi o an anladı Neslihan ondan etiyle kemiğiyle nefret ediyordu artık. Keskin ses tonu ve bakışlarıyla devam etti Neslihan konuşmaya "Şimdi gir içeri ve bebeğin yaşadığını söyle. Geri döndüğünü ve bir daha gitmeyeceğini söyle. Nasıl bozduysan öyle tamir et. Git bana oğlumu getir Asi!" son cümlesi emir veren bir komutan netliğinde çıkmıştı. Asi, Yaman ve Rüya'ya kaçamak bakışlar atarak korkuyla Alaz'ın odasına girdi...

Devamı 2. Bölümde olacak.

her şeye rağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin