3.BÖLÜM: ÖLÜMLE YAŞAM ARASI

26 1 0
                                    

Bölüme başlamadan önce yıldıza basmayı unutmayinn

Bölüm şarkımız - Ate / diğer yarım

Keyifli okumalar ✨

...

Haberi aldıktan sonra apar topar hastaneye gelmiştik. Tam da tahmin ettiğim gibi bizim çocuklar tam kadro buradaydı. Hepsi perişan olmuş bir halde ayakta dikiliyorlardı. Gökhan yoğun bakımda bir hayat mücadelesi veriyordu ve hepimiz şu an oldukça bitmiş durumdaydık.

Arkadaşımızı kaybetme ihtimalimiz vardı fakat şu an bunu düşünmek bile istemiyordum. Gökhan'ı dokuzuncu sınıfın başından beri tanır ve çok severdim. Şimdi bir anda böyle olması gerçekten çok canımı yakmıştı.

Çağan da dahil olmak üzere hepsi perişan bir halde takım arkadaşları ve aynı zamanda kardeşleri olan Gökhan'ın iyi bir haberini bekliyorlardı.

"Uyanır değil mi bırakmaz bizi ?" Ege'nin kısık bir sesle sorduğu soruya karşı ilk olarak herkes susmuştu.

"Tabii uyanacak oğlum bırakır mı sence bu kerata bizi" Kaan'ın ağlarken gülerek gülerek söylediği bu cümle yüzünden gözümden akan yaşlara rağmen gülümsedim.

Hala yanımda ayakta kalan ve gözünü yere dikmiş öylece bakan Çağan'ı omuzundan tuttum. Gözlerini bana çevirdiğinde hiç beklemeden onu kendime çekerek sarıldım. Elini belime koyduğunda o da bana sarıldı. Sanki destek almaya ihtiyacı varmış ve o desteği benden alıyormuş gibi sıkı sıkı sarıldı.

Çağan ve Gökhan hepimizden farklı olarak çok daha yakın arkadaşlardı. Hatta daha çok kardeş gibiydiler benim gözümde. Dertleşirlerdi, birlikte ağlar birlikte gülerlerdi. Aynı takımda olmak onlar için çok değerliydi ve bunu bir fırsata çeviriyorlardı.

Bu durumda ise Çağan'ın bu halde olması çok normaldi.

"İyi olacak merak etme" sesim fısıltıdan farksız çıkmıştı.

"Korkuyorum" tek bir cümle insanda çok derin anlamlar bırakabilirdi.

"Korkmak" her insanın elbette korkuları olabilirdi bu çok doğaldı fakat bir insanı kaybetme gerçekten kaybetme durumu bambaşka bir şeydi.

Ölüm bir gerçekti ve her insan mutlaka bir gün tadacaktı.

Hala Çağan'a sarılırken "Savaşçıdır Gökhan kolay pes etmez" dedim. Gerçekten de öyleydi inatçı bir kişiliğe sahipti ve istediğinden kolay kolay vazgeçmezdi.

Umarım diye geçirdim içimden. Umarım bu sefer de her zamanki gibi olur ve bizi bırakmaz tam da şu an savaşması gereken zamandı. Daha çok gençti 18 yaşında bir gençti ve hayalleri vardı. Gelecekte belki çok başarılı bir basketçi olacaktı ve biz de onu izlemeye maçlara gidecektik.

Yavaşça Çağan'dan ayrıldığında yanağında ki yaşları avuç içimle sildim. Küçüklüğümden beri Çağan'ın ağlamasına özellikle de böyle içli ağlamasına alışık olmadığım için kendimi çok kötü hissetmiştim. Gökhan'ın bir an önce uyanması gerekliydi.

Çağan'ın koluna girip boş koltuklardan birine oturttum. Bir yandan da Yaman'a hastanede olduğumu yazıp göndermiştim. O da gelse iyi olurdu birbirimize destek olmamız lazımdı.

"Hemen böyle güçsüz olmak yok" konuşmamla herkesin bakışları bana döndü. Ayağa kalkıp tam karşılarına geçtim. Herkesi toparlama görevini ben üstlenmiştim.

"Gökhan iyi olana kadar güçsüz durmak yok. Kendinizi bırakmayın sakın"

Daha ilk dakikadan düşersek bir daha toparlanamazdık. Önemli olan böyle bir durumda güçlü olabilmeyi denemekti. En azından bu kadarını yapmalıydık. Gerekirse düşen herkesin kalkmasına yardım edecektim ama kimseyi yıkık görmeyecektim.

KORKMA BEN VARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin