ᯓ★16

62 5 0
                                    

Niki'nin bakış açısı

Rahat bir şekilde yatıyordum ilk başta, uykuya dalmıştım. Yatmadan önce gelecek hakkında güzel şeyler görmeyi diledim. Umarım güzel geleceğimizi görürüm. Aslında benim gördüğüm bu rüyalar gelecek olabilir ama kesin olarak o gördüğüm şey olacak diye birşey yoktu, geleceği değiştirebikirdik.

Mesela şuan uyumak yerine uyanık kalsam geleceği değiştiririm ya da, iki kola ayrılan bir yol da birinci kolu seçsem gelecek değişir ya da tam tersi sadece bir örnek.

Bir örnek daha veriyim şuan ders çalışırsam ilerde daha başarılı olurum ama çalışmazsam,tam tersi olur umarım anlatabilmişimdir.

Uykuya daldım.

İki oda vardı.Bir odada üç kişi, diğer odada da üç kişi vardı. Ve ben o iki odanın arasında, iki odadan birini seçmem gerekiyordu. Birinci odada Heeseung Hyung ve iki kişi daha vardı, tanımıyordum. İkinci odada ise Sunoo, Sunghoon ve Jungwon vardı.

Hangi odayı seçmeliydim? Bu nasıl bir gelecek? Neden böyle bir geleceğimiz oluyor? Yoksa bu bir rüya mı? -rüya ile gelecek farklı- Sanırım bu bir rüya. Birden karanlığ gömüldü herşey sadece ben vardım. Herşey gitmiş, karanlığın ortasında tek kalmıştım.

Etrafıma bakıyordum ama hiçbirşey yoktu. Nasıl olabilirdi ki zaten? Karanlıkta ne bulabilirdim ki? Işık yok birşey yok.

Ses duydum adımı söylüyordu, tanıdık bir sesti. Kimin sesiydi bu? Bilmiyordum. Ama tanıdık bir sesti bu. Sesin glediği yere doğru ilerledim. Sunoo. Orda sesin olduğu yerde Sunoo vardı, o beni çağırıyordu.

Ona doğru adım attım. Yerinden kıpırdamadı. Bir adım daha , yine yerinden kıpırdamadı. Ama üçüncü adımımı attığımda, benden uzaklaştı. Çağırdım. Bağırdım. Uzaklaşmaya devam etti. Durdum. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, ağlıyordum.

Sesler daha yakından ve daha net geldi. Biri bedenimi sarsıyordu. Gözlerimk açtım. Sunoo ve annem vardı karşımda. Yanaklarım ıslaktı daha demin kabus görmüştüm.

Sunoo'nun gözlerinin içine baktım endişe ve korku. Sarıldım, sıkıca. Karşılık verdi başını göğsümde k oyup ağlamaya başladı. Elimi kaldırıp saçına götürmek istedim, anneme baktım yapmam anlamında başını salladı ve gitti.

Gün yeni başlarken, güneş yeni doğraken, birbirimize sarılmıştık. Saçlarını okşamaya başladım, saniyelik bir şekilde başınî kaldırıp bana baktı. Biraz yerinde kıvranıp, yüzünü yüzümün hizzasına getirdi. Gözlerimin içine baktı, bende onun gözlerinin içine baktım.

Ellerimle yanaklarından tutup yüzüme yaklaştırdım, yüzünü. Dudaklarına yaklaşıp 'öpebilir miyim?' diye sordum. Cevabı dudaklarımda buldum. Dudaklarına ulaşmıştım. Sanki bir rüyaydı, rüyalardaki kadar güzel bir andı.

Öpüştük, bir dakika boyunca. Öpüştük. O kabusu görmesem şuan bu olur muydu?

Kollarını boynuma sardı, kendi dudaklarını benimkilere daha da bastırdı, mümkünmüş gibi. Bana hava hoştu. Bir süre sonra ayrıldı dudaklarımız, ıslak bir ses ile.

Nefeslerimiz ve gözlerimiz herşeyi anlatıyordu. Saçını tekrardan okşadım. Bana birşey §ey dedi. Seni seviyorum. 2 kelime, 6 hece, 13 harf, birbirini gerçekten seven 2 kişi....

Sonsuza dek aşklarını birbirlerinin dudaklarına mühürlediler...











.
423 word

Bu bölüme Isabel LaRosa'nın şarkısı olan Eyes Don't Lie armağan ediyorum.

Cok tatlis bise olduu. Bugun umarim baska bolum paylasmamisimdir GXGFHFHF. Umqrim begenmissinizdir.

Yazim yanlisi varsa kb.
Lutfen oy verin ve yorum yapin.
Sunki ile kalin.
Gorusuruzz

Teacher's Pet ☆HeehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin