Her son yeni bir başlangıca g'ebe'dir.

14 1 3
                                    


2022
Kaldırım kenarındaki taşların üzerinde düşmeden yürümeye çalışırken ara ara omuzuma tutunuyordu dengesini kaybedip.

"İklim yeter artık düşeceksin, düzgün yürü şu kaldırımda."

"Tamam dur az kaldı bu yol bitince bırakacağım söz"

İlkokuldan beri aynı sınıfta okuyorduk. Sınıflar, sıralar, okullar değişmiş bir İklim değişmemişti. İç çekip oflayarak onu omuzundan itmiş sırıtmıştım.

"Evet kaldırıma bastın yandın, bitti oyun"

Kaşlarını çatıp nefes bile vermeden bana öfkeyle bakarken, aniden beni yola doğru itmişti. Neyseki onun itmesi ile ancak bir adım tökezlemiş buna da gülmüştüm.

"O kadar yol çantanı taşıdım İklim, güneş zaten yaktı beynimi düzgün yürü artık."

"Hiç yürümeyeceğim. Sende piş burada."

Gözlerimi devirip, yürümeye başladım. Eni sonu gelecekti. Bu çocukça hareketleri bazen beni bezdiriyordu. Onunla bu yolda yürüdüğümüz son zamanlardı, bu yüzden oyalanmak istiyordu farkındaydım fakat bu sıcak beni mahvediyordu. Arkamdan koşarak bana yetiştiğinde sırıtmış iç çekmiştim.

"Tamam hadi baştan oynayalım ama benden destek alırsan ben kazanırım, dondurma ısmarlarsın"

Burnundan nefesini bırakıp gülmüş, işaret parmağı ile anlımdan beni itmişti.

"Ben asla düşmem akıllım."

Gülmüş, ellerimi ceplerime koyup yola devam etmiştim. Çok geçmeden dengesini kaybedip düştüğünde dayanamayarak kahkaha atmıştım.
Ben iklime gülerken, yanımızdan bizim gibi okuldan yeni çıkmış olan Akşam geçti. İklim yerinden kalkıp üstündeki tozları temizlerken Akşam'ı sessizce süzmeye başlamıştı. Yüzünde tiksintiye benzer bir ifade ile süzmeye devam etti.

"3 lise değiştirmiş. Satanist falan diyorlar. Zaten üstüne başına baksana kapkara giyinip duruyor"

"Of boş ver."

"Ortaokuldayken sana mavi zarfta mektup vermesi geldi aklıma"

Gülmeye başladığında omuzundan itmiştim. Siteye sonunda girmiştik.

"Çocuktuk o zamanlar."

"O zaman da ucubeydi şimdi de ucube"

Çantasını uzatıp omuz silksem de İklim susmuyordu.

"Nasıl bir etkin olmuşsa lezbiyen olmuş diyorlar."

"Nasıl?"

"Basbaya lezbiyenmiş Akşam. Son lisesindeki kızlar söyledi."

Buna ister istemez şaşırmıştım. Beni neredeyse 3 sene sevmişti. Okulda herkes onun yüzünden benimle alay ediyordu, bu yüzden ona çok kötü davranmıştım ama çocuktuk işte ne gelirdi ki elden.

"Böyle her dedikoduya inanma sen yine de İklim. Hadi ben kaçtım"

Sınava bir kaç hafta kalmıştı, şu an bunları düşünemezdim.

****

-2024

Üniversitede son finalleri de vermiştik. Üstümden resmen düğün konvoyu geçmiş gibi bir etki bırakmıştı. Evimi, odamı ve özellikle de anne yemeklerini çok özlemiştim. Bir an önce zamanın dolmasını ve direkt eve dönmeyi istiyordum.

Günler ardı ardına akıp geçerken, sonunda beklenen gün gelmişti. Valizimi toparlayıp, otogara doğru yol almıştım. Taksi geldiğinde binmiş, otogara gideceğimizi söylemiştim. Otogara doğru yol alırken iklim aramış uzun uzun konuşmaya başlamıştı. Yol boyu susmamıştı. Otogara geldiğimde, taksiye parasını verip, valizlerimi almış, bir taraftan iklimi dinlerken diğer taraftan peronu arıyordum.

"İklim artık kapatmam gerekiyor."

"Beni dinleme sen tamam. Kapat hadi"

"İklim peronumu bulamıyorum, sonra arayacağım."

"Sus ya. Ne zaman arıyorsun hep ben arıyorum"

"Off... Cidden."

"Of mu? Of ne Fırat? İyi görüşürüz."

Ağzımı tam açmıştım ki çoktan telefonu yüzüme kapatmıştı. Sonunda peronu bulmuş, valizlerimi bagaja yerleştirip yerime geçmiştim. Artık kafa dinleyebilirdim, koğuştan farksız olan yurt odasından kurtulmuştum. Bütün yol kitap okuyup, müzik dinlemeyi düşünüyordum. Taa ki o ana kadar...

Cidden hiç mi şans benden yana olmaz? Bir kez olsun!

Kucağında 3-4 yaşlarında bir canavarla, telefondan kafasını kaldırmayan bir anne koskoca otobüste bana denk gelmişti. Çocuk durmadan pencereye doğru kendini atıyor, ara ara yapmacık utangaç bir tavırla bana gülerek bakıyordu. Sevilesi elle tutulur hiç bir yanı yoktu. Yolculuk başlayalı neredeyse yarım saat olmuştu, kadın virgüllerde nefes bile almadan kız kardeşi ile konuşuyor, çocuk durmadan koltukları tekmeliyordu. Pencereden dışarı bakmaya çalışmak nafileydi çünkü iblisin vücut bulmuş hali buna bile izin vermiyordu. Sonunda ön koltukta oturan kadın dayanamayıp bağırdı.

"Aaa! Hanımefendi çocuğunuza bir şey diyecek misiniz? Sabahtan beri arkamda car car konuşuyorsunuz zaten. Kafa bu bendeki de."

Kadın telefonu kapatıp kaşlarını çattı.

"Pardon? Çocuk bu durmuyorsa ben ne yapabilirim."

"Bi uyar, kız. Bu ne biçim çocuk yetiştirmek"

Git gide ortam gerilmeye başlamıştı.

"Hadi dön önüne çok konuşma, asabımı da bozma benim."

"Terbiyesize bak. Asabın bozulursa ne olur?"

Muavin araya girmiş, kadınları yatıştırmaya çalışıyordu. Neredeyse 20 saatlik yolculuk, asla çekilmezdi böyle.

"Muavin bey."

Diyerek araya girdim.

"Bende çok rahatsız oluyorum, boş bir koltuk yok mu hanımefendiyi oraya yerleştirelim?"

Muavin bunu düşürken 3-4 koltuk arkamdan ses gelmişti.

"Hanımefendi!"

Herkes arka koltuktan gelen sese doğru yönelmişti. Resmen çölde su bulmak gibi gelmişti bu ses. Kadın ayağa kalkıp, çekingen bir şekilde gülümsemiş konuşmaya devam etmişti.

"Ben isterseniz size koltuğumu veririm, yan tarafım boş çocuğunuzla rahat ilgilenirsiniz bu sayede."

Kadın bir bana bir de öndeki kadına bakıp kucağına çocuğunu almış, çantasını takıp kalkmıştı yerinden.

"Teşekkürler, bu seviyesiz ortamda daha fazla kalamazdım zaten"

Seviyesiz olan yanında taşıdığı el bombası tipi çocuktu ama susmuştum. Önümdeki kadının küfür edişlerini duyuyordum. Yerinde edilen küfür şiir gibi geliyordu kulağa gerçekten. Bir yerden tanıdık geliyordu genç kızın siması. Çantasını toparlayıp, bana doğru ilerlerken üzerindeki elbise çok güzel durmuştu. Bej rengi kumaşın üzerindeki pudra pembesi çiçekler ilkbaharı hatırlatıyordu. Omuzlarına kadar dökülen kızıl saçlarını kulağının arkasına doğru atmıştı. Sonunda koltuğa geçtiğinde ben hâlâ gözlerimi ondan alamıyordum. Kendimi toparlayıp boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.

"Çok teşekkürler cidden beni büyük bir dertten kurtardınız"

Kadın içine kapanık bir tonda kafası ile beni onaylamış bana dönmüştü.

"Rica ederim."

Göz göze geldiğimizde tebessüm etmiş, yeniden önüne dönerek elinde duran kitabı açmış, okumaya devam etmişti. Bense hâlâ ona bakıyordum. Oturduğu andan itibaren etrafı hoş bir yasemin kokusu sarmıştı. Neydi bu böyle... Daha fazla ona bakıp, rahatsız etmek istemiyordum. Bu yüzden bende çantamdan kitabımı çıkartıp arkama yaslanarak okumaya çalışıyordum. Evet yine okumaya çalışıyordum ama bu sefer ne bir ses vardı ne de rahatsız eden bir çocuk. Küçük bir melek süzülmüş koltuğuma oturmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Muhayyel.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin