beomgyu "bizi bu şekilde izleyecek mi?" diye sorduğunda yeonjun bahsettiği kişiye dönüp baktı. mojo kendilerinden birkaç metre uzaklıktaydı, arabanın yanında dikiliyordu. gözleri ikilinin üzerindeydi.
"en son gözlerini benim üzerimden ayırdığında iki ay kadar bir depoda tutulmuştum." dedi yeonjun gülerek. "babam ona çok da nazik davranmadı." beomgyu'nun adımları duyduğu şey ile yavaşlamıştı, yeonjun bunu fark etti ve konuyu değiştirmek adına "hava biraz serinmiş, üşüdüğünde söyle, dönelim." dedi.
"tamam."
bir süre sessizce yürüdüler, beomgyu dalgaları büyük olan denizden gözlerini ayırmazken yeonjun sık sık ona dönüp bakıyordu. açıkçası beomgyu'yu okul merdivenlerinden çantasıyla birlikte inerken gördüğünde şaşırmıştı, onun tarafından reddedilmeye alışmıştı ve doğal olarak onun şu an yanında olduğuna inanmakta güçlük çekiyordu.
gözleri bir kez daha beomgyu'ya kaydı, hafif bir esinti vardı, onun uzamış saçları esintiye göre havalanıyor ve geri iniyordu. beyaz teninde soğuktan kızarmalar oluşmuştu ve kurumuş dudakları hep aralık duruyordu. nasıl açıklayabilirdi bilmiyordu ama beomgyu bu dünyadan değilmiş gibi görünüyordu. buraya ait değildi. zamanın ötesindeydi.
beomgyu birden "uzanmak istiyorum..." diye söze başladığında yeonjun irkilmiş gibi önüne döndü. oysa beomgyu ona bakmıyordu bile. "sen? sen bunu istiyor musun?
"şimdi mi?"
"hep." dedi beomgyu. sonra durdu ve tüm bedenini denize doğru çevirdi. "sahile her geldiğimde dalgaların ulaştığı yere uzanmayı ve dönerlerken beni de beraberlerinde götürlemelerini istiyorum. çekilmek ve çekilmek. suyun yüzeyine ulaşamayacağım noktaya dek çekilmek." ifadesiz yüzüne rağmen gözleri duygu doluydu. bir intihardan bahsediyordu, yeonjun'a karşı nasıl bu kadar acımasız olabilirdi?
yeonjun da onun gibi denize doğru döndü. hava kapalıydı, dolayısıyla deniz oldukça koyu görünürken yeonjun'un içini sıkıntıyla doldurmuştu.
"hâlâ mı ölmek istiyorsun?" diye sordu. "tam yanında duruyor olmama rağmen mi?"
beomgyu bu soruya cevap vermedi. dakikalarca şiddetini arttıran ve neredeyse ayaklarına dek ulaşmak üzere olan dalgaları izlediler, birbirlerinin nefes seslerini dinlediler. bir ara dalga tam beomgyu'nun ayakkabısına değecekken yeonjun onu dirseğinden tutup iki adım kadar geriye çekti. tutuşunda sadece ikisinin anlayabileceği bir çaresizlik vardı. koca dalgalar alıp götürür diye korkmuş gibiydi. yeonjun elini dirseğinden çekmedi, beomgyu anladı.
sonra mojo, yeonjun'a seslendi. gitmeleri gerektiğini söyledi.
***
beomgyu: teşekkür ederim
yeonjun: ne için?
beomgyu: beni sahile götürdüğün için
uzun bir süredir gidememiştim
yeonjun: neden?
evin de yakın üstelik
beomgyu: evden okul dışında çıkmam yasak
yeonjun: yasak derken?
beomgyu: annem endişeleniyor
görüldübazen o kadar çok düşünüyorum ki yürürken yolumu kaybediyorum
bu şekilde çok kayboldum
annem o yüzden okuldan sonra evde olduğumdan emin olmak istiyor
yeonjun: beomgyu bana söylemek istediğin bir şey var mı?
görüldüsöyler misin?
beomgyu: ilaçların etkisi geçtiği zaman sesler duyuyorum
beni yönlendiriyorlar
yeonjun: en son sesler duyduğunda kendini nerede buldun?
beomgyu: akan trafiğin ortasında
görüldübu yüzden benden uzak durmanı istiyorum
sana mutluluk getirmeyeceğim
muhtemelen bunu çok acı bir şekilde öğreneceksin
ve ben senin hayatında bu şekilde yer almak istemiyorum
çevrim dışı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
true blue | beomjun
أدب الهواةgökyüzüne her baktığımda bir yıldız benim için kayıyordu. her seferinde seni dileyebilmem için. şimdi söyle, neredesin?