Sonunda okulların tatil olmasına az kaldı. Tabi benim hala çalışmam gerek... Yetenek sınavına(bizde böyle söyleniyor türkçesini bulamadımm) çok az kaldıı.. kendimden pekte emin değilim acaba geçe bilicekmiyimm çok sitresliyim.
+++
Ama sohbetimiz biri tarafından bölünmüştü birden ortam sessizleşti. Sohbetimizi bölen kişi gardiyandı. "Jeon Jungkook kim?" Dediğinde herkes bana basmıştı. Jimine baktığımda ise bana endişeli bir şekilde bakıyordu.
Jimine kafamla endişlenmemesini söylemeye çalıştım. Ama malesef bu işe yaramamıştı. Yüzüne baktığımda hala çok endişeliydi. Sanki beni değilde onu sormuşlardı. "Buyrun benim" dedim ve ayağa kalktım.
Gardiyan bana dönerek "benimle geliyorsun" dedi. Son kez çocuklara baktım. Endişeli bir şekilde bana bakıyordlar. Önüme dönüp gardiyanın yanına doğru ilerledim. Gardiyan demir kapıyı açıp koğuştan çıktı ve bana kapıdan geçmem için yol verdi. Gardiyan ilerlemeye başladı ve bende hemen arkasından ilerledim. Acaba gerçektende Jiminin düşündüğü şeymi olmuştu yani o adam beni yanınamı çağırıyordu.. Hah saçmalık.
Gardiyana dönerek "Şey acaba nereye gidiyoruz?" Diye sordum. Gardiyan yan bir bakış atarak cavapladı "Ziyaretçin var". Biri beni ziyarete'mi gelmişti ama kim? Annemden başka kimsem yoktu ki annemde gelemezdi zaten çünkü burda olduğumu bile bilmiyordu. Ona uzun bir iş seyahetine çıkacağımı söylemiştim. Tabi o benim gitmemi hiç istememişti zorla ikna etmiştim kendisini. Gardiyanın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım "İçeri geç" düşuncelere o kadar dalmıştım ki, ne zaman geldiğimizi bile fark etmemiştim.
Gardiyan kapıyı açıp bana geçmemi için yol açtı. İçeri Girdikten sonra kapıyı kapatmıştı. Odada yalnızca ben vardım. İlerledikten sonra sandalye'ye oturdum. Önüme baktığımdaysa tanıdık yüzle gözlerim korkuyla büyüdü "Sen ne yaptığını sanıyorsun delirdin'mi ne işin var burda" karşımda beni Sakinleştirmeye çalışan ekip arkadaşım vardı "Jungkook tamam sakin olurmusun bağırmadan konuş herkes bizi duyucak şimdi"dedi. Sesimi biraz daha alçaltmaya çalışıtım " Mingyu ne işin var burda ya bizi görürlerse o zaman ne olucağını biliyorsun demii" fısıldayarak konuşsam bile sesim sinirli çıkıyordu.
Mingyu bana bakarak "İzin verde anlatayım bee" diye sitem etti. Onu pür dikkat dinlemeye başladım. "Amir beni buraya gönderdi ve sakin oll yakalanmayacağız sadece geçen sefer ona yazmışsın, oda kendisi gelemeyeceğine göre beni buraya gönderdi işte. Bana söylediği şeyleri sana iletmemi istedi". Söylediklerini dinledikten sonra başımla onu onayladım. "Geçem seferki mahkum için endişelenme onu başka bir cezaevine yolladık. Eğer başka birinden daha şüpelenirsen bize haber ver ve onun yanında fazla dolanma". Dediklerinin hepsini pür dikkat dinlemiştim ama buraya geldiğim günden beri aklimda bir soru vardı. Muhtemelen bir daha buraya ciddi bir durum olmadıkça gelemezdi.
O yüzden hemen ona sordum. "Mingyu neden ben? Neden bu iş için bay park beni şeçti bu tamamen saçmalık. Bana hiç bir zaman böyle görevler verilmemişken şu an neden böyle bir görevin bir parçasıyım ki, ben daha çaylağım ya işi batırırsam hepimiz mahf oluruz anlıyormusun üstlerden izinsiz böyle bir şey yapmanın ne kadar tehlikeli olduğunu sende biliyorsun. Ya o adam bunu öğrenirse burdan sağ çıkma şansım sıfır."
Ben hemen konuşmayı bitirdikten sonra Mingyu konuştu "Jungkook anlıyorum endişelisin ama merak etme bize bir şey yapsa bile sana asla dokunmaz bundan eminim. Göreve gelince Jungkook yıllarca aynı konumda kalamayı bize böyle görevlerin verilme sebebi terfi almamız sende bu görevi bitirdikten sonra terfi alıcaksın." Jungkook hala biraz endişeliydi ama düşünce Mingyu haklıydı tabi bazı sözleri jungkook'un epey kafasını karıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undiminishing Love • Taekook
RomanceJeon Jungkook işinde daha yeni olan çaylak bir ajandır. Bir gün amirinin ona verdiği zorlu görev için hapishaneye düşmek zorunda kalır. Aldığı görevse uyuşturucu baronu Kim Taehyung hakkında bilgiler toplamaktır. Ama Jungkook kendisi için bu kadar z...