Acı ve Öfke

1 1 0
                                    

24.06.1995

Yıllar önce, henüz evliliklerinin yedinci yılında, ailece güzel bir pikniğe gitmişlerdi. Hepsi çok eğlenceli bir piknik bekliyordu. Aslında öyle de başlamıştı, her şey plana uygundu.

Güle oynaya gittikleri piknikten ağlayarak dönmeyi hiçbiri istemezdi ama oldu. Sadece bu kadarla kalmadı o gün onların ailesi için, gerçek bir aile olarak geçen son gün oldu.

Ayşe ve Sefa daha çok genç bir çiftti ve o zamanlar üç çocukları vardı; altı yaşındaki oğulları Umut, üç yaşındaki kızları Aslı ve henüz bir kaç aylık olan Simay 'ı çok seviyorlardı.

Ayşe ve Sefa, piknik yapacakları yere gider gitmez çocukları ile oyunlar oynamaya başlamışdılardı. Çok eğlenmiş aynı zamanda çocukları koşturmaktan çok yormuşlardı. Üç çocuklarını da uyutup biraz kafa dinledikten sonra yemek hazırlamaya başladılar. Sefa mangalı bitirmek üzereyken Ayşe de sofrayı çoktan hazırlamış, salatayı yapmaya başlamıştı.

Aniden bir çığlık duydukları zaman her ikisi de çok korktu ve çocuklara baktılar. Ama onları, yatırdıkları yerde göremeyince elleri ayaklarına dolaştı. Hemen sesin geldiği yöne doğru koşarak gittiler. Bulamıyorlardı ve ses kesilmişti.

Hem Ayşe hem de Sefa'nın aklından her saniye onlarca ihtimal ve olasılık geçiyordu. Bu ihtimal ve olasılıklar arttıkça, daha da korkunçlaşıyordu. Çocukların zarar görmesine dayanamazlardı. Çok fazla aradılar çocuklarını, en azından o süre kendileri için çok fazlaydı. Ama en sonunda gördükleri manzara onlar için büyük bir yıkım olmuştu.

Aslı'nın elinde kolunda bir sürü yara, çizik ve çamur vardı. Umut'un da üstü başı ıslanmıştı dereye düşmüştü ve o da yara bere içindeydi. Ama daha birkaç aylık olan çocukları Simay, o minicik günahsız beden, başında koca bir kan yığını ve sırılsıklam olmuş kundağı ile derenin kenarında yatıyordu. Aslı ve Umut da başında hıçkırıklar içinde ağlıyorlardı.

Ayşe bu sahneyi gördüğü zaman fazla dayanamayıp orada kendinden geçti ve yere yığıldı, Sefa ise kaskatı kesilip bir süre hareket dahi edemedi.

Daha sonra olay yerine gelen polisler çocuklara neden uyanınca gittiklerini sorduğunda, hem Aslı hem Umut aynı şeyi söyledi. Gezmek istedikleri, ancak Simay'ı tek bırakmamak için yanlarına aldıkları. Yanlarına alma fikri Aslıdan çıkmıştı ve kardeşinin isteğini mantıklı bulan ağabeyi Umut, Simay'ı kendi kucaklayıp götürmüştü. Dereye ayaklarını uzatmak istediklerinde, küçük oldukları için dere kenarına oturdukları zaman boyları yetmemişti. Bu yüzden onca taşın arasına girmekten başka şansları olmadığını düşünmüş ve Simay'ı yanlarına almışlardı. Maalesef Umut'un ayağının takılabileceğini de Simay'ın düşebileceğini de düşünememişlerdi.

Ayşe ve Sefa her ne kadar olabildiğince sakin davranmaya ve çocukları suçlamamaya çalışsa da bu çok kısa sürdü. O günden sonra hem Aslı'yı hem Umut'u düşmanmış gibi görmeye başladılar.

Hayat, o günden sonra hepsi için ateşi gittikçe alevlenen bir cehenneme döndü. Bu çocukların suçu değildi elbet ama anne ve babaları bir türlü sindiremedi bu acıyı.

KİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin