Kafeye Baskın

7 0 0
                                    

Her şey biraz oldu bittiye gelmişti. Önceki gün karşılaştıkları kafede şimdi planlı olarak buluşmuş, oturuyorlardı.

Aslı dahil hepsi masadaydı, yalnızca Giray yoktu. Lavabodan çıktığı zaman, oda elini bir peçeteye silerek geldi ve peçeteyi köşedeki çöp kutusuna atıp masadaki tek boş sandalyeye oturdu.

Hepsi, ya birbirlerinden nefret ettikleri için ya da bu konuda ne söyleyeceklerini bilmedikleri için, masada bir süre sessizlik hakimiyetini korudu ve o sessiz ortamı bozan en olmaması gereken kişi; Taner oldu. Yüzündeki güvensizliği özellikle desteklemeye devam etti, ses tonuyla.

-İyi, güzel. Geldik oturduk da, nasıl güveneceğiz birbirimize?

Tayfur bir gün önce zıt gidiyor olduğu adamı bu kez destekledi. Beray'ın evinde tek olduğunu ve şansı olmadığını söyleyen biri olarak, Taner'in ters tutumunu onaylıyordu.

-Onu tek merak eden sen değilsin.

Şu an ikisinin de inanılmaz bir kötü enerji yayma özelliği vardı ve Umut ile Beray dahil (ikisini de çok iyi tanıyan iki kişi onlardı) bu ortak noktalarını daha öncesinde bilen yoktu.

O masada oturup, o gün en rahat davranan kişi Giray olmuştu. Hatta fazlasıyla rahattı. Umut, Aslı ve Beray 'ı tanımıyordu ve onlarla bir derdi yoktu. Tayfur'a biraz gıcık kapmış olsa da, ön yargılarını sallayıp beklemeyi seçti. Doğruluğuna emin olmadan adım atmayı genellikle tercih etmeyen biri olduğundan, Tayfur'un kötü biri olduğu kanısına hemen varmıyordu.

Giray kendini ara bulucu gibi hissediyordu, zaten öyleydi de, bunu herkes biliyor olmasa da, o hepsinin o an masada bulunmasını Ercan üzerinde sürekli uyguladığı baskı ile sağlamıştı. Önce Taner'e sonra karşısında oturan Tayfur'a ve ardindan Umut ile Ercan'a bakıp konuştu.

-Bence özel bir çaba harcamaya hiç gerek yok, birbirinize biraz zaman tanımak fazlasıyla yeterli olur.

Bir an durup onlar gibi bir taraf olmamasına rağmen sanki öyleymiş gibi göründüğünü hatırladı ve cümlesinde ufak rutuşlar yapıp, aynı cümleyi tekrar kurdu.

-Yani birbirimize biraz zaman tanımak, fazlasıyla yeterli olur.

Ercan da Umut da Giray'ın sözlerini desteklemek istemelerine rağmen bunu yapmaya cesaret edemediler. Çünkü Ercan'ın yanında gaza gelmeye müsait olan Burçak ve zaten çoktan gaza gelmiş olan Taner'in kendine ters gidip, ortalığı karıştırmasından korktuğu için susmak zorunda hissetmişti o an.
Bir anda cesaretinden iz kalmamıştı. Korktuğu şey, yanındakilerin dengesizliği olsa da onların üzerinde eskisi gibi hakimiyet kuramadığının da farkındaydı.

Umut ise kendi beyninde verdiği savaşı hâlâ kazanamamıştı, doğru mu yapıyordu yoksa acele mi ediyordu? Aslı'nın yanında, Aslı onayladığını belirtmesine rağmen Ercan ile yan yana otururken rahatsız hissediyordu. Bu arada kısa bir sessizliğin ardından Giray tekrar konuştu.

-Sonuçta birbirinizi zaten tanıyorsunuz.

Beray başladı konuşmaya Umut'un desteğe ihtiyaç duyduğunu hissetmişti. Ve bir an önce Umut'un yapmayı düşündüğü şeyi tek kelimeyle Beray yaptı.

-Doğru.

Ardından konuşmaya devam etti.

-Çok zorlanmayız bence de. Yani sonuçta daha önce birlikteydik her ne kadar fazla ...

Berayın sözlerini birden Aslı kesti, çünkü Burçak'ın Beray'a bakışını farketmişti ve iki öfkeli kadının bakışları buluştuğunda Beray'ın (her ne kadar) cümlesinin yön değiştirdiğini düşündü, risk almak istemedi.

KİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin